Marmara’da canlı yaşamı ne anlama geliyor?
Marmara Denizi kirletilerek getirildiği son durumda, kirletici yükleri sonucunda rekabeti sevmeyen ama kirletici unsurlar ile etkilenmeyen formlar için bir cennet haline geldi.
Marmara Denizi’nde asırlardır süregelen tür kompozisyonu kirlenmenin etkisiyle bozuldu. Birçok tür ya bu su kütlesini terk etti ya da ölerek ortamdan silindi.
Kirliliğe dayanabilen türlerin yaşam alanı genişledi, sayıları ciddi boyutlara ulaştı. Zaman zaman gözlediğimiz, basına yansıyan ve halk arasında kay-kay (taraklı medüzler), kızıl-su (yakamoz), denizanası istilaları, lez-salya ve yeşil-su (bitkisel plankton patlamaları) olarak izlediğimiz olgular bunun sonucu.
Marmara Denizi artık bulanık bir su kütlesi mi?
Işık, Marmara Denizi’nde 60m derinliğe ulaşamıyor.
Çalışmaların ortalamalarına göre Marmara Denizi’nde fotosentezin olabildiği ortalama derinlik 5m civarı.
Bu değer Ege ve Akdeniz’deki karasularında ortalama 20m.
Işık geçirgenliğindeki bu azalmanın Marmara Denizi genelinde 1970 sonrası oluştuğu söylenebilir.
1900’lerin başında denizci Ahmet Rasim, Marmara Denizi demirleme ve ikmal yerleri ile ilgili yazdığı eserinde, 25m derinliğe kadar olan batıkların yerlerini tam olarak işaretlemiş. Modern aletlerin olmadığı bu dönemde, saptamalarının sadece görsel gözlemlerine dayandığını biliyoruz. Bu da demektir ki; 1900’lerin başında Marmara Denizi’nde 20-25m derinlikler, yukarıdan görsel olarak izlenebiliyordu. Bu gün ise Marmara Denizi’nde askıda katı madde (sarı madde-yelow substrat) o kadar yoğun ki fotosentezin gerçekleşebildiği alan neredeyse yok denecek kadar az.
Marmara’da tüm canlılığın çok küçük bir alana sıkışmış olması, kirlilik, ışık geçirgenliği, oksijen kalmamasının göstergeleri nelerdir?
Bunun en tipik göstergesi, suda erimiş oksijendir. Denizde canlıların yaşayabilmeleri, üreyip yaşamlarını devam ettirebilmeleri için en az 5 mg/l çözünmüş oksijene gerek var. Marmara Denizi’nde ise kirleticilerin oksidasyonu sonucu, bu sınır ancak atmosfer ile direkt oksijen alışverişi yapılabilen yüzey sularına sıkışmış durumda. Marmara Denizi’nin büyük bir bölümünde anoksik (oksijenin olmadığı) alanlar mevcut.
Marmara’da bu rengarenk canlıların görüntülenmesi burada hayat olduğu anlamına gelir mi?
Evde, çiçek konulan vazonun suyunda onlarca farklı türün yaşadığı bir canlı ortamı vardır... Fosseptikte çok sayıda farklı türe rastlarsınız. İçinde canlılık var diye bir yere deniz diyemezsiniz.
Denizin ölümü ne demek? İçinde canlıların olması yaşadığı anlamına gelir mi?
Kriterimizin ne olduğu önemli.
Denizde canlı olması değil, var olan canlı türlerinin neler olduğu önemli.
Marmara Denizi coğrafi ve oşinografik yapısı bakımından tür çeşitliliğinin çok zengin olması gereken bir su kütlesi. Karadeniz ve Akdeniz formlarının yanı sıra, kendi özgün türlerine de ev sahipliği yapabilir. Çünkü, bu durumu sağlayacak akıntı ve pasajlara sahip. Ancak, geçmişte böyle olmasına rağmen, bugünkü durumunun bir açıklaması da olmalı.
Peki siz, ekonomik öneme sahip 123 balık türünün kaybolduğu/yok olduğu bir su kütlesini “yaşıyor” olarak nitelendirebilir misiniz?
Marmara Denizi bomboş!
Bu, ne açıdan baktığınıza bağlı! Belki de daha doğru niteleme, yalnız, kimsesiz, başkalaştırılmış...
Bugün eskiden farklı olarak kılıç balıklarının biokütlesini, denizanaları; sinaritlerin, ıstakozların, orkinosların biokütlesini bitkisel planktonlar karşılıyor.
Yani, tür çeşitliliği form değiştirmiş şekilde.
Adı dışında, Marmara’yı Marmara yapan tüm özellikleri kayboldu...
Sinop’taki hamsi Marmara olmadan olur mu?
Karadeniz, Marmara Sistemi olmadan olur mu? Boğazları kapasak bu su bütçesi ile Karadeniz taşar, birkaç katı alanı kaplar veya yeni bir gedik bulup başka bir denizle kavuşurdu.
Zamanında eğer Akdeniz ile kavuşmasaydı hamsi olur muydu? Marmara eğer bir göl olan Karadeniz’in tuzunu Akdeniz vasıtası ile arttırmasaydı hamsi olur muydu? Hamsi zamanında yol bulup kuzeye göçmeseydi, Karadeniz’de hamsi olur muydu?
Bir topluluğun oluşması için gerekli iki etken besin ve onunla beslenen diğer formlardır. Hamsinin besini olmasaydı, sağlıksız fertleri ayıklayacak, popülasyonu sağlıklı hale getirecek düşmanları olmasaydı hamsi olur muydu?
Marmara Denizi’ni kirlettik; kılıç, orkinos yok oldu, lüferin-palamutun durumu malum!
Durumu malum olan lüfer ve palamutun hamsi stoklarına etkisi de malum..!
Şu anda bir anlamda Marmara Denizi’ni ortadan kaldırıyoruz, oksijeni-havası olmayan uzun bir koridor haline getiriyoruz.
Ne yazıktır ki, çok ama çok kısa bir süre sonra bu sorunun cevabını yaşayarak göreceğiz..! Eğer dur demezsek!
Adalar nasıl kirletiliyor?
Adalar özel olarak nasıl kirletiliyor bilinmez! Bildiğimiz, Adalar’ın bizler tarafından çok kirletilmiş bir su kütlesinin ortasında yer aldıkları. Peki Adalar’ı sarmalayan kirleten sular nerelerden geliyor ve nasıl üretiliyor;
- Boğaziçi’nden arıtılmaksızın deşarj yapılan alt akıntı yoğunluğa teslim olup, yüzey suları ile karışıp Adalar’a geliyor
- Hiç bir arıtmaya tabi olmaksızın hem kendi atıkları, hem de Haliç Kuşaklama Kolektörleri ile toplanan kirletici unsurlar Ahırkapı’dan deşarj edilip Adalar’a geliyor
- Aynı sistem ile Kurbağalıdere deşarjları ile karışan sular Adalar’ı kuşatıyor
- Hakim rüzgarlar ve yoğun/ağır Akdeniz suyunun alttan İzmit Körfezi’ne girmesi sonucunda oluşan İzmit Körfezi’nden kopup gelen akıntılar, Adalar’ı sarmalıyor
Tüp geçit yapılırken dipteki malzemenin hareketlenmesi nelere yol açtı?
Marmaray’dan çıkan hafriyatın, Marmara Denizi’nin en derin yeri olan Çınarcık Çukuru’na dökülebilmesi için maalesef üniversite onayı alındı.
- Su derinliği ne kadar fazla ise, bu malzemenin tanecik boyuna göre çan şeklinde çökelerek, ne kadar uzaklara taşınacağı biliniyor
- İçerisinde uzun seneler boyunca hapsolmuş organik materyalin, derinliğe bağlı olarak, bir su kütlesi ile ne kadar uzun süre ve uzun bir yol boyunca temas halinde olursa, o denli o su kütlesini etkileyeceği biliniyor
“Olur” verildi.
Marmara Denizi’nde ne oluyor?
Kirlenmenin 3 temel fazı var;
- Fazda; ortama kirletici unsuru eklersiniz, dayanamayan türler ya ölürler, ya orayı terk ederler...
- Fazda: Tür çeşitliliği azaldığından, mevcut türlerin fert adetlerinde artışlar olur.
- Fazda ise; hiç önemsenmeyecek kadar az miktarda ek kirletici, ortamı biyotik ortamdan, abiyotik ortama döndürür.
Bilin bakalım biz bu tablonun neresinde duruyoruz.
Haziran 2012
Marmara'da Hayat Var: Şimdilik-2012
Adalar Müzesi - Adalı Yayınları