Sıkı koleksiyoner Hüseyin Can Yücel ile adalar kültürü ve Marmara (Mermer) Adası üzerine söyleştik...
Oldum olası severim dünyanın sarılı kırmızılı ve de turunculu giysilerini dolabından çıkarıp da salına salına giymesini. Bazılarının içini karartan o yüklü bulutlar, siyahla beyaz arasında gidip gelen tüm o gri haller bende renklere dönüşür. O renkler oku der, seç kitaplarını... Sokaklara çık der, koca kentin sürprizlerine...
sonbahar... doğma-büyüme ve de hâlâ buralara yapışıp kalmış bir adalı olarak bana neler ifade etmiyor ki...
Bu konuyu geçenlerde Agos Gazetesi’nde de dolamıştım dilime, epeyce de verip veriştirmiştim ama kesmedi. Çünkü malumunuz orada yerim daha kısıtlı, pek detaya giremiyorum. Bari dedim az daha ferahça bir de adalı dostlarla paylaşayım bunu. Yaz sonu dertleşmesi sayın, az biraz da empati.
Ne kadar oldu adalardan birine gitmeyeli? Aylar mı desem? Evet, aylar oldu. Sözgelimi koca yaz boyunca bir kez bile ayak basmadım. Buralarda değildim ki...
Hatırladığım Büyükada bundan 27 yıl öncesine ait. Mahallelerin asla boş olmadığı, çocuk seslerinin sokakları doldurduğu zamanlar. Henüz cep telefonları, bilgisayarlar olmadığı için çareyi yerden yüksekte, bisiklet yarışlarında, kimi zaman da yaralı bir martıyı iyileştirmekte arardık biz.
Bahar’ın Maceraları: Sabah 4 olmuştu. Aysun Hoca karşıda oturanlara yataklarını hazırlamıştı. Bahar evi çok yakın olduğu için eve gitmek üzere vedalaştı ve o büyülü gecenin etkisi üzerinde evine yürümeye başladı. Sokakta ona bir kirpi ve bir martı eşlik etti.
Bahar çok sevdiği komşusu Aysun Hoca’nın evindeki partiye gitmek için sabırsızlanıyordu. Aysun Hoca, Bahar için sadece ‘Büyüsel Dans Teknikleri’ dersleri veren muhteşem bir komşu değil, ona rehberlik ettiğini düşündüğü Ay Töresini bilen bilge bir kadındı. Güzel ılık bir duştan ve vanilyalı kremlerini sürdükten sonra özenle hazırladığı giysilerini giymeye başladı...
1964 yılının son çeyreğinde, Adalar toplumunun omurgasını oluşturan bireylerinden “Yunan tebaalı Rumların” kısa bir süre içinde göçe zorlanmaları ile demografik yapımız bozuldu...
İstanbul’un çok önemli bir özelliği daha vardır: İstanbul kuşların göç yolları üzerindedir. Avrupa ve Afrika arasında mekik dokuyan göçmen kuşların önemli bir kısmı İstanbul Boğazı’nın, Adalar’ın üzerinden geçerler.