Bu bülten Adalar C-19 Danışma Kurulu editörlüğünde hazırlanmakta
ve adalidergisi.com tarafından desteklenmektedir.
Son dönemde artış olmakla birlikte Adalar, vaka sayısında şehirden önemli ölçüde ayrışıyor. Kıymetini bilelim. Uzmanlar ve sağlık meslek kuruluşları İstanbul başta tüm ülkede tam kapanma öneriyor. Yarım önlemlerin yetersiz kalacağını söylüyor. Merkezi yönetim ülke ve İstanbul bazında tam kapanmayı göze alır mı tartışılır ama, salgının ilk dönemindeki gibi Adalar’ın şehre kapatılması talebinde bulunmak doğru da, anlamlı da değil. Böyle bir kapatma, bulaşı da artırabilecek sorunlar yaratabileceği gibi, çalışanların gidiş gelişini kısıtlamayacağı için faydası da olmayacak. Kapanma olacaksa, İstanbulla birlikte kapanalım. Talebimiz bu yönde olsun.
İyi haftalar…
Covid-19
Adalar - İstanbul
- Adalar C-19 Danışma Kurulu, haftalık toplantısını 29 Kasım Pazar günü yaptı. İstanbul ve Adalar’da salgınla ilgili son durum ve edinilen bilgiler paylaşıldı. Alınan yarım önlemlerin işe yaramadığı ortada. Nisan ayındakine benzer şekilde Adalar’a giriş çıkış kısıtlaması çözüm olur mu, bu konu da değerlendirildi. Adalar’ın vaka sayısında şehirden önemli ölçüde ayrıştığı saptansa da, çalışanların gidiş gelişlerindeki hareketlilik devam ettiği sürece böyle bir kapanmanın faydalı olmayacağı vurgulandı. TTB başta sağlık meslek kuruluşlarının önerisi olan asgari 2-3 haftalık kapanmanın doğru olacağı, ama bunun sadece Adalarla sınırlı tutulmasının ise yarar getirmeyeceği, eğer bir çağrı yapılacaksa, bunun İstanbul’un bütünü için istenmesi gereğinin altı çizildi.
İstanbul
- İstanbul Tabip Odası: “Yarım Tedbir Yetmez, Tam Kapanma Şart!” 1 Aralık 2020, Salı günü İTO Cağaloğlu binasında gerçekleştirilen basın toplantısında İTO Covid-19 İzleme Grubu tarafından hazırlanan “İstanbul-Covid-19 Kasım ayı raporu” da kamuoyuyla paylaşıldı. Koronavirüsle mücadele kapsamında alınan son tedbirleri 'yarım tedbir' diye nitelendirerek, bunları yeterli bulmayan İstanbul Tabip Odası, 'tam kapanma'nın şart olduğunu bildirdi. Oda Başkanı Prof. Dr. Pınar Saip, "Hastalanan her 100 kişiden en azından ikisinin öleceğini düşünürsek, ne kadar çok kişi hastalanırsa o kadar çok can kaybı olacak ve bu can kayıplarını durduracak önlemler alınmalı ve bu önlemlerin alınmasından da iktidar sorumludur” dedi.
Türkiye
- Hafta sonu ve gece sokağa çıkma yasağı uygulaması başladı. İçişleri Bakanlığı Genelgesi’ne göre hafta içi her gün gece saat 21.00 ile sabah 05.00 arasında sokağa çıkma sınırlaması uygulanacak. Bu kısıtlama hafta sonları Cuma akşamı saat 21.00’den Pazartesi sabahı saat 05.00’e kadar kesintisiz devam edecek. Üretim, tedarik, lojistik, sağlık, tarım, orman gibi genelgede yer alacak sektörler bu kapsamın dışında. Market, bakkal, kasap, manav gibi işletmeler ile eve paket hizmeti veren yerler, belirlenecek saatlerde hafta sonu kısıtlama dışında kalacak. 65 yaş üstü ve 20 yaş altı toplu taşıma araçlarını kullanamayacak. Ana sınıfı ve benzeri eğitim kurumlarının faaliyetlerine ara verilecek. Cenaze namazları yakınları dahil 30 kişiyle kılınacak. Nikahlar da bu sayıyı geçemeyecek. AVM’lere girişte HES kod uygulamasına geçilecek. Kalabalık caddeler ile meydanlara girebilecek kişi sayısı hıfzıssıhha kurulu ile sınırlandırılabilecek. Evlerde gün, mevlit, taziye ve yılbaşı kutlaması gibi etkinlikler yapılamayacak.
- Otel lokantaları sadece kendi müşterilerine hizmet verebilecek. 18 Kasım'da ilan edilen tedbirlere göre sadece paket servis yapmalarına izin verilen restoran ve kafelere, şehirlerarası yollar üzerindeki bazı tesisler ve konaklama tesisleri istisna tutulmuştu. Ancak İçişleri Bakanlığı, hem denetlemeler sırasında hem de gelen ihbarlar kapsamında, konaklama tesislerinin gerekli şartları taşımayan kişileri de restoranlarına kabul ettiğinin; konaklamalı-müzikli-yemekli eğlence paketleri sattığının tespit edildiğini duyurdu. Bunun üzerine genelde yayımlayan Bakanlık, bundan sonra bu tesislerin restoranlarından sadece tesiste konaklayanların faydalanabileceğini açıkladı. Bu restoranların paket servisi yapması da yasaklandı.
- Vaka sayıları neden şimdi açıklandı? Uzmanlar üç neden saydı: Artan kamuoyu baskısı, gerçeklerin daha fazla gizlenememesi ve aşı dağıtım planı. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın Perşembe akşamı 28 bin 351 vakanın bulunduğunu açıklamasının ardından Türkiye, nüfusa oranlı vaka sayıları sıralamasına göre ABD, Hindistan, Polonya ve Brezilya'nın ardından 5. sıraya yerleşti. Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) vaka sayılarının daha da artabileceği uyarısı yapan hekimler, gerekli koşulların sağlanarak tam kapanmanın şart olduğunu savunuyor. Kılıçdaroğlu ile görüşen TTB heyeti, sadece Ankara’daki filyasyon ekiplerinden aldıkları rakamların 14 bin civarı olduğunu söyleyerek, Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı 28 bin 351 vaka sayısının gerçeği yansıtmadığını ifade etti ve tam kapanma çağrısı yaptı. TTB Yönetim Kurulu Üyesi Deniz Erdoğdu ise bilimsel bilgi birikimleri ile sürece aktif katılmak için Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'dan randevu talep ettiklerini söyledi.
- Sağlık Bakanlığı’nın test ücretinin 250 lira olarak belirlenmesine karşın yeni tip koronavirüs (Kovid-19) testinde fiyat karmaşası sürüyor. Bazı özel hastaneler Kovid-19 test ücretinin yanında 800 liraya varan muayene ücreti de talep ediyor.
- Türk Yoğun Bakım Derneği Başkanı Cinel, yoğun bakım üniteleri için ‘kırmızı alarm’ verdi: Sosyalleşmeyi bir süre askıya alın. Türk Yoğun Bakım Derneği (TYBD) Başkanı Prof. Dr. İsmail Cinel, “Yüzde 70-75 doluluk demek, aslında yüzde 100’ü dolu demektir. Diğer hastaların yoğun bakıma ulaşmaları, Covid hastalarının fazlalığı nedeniyle süre açısından gecikiyorsa, ortada bir kırmızı alarm durumu söz konusu. O yüzden herkes bir adım geri çekilsin.” dedi.
- Başhekimden sahilde yürüyüş yapanlara tepki: “Hakkımızı hiçbirine helal etmiyorum”: Hafta sonu sahilde yaşanan kalabalığa dikkati çektiği paylaşımında, ailesini ve sevdiklerini düşünen herkesin zorunlu olmadıkça evinden çıkmaması gerektiğine işaret eden Prof. Dr. Türedi, "Biz insanımıza yoğun bakım yeri bulmak için kafa patlatırken elimizdeki tüm imkanları, tüm eforumuzu harcarken sahil kenarında yürüyüş yapan sağlığına çok düşkün. İnsanları gördükçe hakkımızı hiçbirine helal etmiyorum" ifadelerini kullandı.
- İki aydan uzun yoğun bakımda Covid-19 tedavisi gören Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in, 105 gün sonra ilk kez görüntüsü paylaşıldı. Hastane odasında Büyükşehir Belediye Başkanı Böcek'i ziyaret eden Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, sosyal medyadan yaptığı paylaşımda, "Sabah saatlerinde ziyaret ettim. Kendisi bomba gibi. Taburcu etmeye hazırlanıyoruz. Başkanımız sağlık çalışanlarımıza teşekkür etti ve bir an önce görevinin başına geçmek istediğini söyledi. Her şey dilediği gibi olsun" dedi.
- Sağlık Bakanı Koca: “Aralık ayında en az 10 milyon Covid-19 aşısı temin etmiş olacağız”: Sağlık Bakan Fahrettin Koca, koronavirüs aşısına Aralık'ta sağlık çalışanları ile başlamak istediklerini duyurdu. "Aralık ayında yoğun bir şekilde başlamak istiyoruz. Aralık ayında en az 10 milyon doz, ama muhtemelen 20 milyon gibi temin etmiş olacağız. Ocak ayında 20 milyon, Şubat ayında 10 milyon. Bu rakamları daha da artırma gayreti içindeyiz."
Türkiye Özel
- Türk Toraks Derneği, “Halk İçin Söyleşileri”ni sürdürüyor. Bu haftanın önemli söyleşileri burada:
- COVID-19 teşhisi için testler nasıl kullanılmalı, hangisini, kime yapmalı? - Prof. Dr. Ayça Arzu Sayıner
- Pandemi döneminde sağlıklı beslenmek mümkün mü? - Türkiye Diyetisyenler Derneği 2. Başkanı Begüm Kalyoncu
- Ülkemizdeki gerçek COVID-19 hasta sayısı kaç? - Doç. Dr. Osman Elbek
- 65 yaş üstü grubunun sürekli bir ötekileştirme, risk grubu olduğunun vurgulanması hayata dair kaygılarını artırıyor mu? - Doç.Dr.Neşe Direk
- Pandemiden etkilenen sokak hayvanları için ne yapabiliriz?”.- HAYTAP Basın Sözcüsü Şule Baylan
- Şikayeti olmayan COVID-19 hastaları bulaştırıcı mıdır? - Prof. Dr. Füsun Öner
- Pandemide Sinema - Ercan Kesal
Dünya
- Avrupa İlaç Ajansı, Pfizer'in aşısına 29 Aralık'a, Moderna'nın ise 12 Ocak'a kadar karar verecek. Pfizer ve Moderna aşı adayları için onay taleplerini Avrupa ilaç düzenleyici kurumuna ilettiklerini açıklamışlardı.
- ABD Sağlık Bakanı'ndan açıklama: İki koronavirüs aşısının dağıtımına yılbaşından önce başlanacak. Pfizer ve Moderna aşılarının onay almaları bekleniyor. "FDA, 10 Aralık'ta Pfizer'ın Kovid-19 aşısını onaylamayı görüşmek üzere toplanacak; onay alması durumunda günler içerisinde bu aşının dağıtımına başlanacak, Moderna da bunun bir hafta ardından geliyor" değerlendirmesini yapan ABD Sağlık Bakanı Alex Azar, yılbaşından önce iki aşının da böylelikle Amerikan halkının kullanımına sunulacağını ifade etti.
- Birleşik Krallık (BK) koronavirüs aşılarından birini "birkaç gün içinde" onaylayarak, bunu yapan ilk Batı ülkesi olmaya hazırlanıyor. Financial Times'ın cumartesi yayımladığı ve sürece hakim olduğunu söylediği, ismi verilmeyen kaynaklara dayandırdığı habere göre, Almanya ve ABD merkezli BioNTech ve Pfizer şirketlerinin geliştirdiği aşının ilk enjeksiyonları 7 Aralık gibi erken bir tarihte gerçekleşebilir.
- Dünyada koronavirüs aşısı geliştirme çalışmaları yürüten şirket ve kurumlardan umut verici açıklamalar gelirken, uzmanlar "normale dönüş" konusunda, nüfusun çok büyük bir bölümünün (%70-75) aşılanması gerektiğini söylüyor. Yapılan yorumlarda, seyahat üzerindeki kısıtlamaların kaldırılması, maske takma zorunluluğunun ortadan kalkması ve kalabalık etkinliklerin yeniden başlaması için daha uzun zaman olduğu belirtiliyor. Aşıların onay alıp uygulanmaya başlamasının ardından dünya nüfusunun büyük bir bölümünün aşılanmasının aylar, hatta yıllar sürebileceği ifade ediliyor.
- İngiltere'de Kovid-19'la mücadele: Milyonlarca kişiye ücretsiz D vitamini dağıtılıyor. Kovid-19'la mücadele kapsamında, İngiltere genelinde yaklaşık üç milyon hastaya ve yaşlıya bu kış ücretsiz D vitamini verilecek. Takviyeler, ülkedeki her bakım evine gönderilecekken klinik olarak son derece hassas listesinde olanlar da bunları evlerinde teslim alabilecek.
- Korona ve vitaminler: Covid-19 enfeksiyonunda gerçekten neler faydalı? Mikro besinlerin Sars-Cov-2 enfeksiyonu üzerindeki etkisini inceleyen araştırmalar artıyor. D vitamini, Covid -19'un seyrini hafifletmek için umut verici bir aday gibi görünüyor. Peki, bu ne kadar doğru? Bugüne kadar yapılan çok sayıda başka araştırma ve inceleme, D vitamininin Covid-19 enfeksiyonunun seyri üzerinde önemli bir etkisi olmadığı sonucuna varmıştı. Uzmanlar ”Bağışıklık sisteminin özellikle yaşlılıkta çok iyi çalışmadığını ve D vitamini sentezinin de azaldığını" söylüyor. Burada belki gıda ve vitamin takviyeleri üzerinde düşünmek gerekebilir.
- 235 milyon kişi yardıma muhtaç. Koronavirüs pandemisi nedeniyle acil yardıma muhtaç olanların sayısının arttığına dikkat çeken BM, milyonlarca kişinin "en karanlık döneminde" destek olunması çağrısı yaptı.BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, bir yıl içinde yardıma muhtaç hale gelen kişilerin sayısında yüzde 40'lık artış yaşandığını ve dünya çapında 235 milyon kişinin gelecek yıl bu yardımlara bağımlı olduğunu belirtti. Bu sayının 2019'da 168 milyon ve 2018'de ise 146 milyon olduğuna dikkat çekildi.
- Bilim insanları, virüsün insan beyninde sosyal davranış ve duygusal düzenlemeden sorumlu olan ön singulat korteks (ACC) bölgesini etkileyebileceğini açıkladı. Medical Hypotheses adlı bilimsel dergide yayımlanan çalışmada, virüsün ACC’deki saldırısıyla, insanların fiziki mesafe kurallarına ve karantina kısıtlarına uymak yerine başkalarıyla buluşma ve yakın temas kurmak için sosyal davranışlara yönlenebileceği öne sürüldü. Ayrıca, bu tür davranışların genellikle semptomların ortaya çıkmadan önceki virüsün kuluçka döneminde görüldüğü belirtildi.
- Japonya'da bir ayda intihar edenlerin sayısı bir yılda koronavirüsten ölenlerden fazla. Japonya Emniyet Müdürlüğü'nün açıklamasına göre, ülkede geçen ay yaşamlarına son verenlerin sayısı 2 bin 153. Sağlık Bakanlığı'nın verilerine göre ise Cuma günü itibarıyla salgının başından bu yana Covid-19'dan ölenlerin sayısı ise 2 bin 87.
Covid-19 üzerine daha fazlasını günü gününe izlemek için tıklayın.
Ne var, ne yok?
Adalar
- Ulusal ve yerel basında, internet ortamında yayımlanmış ve sizin için derlenmiş Adalar haberleri için bakın. Haberler için haftalık bülteni beklemenize gerek yok. Her gün burada. (Haber akışına verdiği destek için Marjinal Porter Novelli’ye teşekkür ediyoruz.)
- İmamoğlu’ndan son altı ayda ikinci üst düzey Adalar ziyareti. İBB Başkanı İmamoğlu, tüm üst düzey ekibiyle birlikte Adalar’ı altı ay içinde ikinci kez ziyaret etti ve Adalar belediyesi yönetimiyle yapılan ortak toplantı sonrasında söz verdi: “30 Yıl Sorun Konuşulmayacak Bir Dönem Yaşatmak İstiyoruz”. İmamoğlu açıklamalarda bulundu: “Adalar Belediyesi ve Büyükşehir olarak ciddi anlamda bir hizmet mutabakatı yapacağız. Birbirinin ayağına basmadan, ayaklar birbirine dolanmadan ya da şahsın kişisel kararlarına değil, böyle kurumsal birtakım tutarlılığı olan hizmet mutabakatı yapacağız. İlk defa Büyükşehir Belediyesi’nin koordinatörlüğünü açtık. Kültür, sanat, tarih ve turizm odaklı senkron bir master plan çalışıyoruz. Arkadaşlarımla konuştum. Ocak 2021’de önümüze üç yıllık plan koyacağız ve ay ay ‘Adalar’da ne yapacağız, neyi hizmete katacağız’ diye bunu da vatandaşla paylaşacağız.”. Konu Adalı dergisi Aralık sayısında da yer almakta...
- Adalar’da kalan son atların içinde bulunduğu ahırlar, yıkım tehdidiyle karşı karşıya. Faytonların kaldırılmasının ardından atlarını İBB’ye satmayan aileler, “Biz onlarla bir hayat paylaştık, nasıl verelim?” diyor. Şu anda Heybeliada’da 5, Burgazada’da 2 at bulunuyor. Atlarıyla beraber Adalar’da yaşamaya devam etmek isteyen aileler, yıkılmak istenen ahırların yerine modern barınaklar yapılmasını talep ediyor. (Haber-video: Aynur Tekin. İzlemek için tıklayın)
- Defne Suman’ın yeni romanı çıktı: Yağmurdan Sonra. “Büyükada’nın Hristos Tepesi’ndeki eski Rum yetimhanesinde geçen bir öykü yazmak istiyordum. Hatta bu fikir aklıma, tam da oradan geçerken düştü. Geçen sonbahardı. Ben hâlâ düzenli olarak Atina-İstanbul arasında yolculuk ediyordum. İstanbul’a her gelişimde de muhakkak Büyükada’ya gidiyor, çamlı tepelerde yürüyüp yeni öyküler hayal ediyordum. Başlarken denize karşı bir çam ormanındaydım. Bitirdiğimdeyse Covid-19 dünyayı sarmıştı, evden çıkmadan yaşamı sürdürüyorduk.” Defne Suman yeni romanı Yağmurdan Sonra’ya nasıl başladığını böyle anlatıyor: “Bundan önceki üç romanım ('Emanet Zaman', 'Yaz Sıcağı' ve 'Kahvaltı Sofrası') bir üçlemeydi. Onları birleştiren noktayı, kabaca saklı kalmış tarihin günümüz aile dinamiklerine yansıması diye tarif edebilirim. 'Kahvaltı Sofrası'nı bitirdiğimden beri hem içerik hem de biçim olarak bir yenilik arayışındaydım. Beni zorlayan ama kalemimi incelteceğine inandığım öykücülüğü denemek istedim. Öyküde nokta atışı yapmalısınız. Öykü affetmez. Bir kitap oluşturacak kadar öykü yazdım. 'Yağmur’dan Sonra' da o öykülerden biriydi aslında, fakat sonra dallanıp budaklandı, romana evrildi. Diğer öyküleri kenara koyup tüm dikkatimi ona verdim.” (Gazeteduvar’da, Ceren Gür söyleşisinden alınmıştır)
- Adalar’ın işletmeleri zorda. Kiralar ödenemiyor. Çalışanlar yine işsiz. Adalı dergisi Aralık sayısında pandemi döneminde büyük kan kaybı yaşayan turizm sektörünün dünyada, ülkemizde ve Adalar’daki durumu ele alındı. Yazıdan bir bölüm: “Açılan tüm tesisler, bu yılın kayıp yıl olduğunu biliyorlardı. Ama zararlarını ne kadar minimize edebilseler o kadar kardı. Kiralarını ödeyebilecek, elemanlarının maaşlarını karşılayabilecek bir gelir elde etmeleri en büyük kazançları olacaktı. Ama olmadı. En iyi durumda olan bile, kiralarını ödeyebilecek bir gelir elde edemediler. Ekimde doluluklar düştü, kasım ise kabusa dönüştü. Bu satırlar yazıldığında, hafta sonu sokağa çıkma yasakları geri dönmüştü. Bu aylarda ada otellerinin tek müşterisi hafta sonu gelenler olmaktaydı. Sokağa çıkma yasağı bu olanağı da bitirdi.
- Haluk Eyidoğan Adalı Aralık sayısında beklenen İstanbul depremini, 30 Ekim Sisam depremi üzerinden değerlendirip tekrar uyardı: “Olası büyük bir depreme karşı Adalar İlçesinde deprem güvenli yaşamın sağlanması ve tarih ve kültür mirası dahil tüm yapıların projelendirilerek ve güçlendirilerek geleceğe miras bırakılmasının bir yöntemini bulmamız gerekiyor. Bu yöntem Prens Adaları’nın doğal, tarihi ve arkeolojik mirasını zedelemeyen, onu geleceğe güçlendirilmiş olarak aktarabilen bir anlayışla oluşturulmalıdır.”
Melih Cevdet Anday’a saygıyla
- 28 Kasım, edebiyat dünyamızın önde gelen isimlerinden Melih Cevdet Anday’ın ölüm yıldönümüydü. Melih Cevdet Anday solunum ve böbrek yetmezliği tanısı ile Marmara Üniversitesi Koşuyolu Hastanesine kaldırılmış, 28 Kasım 2002 de 87 yaşında iken hayata gözlerini yummuş Büyükada mezarlığına defnedilmişti. Büyük ustayı saygıyla anıyor ve Küçük İskender’in O’nun için yazdıklarını paylaşmak istiyoruz: “Haşim’i sevmeyip Nâzım’ı usta sayan Orhan Veli, kullandığı dilde fakirlik çekmeye başlarken Oktay Rifat’la beraber başka mecralara açılan Melih Cevdet Anday, yerelden küresele uzanan uluslararası bir şiirin inşasını sürdürmüştür. Bu yapılanmada romanın, denemelerin, tiyatro oyunlarının desteğini de almış, görmeyi arzuladığı dünyanın resmini çizmiştir. Ama en dikkat çeken yanı, direncidir. İnandıklarını savunma direnci… Adına verilen ödülü almaya gittiğimde, Milas Ören’de, yandaki pansiyondan bir zamanlar yaşadığı evi uzun uzun seyrettim saatlerce. Sonra içeri girdim. Rakısını yudumladığı köşeye iliştim tesadüfen. Çalışma odasına çıktım. Kitaplarına, kâğıtlarına, dinlenme yatağına dokundum. Bende uyandırdığı duygu tüm şairlerin bedeni, nedense belli belirsiz Mayakovski, biraz alaturka-biraz klasik müzik, çokça Anadolu, Türkçenin delidolu derinliği, sevgisini söyleme zorluğu çeken sert bir adam, dostlarını ölümüne şahit olduğu için yorulmuş hüzünlü bir aydın, özlemenin ayakta tuttuğu ayrıksı bir sanatçı, öğrencilerinden şiir değil güzel hayatlar bekleyen bir öğretmendi.”
Edebiyatta ve Anılarda Adalar
Heybeliadalılar (Halkiotes)
… 18’inci yüzyılın başında Heybeli’ye mecburi iskâna tabi tutulan bir Hristiyan Çingene topluluğu ile ilgili hikâyeye değinelim. Ada ihtiyarları bu Çingenelerin asi bir ruha sahip olduklarını ve ortalığı karıştırdıklarını, daha önce yaşadıkları Karşı Asya sahillerindeki şehirlerinden kovulduklarını öğrendiler. Patrikhane’nin girişimiyle Heybeli sakinleri bunları kabul etti ama Hora’nın uzağındaki "tepelik yerde, Kutrulomilos yakınlarında" yerleşmeye zorladı. O yıllarda, sorun çıkartan insanların yaşadıkları yerlerden kovulmaları ya da göçe zorlanmaları olağan durumlardandı. Gedeon, “...hükümetler, kirli işlerle iştigal eden veya düzgün davranmayan insanları aralarından çıkarıp atma hakkını cemaatlere tanımaktaydı” demektedir. Çingeneler, Ada’ya hakim olan öyküye göre, o tepede kulübelerini kurdular, yamaçları ekip biçtiler ve zamanla yeni mahalleler inşa ettiler; ırklarının temel özelliklerini, yoksulluk ve fukaralığı gelecek kuşaklara aktaracak çocuklar yaptılar. Denizle iç içe yaşayan tarihi Hora’nın yerleşik ahalisi onları hor gördü ve "katsiveli" ya da "şopar" gibi aşağılayıcı adlar taktı. Önceleri uzak duran, hatta düşmanca davranan adalılar, zamanla bu insanlara alıştı ve uyum içinde yaşamaya başladı.
Prens Adaları ve Marmara ile, geniş anlamıyla Yunanistan arasında hiç kesintisiz bir iletişim, gidiş gelişler vardı. Refah zamanlarında olduğu gibi, düşkünlük ve şiddet zamanlarında da devam eden ortak bir iletişim. Yeni yerleşimcilerin gelişi doğal olarak birden olmadı ve zamana yayıldı. Yeni gelenler hep azınlıkta olduklarından, yeni yurtlarının âdet ve geleneklerine uymak zorundaydılar. 1715 Venedik-Osmanlı savaşından sonra bir çok Moralı Marmara çevresindeki topraklara yerleşti. Ama en büyük göç dalgası Orlof ayaklanmasında görüldü. Arnavutların 1770’deki katliamından sonra da bir çok Manili ve Tsakonialı Prens Adaları’na göç etti. Onları Sakız Adalılar ve daha sonra da Kiklad Adaları’ndan gelenler izledi.
Değişik bir çok yerden gelen bu insanlar, kısa zamanda yerlilerle kaynaşarak Halkiotes (Heybeliadalı) oldular. Kırk elli yıl öncesine kadar (1984) Heybeli’de yaşayan ve hem sayısal hem de sosyal açıdan adadaki Türklere kıyasla çoğunluğu teşkil edenler, işte bu insanların çocukları ve torunlarıydı.
Heybeliada – Halki, Akillas Millas, Adalı Yayınları
Göze - Kulağa - Kağıda - Mideye
Bu haftanın kitapları Nilüfer Kuruyazıcı’dan (Burgazada)
- Yağmurdan Sonra / Defne Suman, Doğan Kitap
- Kahvaltı Sofrası / Defne Suman, Doğan Kitap
Bu haftanın müzik önerisi Sadiye Neşe’den (Heybeliada)
- Bir Bahar Akşamı - Müzeyyen Senar
- Mia pista apo fosforo / Herşeyi Yak - Haris Alexiou
Haftanın iki dizisi Sena Narin’den (Büyükada)
Selin Kutucular (Büyükada) her hafta yemek tariflerine devam ediyor. Afiyet olsun.
Zencefilli kurabiye
3,5 - 4 su bardağı un, 2 çay kaşığı karbonat, 1 tatlı kaşığı toz zencefil, 1 tatlı kaşığı tarçın, 1 tatlı kaşığı yenibahar, 1 tatlı kaşığı toz karanfil, 1/2 çay kaşığı tuz, 125 gram tereyağı, 120 gram kahverengi şeker, 120 ml pekmez, 1 adet yumurta
Tereyağı ve şekeri krema haline gelinceye kadar çırpın. Pekmez ve yumurtaları ekleyin. Yumuşak bir kıvama gelinceye kadar çırpmaya devam edin. 450gr unu, baharatlar, karbonat ve tuzla beraber elekten geçirdikten sonra karışıma yavaş yavaş ilave edin. Kalan unu eleyerek ekleyin. Sert bir hamur olacağı için kuvvetli bir karıştırıcıyla bu işlemi yapmak gerekir. Hamuru ikiye böldükten sonra yassılaştırın ve buzdolabında en az iki saat dinlendirin. Oklavayla 3mm kalınlığında açın ve dilediğiniz şekillerde kesin. Fırın kâğıdı kaplanmış tepsinize yerleştirerek 180 derecedeki sıcak fırında 15 dakika pişirin.
Anastasia Aslanoğlu (Burgazada) haftanın lezzetlerine, Rum mutfağından seçtikleriyle katılıyor. Yayamın Mutfağından
Melomakarona
Noel yaklaşırken tatlısını da paylaşalım.
2 fincan zeytinyağı, 1 fincan şeker, 1/2 fincan konyak, 1/2 portakal suyu, 1 tatlı kaşığı tarçın veya portakal kabuğu rende, 7,5 fincan un, 1 tatlı kaşığı karbonat, 2 silme tatlı kaşığı kabartma tozu, 100 gram ceviz içi.
Şurup için: 2 fincan bal, 2 fincan su, 2 fincan şeker
Zeytinyağı, konyak, portakal suyu veya tarçını derin bir kapta çırpın. Unu, karbonatı ve kabartma tozunu azar azar ekleyerek çırpmaya devam edin (eleyip katabilirsiniz isterseniz). İyice karıştırın, sonra yoğurmaya başlayın. Hamurun durumuna göre biraz daha un gerekirse ekleyebilirsiniz. Sonra avucunuza bir köfte büyüklüğünde alın, yuvarlayın ve iki parmağınızla ortadan bastırın (işaret ve orta parmak ile).
177 derece önceden ısıtılmış fırına koyun, 25-30 dakika sonra hazır olacaktır.
Şurup yapımı: Bal şeker ve suyu tencereye koyup şeker eriyene kadar ateşete tutun. Şeker iyice eriyince 1/2 limon koyun ve 1 dakika daha kaynatıp kapatın, Ilınmış melomakaronaların üstüne dökün. Şurubu iyice içlerine çekmesi için ertesi güne kadar bekletin, arada ters yüz edin.
Tabağa dizdikten sonra üstlerine havanda dövdüğünüz ceviz içini serpiştirin.
Afiyet olsun. Kali Oreksi. (Tarifi videoda izlemek için, tıklayın)
Gülmek hakkımız
Korona günleri kasvetli günler. Mizah en önemli ilacımız, yüzümüzden gülümseme eksik olmasın.
Bu haftanın objektiflerine takılanlar
Bu alana her hafta bize ulaşan fotoğrafları koyuyoruz. Siz de fotoğraflayın, mümkünse nerede çekildiğini yazın ve Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir. adresine yollayın. Fotoğraflarınız haftalık olarak görüntüleneceği gibi, sonrasında da müze arşivinde saklanacak ve değerlendirilecek.
Bu bültenin kapak fotoğrafı Hakan Satıoğlu'ndan...