Huzuru bulmak para bulmaktan daha zordur derler. İnsanları ve olayları elekten geçirmek, şöyle bir eleğin içine bakıp kalanlarla yetinmek veya avunmak gerekir. En çileli, en yalnız, en mutsuz anımda bile Tanrıya olan inancım ve muhabbetim sarsılmadı. Tanrı benim inancım, aşkım, sevgim, güvencem ve mutlak hâkimimdir. Ona inanan kişide kin ve nefret olmaz. Adabı olan, terbiye ve saygı kuralları aşılanarak adam gibi eğitilmiş kişilere görgü ve nezaket icabı Allah’ın selamını esirgemeden, muhakemeyi yine Allah’a bırakır böylece onun yüce adaletine sığınmak bize yaşam gücü verir.
Gözlerimi aydınlık ve ferah bir güne açarken huzurum bozuldu. Huzurumu bozdular.
TV’de zaten yetkim olsa birçok programı yayından kaldırırım. Haberleri dinlemek ise azap oluyor, içim daralıyor, mideme kramplar giriyor, gözyaşlarımı içime akıtıyorum ve biliyorum ki haberler zaten sansürlü. Ya gerçek? Ya akıtılan bunca kan? Ya sönen ocaklar? Ya kinle nefretle büyüyen çocuklar? Yetimler, dullar, analar, babalar, kardeş acısı, yürek sancısı? Yıllar geçince bunlara farklı duygular katılacak ve yeni nesil bizleri korkutacak.
Benim ise, içim yanıyor: Tek tanrı, tek gökyüzü, tek Vatan.
O canların hepsi benim, kim olursa olsun. Bu topraklar kanla kazanıldı, bu topraklar ekilmek, yeşermek içindir, körpe bedenleri, masum insanları yollarda, iş yerlerinde, eve giderken veya gezerken acımasızca öldürüp toprağa gömmek için değildir.
TV izlemiyorum. Haberler yeterli ve güvenilir değil, konuşmalar hâlâ yapıcı değil. Birbirini tamamlamak yerine git gide büyütülen, büyütmek için de yanlış yöntemlerle çaba harcanan sorunlar, tahrik edip yaşanan olayları örümcek ağına çeviren zihniyetle kendimize ve dünyaya rezil olduk. Toplum git gide cehalete sürüklendi, manevi değerler yok oldu, maddi değerler de bazı insanları bozuk paraya çevirdi, ya harcıyorlar ya da aptalca harcanıyorlar.
Sağır ve dilsizler ordusu, kör ve akılsızlar tayfası, çokbilmişler, kendisini siyasi sananlar, kariyer sahibi ama Cumhuriyet ve Laiklik dersinde hazır bulunmayanlar, paraya rezil olanlar arasında hiç mi biri yok, hiç mi biri dur demez, hiç mi biri doğru konuşmaz, hiç mi biri vatanını, yurttaşları düşünmez? Yok mu bu kanı durduracak biri? Bunca zamandır yaratılan kaosu göremediniz mi Beyler, göremediniz mi sevgili vatandaşlar? Nerelerdeydik, ne hale geldik.
Bugün internet yavaşlatılmış. Neden? Arka arkaya patlayan bombalardan sonra alınan bir önlem. Bugün Hıristiyan âleminde kutlanan bir yortu günü. Kiliseler ayinlerini iptal ettiler, bu da bir önlem. Benim kiliseye gidip gitmemem hiç önemli değil. Ben yolda yürürken de dua edenlerdenim fakat bugün ayin yapılamadı ve ben yaşam boyunca böyle bir duruma şahit olmamıştım. Bugün kiliselerde zeytin dalı dağıtılır. Umarım dualar yerine ulaşmıştır.
Sokağa çıkma yasağı yok fakat her an her şey keşke tehlikeli olsaydı ama ne yazık ki artık ölümcül.
Neydi bizi bu hale getiren? Elbette biliyorum fakat durumun tetiklenmesini kabul edemiyorum.
Televizyondan şu yorumu dinledim: “….Ölenler yabancı olsalar BİLE, insandır….”
Şu “BİLE” sözcüğünü açıklamak gerekiyor. Ben, üç tek tanrılı dine mensup arkadaşlarla aynı sınıfta okudum. Aynı dinden farklı milletlerin kökenine mensup arkadaşlar da vardı. Türkiye topraklarında doğan arkadaşlarımdı onlar. Japonya’da doğmamışlardı. Türk gelenek ve görenekleriyle büyümüş, buna ecdatlarından gelen bir lezzet de katmış olan insanlardı onlar. Eğer gruplaştırmak gerekiyorsa, ben de bu gruba dahil değil miyim? Allah doğum tarihimi, ailemi ve doğum yerimi böyle buyurmuş. Müslüman arkadaşlara gelince, içlerinden hangisi Alevi, hangisi Sünni, hangisi Kürt, ben hâlâ bilmem. Ve ilgilenmem. Bize ayrı gayrı öğretilmedi.
Bu “BİLE” sözcüğüne ben dahil miyim acaba? Veya kimler dahil, kimler insan yerine konmuyor da varlığı hoşgörü ile karşılanıyor?
Bir de “Azınlık” sözü var beni çileden çıkaran. Vatani görevlerini hakkıyla yerine getiren, vergisini veren, ahlaki değerlere saygı gösteren ve yasalara uyan, üstelik Enver Paşa’dan babama hele o devirde verilen Hizmet Madalyasını özenle saklayan ben de mi azınlıktan sayılıyorum? Birileri “Yok canım” mı dedi? Ya diğerleri, onlara niçin azınlık densin? Ha! Anladım. Allah tek Tanrılı fakat ayrı dinden mi doğmamızı buyurmuş? Bu mudur? O zaman sizlere laik bir Cumhuriyetin şerefli bir evladı olduğumu hatırlatayım. Cemaatim askerlerinin Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasında, insanının ise sanat dallarında, kültürde önemli yeri tartışılmaz bir gerçektir. Cemaatimin bir meselesi mi var? Tabii var ama bunu gerçekçi ve olumlu düşünmek gerekir. Olanlardan kimse mutlu değil. Kan dökmüş ve tehcir illetini yaşamış bir millet elbette ki zoru, acıyı çekmiş, gözyaşı dökmüştür. Bu acıyı hafifletmek ve araya başka milletlerin aracılığını kabul etmeden masa başında çözüme ulaştırmak isteyenlerdenim. Bu konuda her iki taraftan anlaşabilmeyi zorlaştıran ve tahrik edici zihniyetleri şiddetle kınıyorum.
Zaten Anadolu sinesinde ne kadar çok medeniyet barındırıyor. Anadolu, insanıyla, medeniyetleriyle bir renk cümbüşüdür. Türkler de Orta Asya’dan yedi koldan kavimler halinde gelip yerleşmemişler mi Anadolu’ya? Anadolu bir mozaik, her bir taşı yerine oturmuş, bir tanecik taş söküp atılabilse dahi yeri boş kalır doldurulamaz, lezzet bozulur.
Son zamanlarda yaratılan bu gerginlik toplumda inanılmaz moral bozukluğu yaratıyor. Taşlar sarsıldı, en çok küçük esnaf yara aldı ve turizm yasta çünkü otel rezervasyonları iptal oluyor, gelen turist bilinçli değil, yemeye içmeye, çarşı pazar gezmeye, ıvır zıvır satın almaya gelen bir tabaka ki İstanbul’un güzelliklerini, müzelerini gezmeye gelen turistleri aratıyor. Türk tarihini, medeniyetini, edebiyatını bile kısmen bilen bilgili, kirlilik yaratmayan çağdaş insanları tekrar aramızda çokça görmeyi dileriz.
Huzurum, huzurumuz kaçtı. Bu kaosu düzeltmek çok zor. İnsanların yasalar çerçevesinde çağdaş düşüncelerle beslenerek iyiyi, güzeli ve doğruyu bulacaklarına inanıyorum. Biz buna layığız. Dökülen kan kimin kanı olursa olsun, hangi milletten, hangi dinden olursa olsun, kan kırmızıdır ve artık o renk can yakıyor, ocak söndürüyor.
Huzurum kaçtı, keyfim kaçtı, bir durgunluk sardı beni fakat bu dönem geçici ve geçene kadar da sabırla dualarla barışı bekleyeceğiz.
Tanrıya dua edelim ki daha fazla kan dökülmesin. Artık barış rüzgârları essin, kan yerine mutluluk ve bereket yağsın Türkiye’me, ölen canların ruhları cennette huzur bulsun, aydınlık bir günde güneş doğsun ülkeme.