Yeni yılın ilk yazısı olduğundan, bi mutluluk dileği attırayım dedim. Yoksa ne vaktim vardı bu ay yazacak, ne gelecek yıldan bi beklentim, ne de umudum… Siz dergiyi elinize aldığınızda, belki eliniz yeni girdiğimiz tarihi yazmaya alışmış bile olur ama ben bu yazıyı yazarken daha yılbaşı gecesi yaşanmadı. Hiçbir plan yapmadım, hiçbir hazırlığım yok, hevesim de yok. Herhangi bir gün gibi evimde, köşemde, hediye almadan, hediye vermeden, sessiz sakin oturmak istiyorum. Çoluk çocuk, torun torba olmayınca insana bir üşengeçlik, yıllar ilerledikçe de bir bezginlik geliyor olabilir ama benimki ondan değil. Zira gerçekten çok eşim dostum var ki her biri akrabadan yakın, Allah eksikliklerini göstermesin, çünkü dostsuz kalmak ölümden beterdir. Buna rağmen böyle hissediyorum işte, ülkede ve dünyada olanlar etkiliyordur zahir. Doğu’da kan gövdeyi götürürken, Batı’da ‘vur patlasın çal oynasın’ durumlar olması sinirimi bozuyor zaman zaman.
Bir haberlere bakın televizyonda, bir de magazin programlarına… Gazetelerde de cinayetlerle sosyete haberleri bir arada. Oysa ülkemizde tam anlamıyla bir ‘ne yana baksam da gülsem’ hali söz konusu. Dünya dersen tam bir kaos. Bir yandan da malum sosyal paylaşım sitelerinin sinir sinir dürtmesi var. Ay birkaç gün fır fır dolanan, boyuna tıklanıp duran kuruyemişçiyi gördünüz mü? Adam tezgâhına “Yılbaşı için kuruyemiş satmıyorum” yazan bir yafta asmış, altına da “No el” yazmış. Yok mu ya Noel’i “Ele hayır” anlamına getirmiş. Beyinsiz. Valla ülke cehalete doğru tam gaz gidiyor.
Eskiden Noel’le Yılbaşı’nın farkını bilirdi insanlar. Şimdi yeni yılı karşılama kutlamasını Noel’le bir tutar oldular. Yılbaşı ağacını Noel ağacı gibi algılayıp Hıristiyan âdeti olduğunu sanıyorlar. Nasıl anlatsan ki çam ağacı süsleme, ta Orta Asya’dan gelen ve Avrupa’ya nice sonra yayılan, eski bir Türk âdetidir aslında. Bunu başka zaman yazmıştım, yine yazmayacağım. Şu kadarını hatırlatayım; Orta Asya’da dünyanın merkezinde Akçam denen dev bir ağaç bulunduğuna ve onun hayatın kaynağı olduğuna inanılır, bereket için her yıl ondan türemiş sayılan akçamlar meyvelerle, ekmeklerle hatta özel çöreklerle süslenirmiş çoook eskiden. Yani Noel’le falan hiçbir ilgisi yok.
Ülke dediğin her geçen yıl uygarlaşmalı, böyle gerilememeli. Savaş mavaş durumları için üzülmekten başka bir şey gelmez elden ama cehalet konusu kabul edilir gibi değil. Ne diyeyim? Gülüp eğlenecek bir neden bulamıyorum bu yıl. O yüzden ha yılbaşı olmuş ha Noel, bana bir şevk vermiyor. Daha fazla uzatıp da sizin de ruh durumunuzu karıştırmayayım bari. Bu kadar moralsiz olsam da sevdiklerim için iyi dilekler dilemekten dünya barışı için umut beslemekten kendimi alamıyorum.
Bu seferlik bu kadar sevgili dostlar. Her şey gönlünüzce olsun ve bütün dilekleriniz gerçekleşsin. Belki de 2016 uğurlu gelir dünyaya kim bilir… Haydi, herkese mutlu yıllaaaaar!