Alkışlar çok defa düşünülmeden verilen bir tepki, hatta algılama olmadan verilen geçici bir toplum refleksi olabiliyor. Her zaman beğenildi veya anlaşıldı manasına gelen akılcı bir kıstas değildir.
Ada’da Yunpir’in Şaman Davulu Okulu - Sınıf toplanmıştı. Herkes geçen derste verilen ödevi yapamamaktan, hiçbir şey anlamamaktan yakındı Yunpir’e.
1931-1961 arasındaki yaz mevsimlerinde Büyükada’da yaşadıklarımı anlatan “Bir Zamanlar Büyükada” adlı kitabım, Adalı Yayınları tarafından yayımlanmıştı. Güzel İstanbul’umuzun, eskiden mutena bir dinlenme yeri olan Adalar’ını son zamanlarda yazkış mesken tutan taze adalılarla, kitabımda bahsi geçen yıllanmış yazlıkçılar, anılarımla son derece ilgilenmektedirler.
Ada’da Yunpir’in Şaman Davulu Okulu Dördüncü ders: Titreşimin Sırrı-Kâinatın Sırrı Ada’da şaman davulu kursu devam ediyordu.

Dil

Dil kelimesini duyan biz Büyükadalılar için aklımıza ilk gelen anlam; tur yolundaki mesire yeridir. Ancak benim anlatmak istediğim bu değil!
...Bilmem evcil hayvanlarla ilgilendiniz mi hiç? Herhangi bir yiyeceği ağızlarına almadan evvel nasıl da defalarca kokladıklarına dikkat ettiniz mi? Ben, bahçemde yaşayan kaplumbağaların koku alma hassasiyetine hayranım.
Üçüncü ders: Doğru zannettiğimiz en az bir kalıbı kırmak
İyisiyle kötüsüyle, eğrisiyle doğrusuyla Yazı devirdik sayılır, Eylül’ü getirdik. Pek de kolay olmadı valla. Zor bir yazdı, zira eritici sıcaklar bir yandan, kötüsü çok iyisi az, eğrisi çok doğrusu azdı.
Bir arkadaşım “İnsanlar hayvan sever oldular, insan sever kalmadı” dedi. Arkadaşım ne yazık ki hayvanlarla pek haşır neşir değil çünkü hayvan sahiplerinin hışmına uğradı.
Küçük yaşlarda, henüz hiçbir mesuliyet üstlenmemiş, anne baba şefkatiyle şımartılmış çocukluk süresi içerisinde duyulan müzikler, algılanan kokular, seyredilen manzaralar unutulamaz ve ilerideki yıllarda özenti ile hatırlanır.