Umut dolu yeni yıl mesajları yazmak adetten. Ama hiç bu kadar zorlandığımı(zı) hatırlamıyorum. Böyle bir yazı için de, e-posta ya da telefonla gönderilen kısa mesajlar için de.
Adalı Dergisi sayesinde fikirlerimi paylaşan “Ada Sevdalıları” dostlarıma teşekkürlerimi arz ederken, ay sonunda bitecek olan 2016 yılını, buruk bir şekilde selamlamak durumunda olduğumu itiraf ederim. Dünyada artan huzursuzluklardan tek sığınma yerim olan Büyükada, son zamanlarda şehirvari değişimlere uğramakla kalmadı, değişimin değişmekte olduğunu kabul etmeyen kişilerdeki “Adadan Şikâyet” modası, ortam bularak yayılıyor ve bu alandaki endişeler aldı başını, gidiyor.
Size aniden, “Adalarımızın, dünyada benzeri olmayan bir özelliği var mı?” diye sorulsa cevabınız ne olurdu? Akla ilk gelen şüphesiz çamlıklar, faytonlar, bisikletlerin bolluğu olabilir. Fakat bu tür özelliklere başka ülkelerde de rastlanıyor.
Geçenlerde Büyükada’da yeni inşa edilen hastane binasındaki holde sıramı beklerken televizyonda şöyle bir dizi geçiyordu: “Hayat sevince güzel”.
Dostluk, arkadaşlık, ahbaplık… farklı kavramlardır. “Benim hiç dostum yok” diyene çok rastlarız. Dost edinmek, dostluk hissetmek kolay değildir. Her şeyden önce karşılıklı güvene dayanır.
Haydi rüzgâr, çabuk es. Öyle bir es ki dalgalar köpük köpük kıyıya vursun, yer yerinden oynasın, ağaçlar eğilsin, yapraklar dökülsün, martılar, kargalar uçuşsun, kelebekler şaşırsın, bulutlar ejderha gibi sarsın ufkumuzu, fırtına kopsun, yer gök inlesin, toprak ana gamını kederini salsın rüzgâra.
Çocukluğumun vazgeçilmeziydi ‘Teneke Kayık’. Marmara Adası’nda yaşayan çocukların başlıca oyuncağıdır tenekeden yapılan gemiler… Kimin ne zaman ve nasıl keşfettiği bilinmemekle birlikte, 1930’lu yıllardan beri adada tuzlu balık konserveciliğinin yapıldığını düşünürsek nesilden nesle aktarılan bir oyuncak olduğu gerçeği ile karşılaşırız.
Bu günlerde biraz bozukum dostlar, bazı tatsızlıklar yaşadım, moralsizim, bezginim. Bayıltıcı sıcaklarda şehrin gürültüsüne katlanmanın yarattığı stres de bir yandan… Kendimi hiç bu kadar dibe vurmuş hissetmemiştim. “Canım” diyene “Canın çıksın” deme modundayım.
Nostalji, geçmişteki mutlu bir ana duyulan özlemdir. Yunanca, (geliş) ve (acı) kelimelerinden oluşmaktaymış. Romantizm akımının geliştiği devirlerde, melankolinin bir türevi olduğu düşünülüyordu.
Zor gündü. Cenazeye giderken bir diğer arkadaşımın boğulmaktan son anda kurtarılıp dört saat süren bir aramadan sonra yoğun bakım ünitesi olan bir hastaneye yatırıldığını öğrendim. Nutkum tutuldu.