Adalar Belediyesi - Besim Üstünel - Gülen Üstünel Okulu Müdürü Deniz Biçer ile söyleşiyoruz.
Adalı olduğunuzu biliyorum. Sonra iş için ayrıldınız. Dönüş nasıl bir duygu?
Bu benim okulda üçüncü yılım. Ben adada doğdum ve büyüdüm.13 yıl süreyle çeşitli anaokullarında öğretmen ve yönetici olarak çalıştım. Bir çocuğum var ve gözüm adadaydı. Şehirde olmaktan mutlu değildim. Yeşilin yok olduğu, her yerin betona kestiği bir ortamda nasıl mutlu olunur ki? 2017 mayısında bana okul müdürlüğü teklif edildiğinde nasıl heyecanlandığımı hatırlıyorum. Bu tam da benim istediğim arzu ettiğim bir şeydi. Hem sevdiğim bir ortamda çalışacaktım ve hem de çocuğum benim büyüdüğüm sevdiğim ortamda büyüyecekti.
Okula başladım. Okulun kuruluşta kabul ettiği Waldorf sistemine yabancıydım. Adını duymuştum ama bilmiyordum. Anlatılanlar ve paylaşılanlar bana çok yabancıydı. Ama içine girdikçe, o güne kadar öğrendiklerimin aslında benim kişiliğime de uymadığını gördüm ve bildiğim her şeyi çöpe attım diyebilirim. Sanki ilk kez başlıyor gibiydim. Şimdi yaptığım işten daha büyük zevk aldığımı söyleyebiliyorum. Çocuklarımızı hayata daha iyi hazırladığımızı düşünüyorum.
Niye? Ne farkı var önceki çalıştığın yerlerle?
Şehirde çalıştığım diğer özel yuvalarla karşılaştırılamayacak kadar iyi durumda olduğumuzu düşünüyorum. Kullandığımız doğal materyaller, çocuklara yaklaşım, doğa ve sanat ağırlıklı oyunlar, uygulamalar ve programlar. Sınıfın düzeni. Mesela sınıf içi oyun alanı yok gibiydi. Tıkış tıkıştı. Çocuklar bir yarış atı gibi çalışmadan çalışmaya koşturuluyordu. Burada ise bir ferahlık var. Hem mekan, hem de program olarak bir ferahlıktan söz ediyorum. Çocukların hayal gücünü geliştirecek her şeye sahibiz. Bütün bunlar bu yaş grubu için çok önemli. Yıl sonu etkinlikleri orada çocuklar için bir kabustu. Üzerlerindeki baskıyı anlatamam. Sanki her şey çocuklar için değil de aileler içindi. Bu yuvanın beni de çok geliştirdiğini düşünüyorum.
Ya ekip arkadaşların?
Ekip arkadaşlarım da bu sistemden mutlulukla faydalanmak isteyen bir grup. Birbirimize destek olan, hiç bir egonun yer almadığı, saygı ve sevgi içinde bir grup.
İyi bir yönetici olduğunu gözleyebiliyorum ben de. Başlangıcından bu yana aynı ekibin devam etmesi de bunu gösteriyor zaten.
Başladığın günden bugüne değişen ne oldu?
Her şeyden önce sistem oturdu. Ekibimiz de artık deneyimli sayılabilecek bir ekip. Eğitim programlarımız da, başlangıcından daha iyi diyebilirim. Sonuçta hep birlikte öğreniyoruz. Waldorf sisteminin bir başka iyi yönü, sürekli olarak kendimizi yenilememizi sağlayan bir eğitimci eğitiminden geçiyor oluşumuz. Temmuzda okulumuz 1 aylık tatile giriyor ve biz, Waldorf eğitimci eğitiminin üçüncü fazını tamamlamak için kampa gireceğiz. Üç yıl bu eğitimler sürecek. Waldorf eğitmenlerinin okul denetimleri, veli atölyeleri, mentor ziyaretleri de devam edecek. Evet tatilde bile çalışıyoruz, ama memnunuz.
Ya velilerle ilişkiler?
Başlangıçta velilerimizin çok azı ilgiliydi okulla. Standart bir okul olarak bakıyorlardı. Kuşkusuz işin kuruluş aşamasından beri işin içinde olan, gönüllü her şeyimize koşan velilerimizi ayrı tutuyorum. Ama onların sayısı üçü dördü geçmiyordu. Şimdi, hem sistemi, hem birbirimizi daha iyi tanıdıkça ve program da oturdukça, velilerin daha fazla ilgi gösterdiklerini görüyorum. Çocuk ve veli memnuniyeti arttıkça sahiplenme de artıyor. Artık her şeyimize koşan, gönüllü olarak okula destek olan, programlarımıza kendi uzmanlıklarıyla eğitimci olarak katılan, ne bileyim marangozluk, tesisat, boya-badana işlerine emeğiyle katılan, eksiklerimizi gideren çok daha fazla velimiz var. Mesela bir velimiz ahşap, doğal malzemeden oyuncak üretiyor bize. Ağustos ayında annelerle üçüncü katta bir oyuncak tasarım atelyesi yapacağız. Kumaş, dokuma ve keçeden oyuncaklar üreteceğiz. Bizim “kırtasıyemiz doğadan”. Oyun sepetlerimizde meşe palamudu, ağaç kütükleri, dallar, çakıl taşları, yapraklar var. Beklediğimiz buydu ve artık oluyor diye düşünüyorum.
Doğa vurgusunu çok yapıyorsun? Bildiğim kadarıyla okulun arka bahçesi çok ufak. Bu eksikliği nasıl gideriyorsunuz?
Adada çok güzel bir bahçe bulduk. Kocaman. İçinde meyve ağaçları var. Erik, dut... Haftada iki kez, yaz kış o bahçeye gidiyoruz. Koşup oynuyorlar. Aynı zamanda dikim yaptığımız bir alan var. Maydanoz, kıvırcık, soğan ektik, sonra ektiklerimizi suladık, büyüttük ve topladık. Arada ağaçlara çıktık, tırmanma çalışmaları yaptık. Bu sene aynı bahçede de mezuniyet kutlaması yaptık. O bahçe bizim Eylül-Haziran arasında daimi bahçemiz olacak.
İkinci dönem mezunlarınızı bu sene gönderdiniz sanıyorum. Nasıl oldu?
Geçen yıl 10, bu yıl 5 çocuğumuzu mezun ettik. Çok güzel bir mezuniyet etkinliği oldu. Çok mutluydu hepsi. Veliler de öyle.
2019 - 2020 döneminde mevcut ne olacak?
Bizim kontenjanımız 35 ve daha şimdiden çok sayıda başvuru var. Şu an mesela yaz programında 27 çocuk var. neredeyse toplam mevcudumuz kadar. Halbuki diğer okullarda bu oran onda bir kadar.
Kuşkusuz bunda bizim yazlık bir yerde bulunmamızın da önemi var ama yazlıkçılardan katılan çocuk sayımız 5-6 kadar. Kalanı zaten bizim öğrencilerimiz.