Meral Yüncü ve Hediye Yıldırım ile Burgazada Gönüllü Evi üzerine sohbet
Adalar’da bir adım atmak, bir girişimde bulunmak, bir kurum açmak epey meşakkatli ve yorucu oluyor. Bu temelde bu mekânın açılması bana göre bir başarı öyküsü olarak önümüzde duruyor.
Bu başarı öyküsünün nasıl yaratıldığını sorsam?
Meral Yüncü: Bu başarı öyküsünü yazmaya başlayan ve bugünlere yoğun bir emekle-çabayla getirenlerden biri, Hediye Hanım’dır. Gönüllü Evi’nin açılması için tam altı yıl mücadele verdiler. Ben son iki buçuk yılında bu öyküye dahil oldum. Bana gönüllü evi emekçisi olmam için bir teklifle geldiklerinde hemen kabul etmedim. Bir zaman ve bilgilenme süresi tanımalarını istedim. Çünkü ne olduğunu bilmiyordum. Gönüllü olarak bu kurumu araştırmaya başladım. Özellikle Kadıköy’deki Gönüllü Evlerini -22 Gönüllü Evi var orada- tek tek gezdim ve başkanlarından, çalışanlarından bilgi aldım. Epey şey öğrendim. O zaman anladım ki Gönüllü Evi bir mahalle için, bir ilçe için çok önemli ve gerekli yapılanma. Çünkü Gönüllü Evleri halk ile belediye arasında çok işlek canlı bir köprü görevi yapıyor. Halkın tek tek belediyeye gitmesi yerine, birleşmiş, örgütlü ve güçlü bir ses olarak gitmesi daha sonuç alıcı alıyor.
Bununla beraber Hediye Hanım ve diğer adalı hanımlarla birlikte büyük bir çaba sarfettik, mücadele verdik buranın açılması için. Bundan önceki belediye başkanı ve meclis üyelerine gittik; bugünkü belediye başkanı ve meclisine gittik. Fakat bir türlü nedense olmadı. Sonra yazdığım dilekçelerden birini başkana iletebildik, tam o geçiş dönemiydi. Değerlendirildi ve kabul edildi. Ondan sonra bu mekânın anahtar teslimi yapıldı bize. Anahtarı aldığımızda burası bomboştu, hiçbir araç-gereç yoktu; masa, sandalye vb…
Burası, Gönüllü Evi, mekân olarak belediyeye ait bir yer mi?
Meral Yüncü - Gönüllü Evi Başkanı
Burgazada Gönüllü Evi açılış konuşması:
Burgazada Gönüllü Evi, 6 yıllık zorlu bir sürecin ardından şu an (Ağustos’un ilk pazarı) gerçekleştirilen törenle kapılarını açtı. Gönüllü Evi, Burgazada sakinleri ve ada ziyaretçilerine ücretsiz yoga, nefes eğitimi, Almanca, İngilizce gibi eğitimler vermenin yanı sıra tüketim toplumunun bir nebze olsun önüne geçebilmek için “ihtiyacın yoksa getir, ihtiyacın olanı al kullan” sloganıyla takas uygulamasına aracılık yapmayı hedefliyor.
Prens Adaları’ndan en sakini olarak tanınan Burgazada’nın sakinleri, açılması için yıllardır emek verdikleri Eğitim Kültür Sanat ve Gönüllü Merkezi’ne nihayet kavuştu. Yazar Eşber Yağmurdereli, sinema oyuncusu Meral Orhonsay gibi isimlerin de davetliler arasında bulunduğu açılış törenine ada sakinleri de katıldı.
Törene katılanlar, Muzaffer Özdemir’in türküleri ve Jazz sanatçısı Maya Sedef Gençoğuz’un parçalarıyla keyifli bir akşam yaşadı. Gençoğuz’un mikrofon uzattığı Eşber Yağmurdereli, parçalara eşlik etti. Meral Orhonsay da “Aldırma Gönül” parçasını seslendirerek adalılara unutulmaz bir gece yaşattı. Tören Özdemir ve Gençoğuz’un konserlerinin ardından Pyrgos Restaurant’ta düzenlenen kokteylle sona erdi.
Mülkiyet olarak, burası özel bir mülkiyet alanı değil, yine bir kamu kurumuna ait bir mekân. Elektrik, doğalgaz, su vb. giderler belediye tarafından karşılanıyor.
Burası mekân olarak küçük, fakat bulunduğu yer anlamıyla işlevi büyük. Stratejik bir bölgede Burgazada’da… Ayrıca dört duvar arasına sıkışıp kalan bir çalışma düşünmüyoruz zaten. Ada halkı burada emeklerinin sonucunu almaya başlayınca zaten doğallığında bu mekâna gelip, sahiplenecekler. Ana hedefimiz bunu başarmak, burayı halkın yeri yapmak. Ada halkının isteklerine hitap etmek, onların el emeklerini-göz nurlarını değerlendirmek. Burası bu faaliyetlere uygun bir yer. Kermeslere vb. uygun bir yer. Ve ada halkı için eğitimler, (kişisel, sosyal) kurslar, psikolojik destekli çalışmalar yapmak yakın hedeflerimiz arasında. Yani kimlerin neye eğilim ve yeteneği, isteği ve yatkınlığı var, bunları açığa çıkarmak istiyoruz.
Açılışımızı yaptık, Ağustos ayında. Şu an en temel sıkıntılarımızdan biri ada halkına ulaşmak. Çağrılarımıza henüz kitlesel boyutta bir cevap alamadık. Halk onlardan bir şey isteyeceğimiz şüphesini taşıyor. Kendisi için sosyal-kültürel faaliyet ve gelişim alanı olarak görebilmesi için epey yol kat etmemiz gerekiyor farkındayız bunun.
2016 yılı sezonunda bu konuda ilerleme kaydedeceğimizden umutluyuz. Burgaz’ın buna ihtiyacı vardı. Bu ihtiyacı burayı altı yıllık bir mücadeleden sonra açmak ilk adım oldu. Yeni yılda diğer adımlar sırasıyla gelecek diyorum. Ve buranın açılmasındaki en büyük pay sahiplerinden Hediye Hanım’a sözü bırakıyorum.
Burgaz halkı buranın açıldığını biliyor mu?
Açılışı tümü duymadı, ama şu an böyle bir yerin açıldığını Burgaz’ın yüzde ellisi biliyor.
Açmak en önemli adımdı. Açtınız. Bundan sonraki projeleriniz nelerdir?
Hediye Yıldırım: En başta şunu vurgulamak istiyorum. Adalar’a Gönüllü Evi’ni kazandıran ilk kişi, Hatice Farsakoğlu’dur. Ona teşekkürlerimi ileterek başlamak istiyorum konuşmama.
Bundan altı yıl önce eski belediye başkanı döneminde, buranın açılış çalışmaları sırasında Burgaz halkı büyük bir destek verdi ve koşturdu, sahiplendi. Daha sonra bu çalışma sekteye uğradı, burası kapandı. Bu bir güvensizliğe neden oldu ve ‘acaba’ demeye başladılar… Bugün biz bu güvensizliği ve ‘acaba’ları ortadan kaldırma gayreti içine özel olarak girdik ve kısmi anlamda da kırmayı başardık sanırım. Şimdi buranın her gün açık olması ve birilerinin burada olması onları rahatlatmaya ve evet böyle bir yer var ve açık algısını yerleştirmeye başladı.
Bizim önemli projelerimizden biri de, adada bulunan meyve ağaçlarımızdan, bahçelerimizden azami yararlanmak. Burgaz’da yaşayıp, Burgaz’ın tarihini ve tarihi mekânlarını bilmeyen insanlarımız var. Buradan başlamak üzere, sonrasında İstanbul’u ve tarihini tanıtmaya yönelik kültür gezileri yapma planlarımız var. Böylelikle küçük bir dünya ve algıyı parçadan bütünü görmeye yöneltebiliriz diye düşünüyoruz.
Bir de gönüllü kartlarımızı en kısa zamanda temin edip dağıtmak istiyoruz. Çünkü bu kartın faydalarının görülmesi güven de sağlayacaktır. Hoş ama boş laflarla buranın açılmadığını anlamaya yönelik bir adım da olacaktır. Bu da katılımı ve sahiplenmeyi artıracak diye düşünüyorum.
Yine bu kartlar ve getirileri şuna da hizmet edecektir. Yazın çalışıp kışın yiyen bir esnaf gerçeği var adanın. Gönüllü Evi ile kendilerine de bir kolaylık sağlanması onları da mutlu edecektir. Mesela kışın oturan esnaf ailelerinin kermeste kendi ürünlerini satıp, paralarını alıp gitmeleri onlara bir nefes sağladı ve umut oldu.
Şu ana kadar neler yaptınız; etkinlikleriniz nelerdi?
Kermesimiz oldu, yoga dersleri, çocuklarla resim atölyesi, bir resim sergisi… Cumhuriyet Bayramı kutlama etkinliği de gerçekleştirdik. Psikoloji ve aile konulu seminerimiz oldu.
Hala devam eden bir faaliyetimiz daha var. Paylaşımı ve dayanışmayı sağlamaya, artırmaya yönelik: İhtiyacın yoksa getir, ihtiyacın varsa al götür. Bu faaliyet şu an giyim-kuşam ve kitaplarla devam ediyor. Ve gerçekten ihtiyaç sahiplerine ulaşıyor.
İhtiyaç sahiplerini sadece ada ile sınırlı tutmadık. Daha önce Doğu’da bir yere gönderdik. Önemli bir sorunumuz var bu konuda: Kargo… Kargo ücretlerini biz karşılamakta güçlük çekiyoruz. Mesela şu an Silvan’a gönderimde bulunmak istiyoruz. Eşyaları temin ettik… Kargo büyük bir problem. Bunu da bizlerin sesini duyan gönüllülerle aşacağımıza inanıyorum. Eksiklerimiz çok, temin edecek gücümüz yok şu an. Bu konu ile ilgili destek ve sponsor ihtiyacımız var ve acil.
Şu an Adalar’daki tek Gönüllü Evi burası... Bu anlamda Adalar’daki tüm kurum ve kuruluşlarla dayanışma ve iletişim ağı kurmak gerekiyor. Diğer STK ve DKÖ’ler ve özellikle Kent Konseyi le böyle bir bağ kurulması için eksiklerimizi hızla tamamlayıp, tanışma ve haberleşme turuna çıkmak istiyoruz. Buradan bir çağrı da yapmak istiyorum: Adada olan Adalı olan herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor. Yaşam alanlarımızı ve kendimizi sahiplenip gelişebilmemiz için bu şart.
Bugün yüze yakın üyemiz var. Ama üyelik nedir, avantajları nedir bunu henüz somutlayamadık. Ve kendi imkânlarımızla şu an her şeyi yapıyoruz. Bilgisayara ihtiyacımız var, internet bağlantısına ihtiyacımız var. Kütüphane kuracağız. Adını da Kadir Savun Kütüphanesi koyacağız. Şu an hava koşulları uygun olduğu için mekânı sırayla -on kişiyiz- her gün açıyoruz. Kış olduğunda evlerde kitap okuma günleri yapacağız. Şunu da belirtmeden geçmeyeceğim: Gönüllü Evimize açıldığı günden beri desteğini esirgemeyen, Iraz Savun’a teşekkürlerimizi iletiyoruz. Her hafta psikoloji ile ilgili seminerler verdi ve üniversitelerden pek çok hocanın buraya gelmesini sağladı.
Biraz önce sordum arada kaynadı… Evet, tekrar sorayım: Kısa, orta, uzun vadeli hedefleriniz var mı?
Meral Yüncü: Evet, var; kısa vadede adalar halkını kardeş yapmak…
Nedir bu diyeceksiniz? Her gün karşılaştığımız bir sorun, sen Büyükadalısın, ben Burgazlıyım, o Kınalılı, beriki Heybelili. İşte oraya yatırım ve ilgi var, ama buraya yok gibi serzeniş ve ayrımcılık… Resmen bir çekişme ve sahiplenme eksikliği var. Ve küçümsenecek bir sorun değil. Bu konuda oturtmak istediğimiz söylem: Biz Adalıyız olacak.
Ada demek, turizm demektir. Sanayi olamayacağına göre? Buraya günübirlik gelen turistin adalara katkısı olmadığı aşikâr. Sadece kirini bırakıp daha fazla yük bindirip gidiyor. Adaya bir akar bırakacak turizmden söz ediyoruz. Gelecek kalacak, tur eşliğinde adayı tarihini öğrenecek; adaya özgü sanat-kültür yapıtlarını görecek, yiyecek vb… böylelikle esnada bakkal da, pansiyon sahibi de kazanmış olacak. Yani eski adaya dönüş olmalı yeni haliyle.
Yine adaya özgü bir iş alanı yaratmak, mesela arıcılık… Burada arıcılık için uygun mekanlar var…
Mantar ve çiçeklerle ilgili çalışma hedeflerimiz arasında. Önceden buralarda çiçekçilik yapılırdı. Bunu tekrar canlandırabiliriz. Balık, çiçek şu an dışarıdan adalara geliyor.
Uzun vadede ise her adaya bir gönüllü evi açmak ve Burgaz’ı merkez yapmak istiyoruz.
Ada kadınları… Burgaz’da iki uç sınıfsal katman mevcut adada yaşayan kadınlarda. Sanatçı, yazar, sinemacı, gazeteci katmanı ile gecekondu katmanı… Ve bariz bir sınır mevcut. Diğer Adalar’da da bu var ama Burgaz’da sınırlar net ayrılmış durumda. Aşağısı beyaz yakalıların yaşadığı yer, yukarısı gecekondulu ev kadınlarının… Bu konu ile ilgili bir çalışmanız ya da düşünceniz var mı? Özellikle Hediye Hanım sizden bu cevabı istesem?
Var bu düşünce ve hedef. Biz kadınlarımızı çekmeliyiz buraya. Aya Nikola Çay Bahçesi’nde biz özellikle gecekondu bölgesinin kadınlarıyla bir toplantı yaptık. Psikologlarımızın semineri, dikiş-nakış kursu ile ilk adımları attık.
Herhangi bir meslek vasfı olmayan kadınlara bir iş edindirme projemiz var.
Son olarak başta adaların kurumları olarak üzere İstanbul’dan da sponsor ve destek bekliyoruz. Bizim çalışmalarımız buradaki kurum ve para kazanan esnafa da yarayacaktır. Bu nedenle ilgilerini beklemek hakkımız…
Sohbeti noktalamak zorundayız ne yazık ki… Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Adalı Dergisi’ne teşekkürlerimizi iletiyoruz… Ve 2016, yeni yıl tüm Adalılar ve ülkemiz için umutlu olsun diyoruz.