Büyükada, Çınar Meydanı
Laterna sesi yükseliyor... Adanın şık hanımları ve beyleri toplanmış. Beyaz gömlekli papyonlu bir bey laterna çalıyor. Kalabalık alkış tutuyor. Bir grup coşkuyla dans ediyor. 10 yaşındaki dağınık saçlı kız çocuğunun hayranlık dolu bakışları...
İpek şalı omuzunda mavi kabarık elbiseli genç bir hanım dikkatini çekiyor. Kim bu acaba diye merak ederken arkadan bir ses duyuluyor.
‘Nora! Bitti mi?’ Genç hanım dönüyor ve bitti diyor. Dame de Sion Lisesi’nin mezuniyet Töreni’nin bittiğini söyleyip tebrikleri kabul ediyor. Adalı küçük kız çocuğu bir an Nora ile göz göze geldiğinde, ‘saçlarını boyun hizasında toplayıp kurdele takmalısın’ diyor Nora.
O anda adalı kız çocuğunun hayranlığı iki kat daha arttı bu zarif hanımefendiye. Ertesi gün küçük kız bir hediye vermek istedi. Mimoza dallarından bir taç hazırladı. Sokağa çıkıp Matmazel Nora’nın gelmesini bekledi. Bir anda çam kokusuna karışmış parfüm kokusu sardı her yanı. Gelen Matmazel Nora’ydı.
Kalimera diyerek sahile doğru birlikte yürüdüler. Yürürken akordeon sesi duyuldu yeşil panjurlu evden. Bunu çalan kim diye sordu küçük kız. Nora yanıtladı: ‘Sen onu tanımıyorsun... Büyük müzisyen Berç Yazmacıyan... Benim en sevdiğim şarkıyı Paladia’yı çalıyor. Onun akordeonu ile adanın tüm ruhu canlanır. Bu müzik eşliğinde küçük kız Nora’ya hazırladığı tacı verdi. Aradan yıllar geçti küçük kız büyüdü. Ama Madam Nora’nın gözünde hala küçüktü.
Madam Nora da hiç değişmemişti. Her akşam Rumca ve Türkçe parçalar eşliğinde sofrasını kurardı. Yaşamdan keyif almasını iyi bilirdi. Bir akşam küçük kızı yemeğe davet etti. Kendi elleriyle hazırladığı fava eşsiz bir lezzete sahipti. Beyin salatasını haşlayıp yanına mor soğan dilimleri koydu. Buzluktan lakerdayı çıkardı. Ve pancar turşusunu küçük bir kaba koydu. Sirkesi tam tadındaydı. Yanına bir de roka. Bu mezelere eşlik eden rakıyı getirdi. İki tek rakı içti. Kadehi kaldırdığında dudaklarından şu cümle döküldü: sofranda hep neşe ve muhabbet olmalı küçüğüm. Bir ay geçti. Bir gün küçük kız Madam Nora’yı ziyaret etmek istedi. Fidanlığın yanındaki evine gidip seslendi. Madam Nora ti kanete? İçeriden cevap gelmedi. Küçük kız daha yüksek bir sesle bir daha seslendi. Madam Nora! Yine ses gelmedi. Sonra küçük kız eve girdi. Yaseminler kurumuş güller solmuştu. O anda gözünden yaşlar döküldü. Madam Nora artık yoktu. Daha doğrusu sonsuzlukta yaşamaya devam edecekti.
Madam Nora her zaman bizim kalbimizdesin.
Adalı küçük kız çocuğu