Perşembe, 12 Eylül 2019 17:26

Adalı'dan: Günlük

Ögeyi değerlendirin
(0 oy)

26 Ağustos – 9 Eylül

Adalı’nın sunuş yazısını “günlük” formatında yazabileceğim hiç aklıma gelmemişti.

Ama son 15 günün gündemi öylesine yoğun, birbirinden önemli ve son derece karmaşık duygular, izler bırakarak geçti ki, bunları günlük formatında kısa kısa aktarmak, aynı zamanda bugüne kayıt düşmek açısından önemliydi benim için.

Başlayayım:

26 Ağustos Pazartesi

Büyük ailemiz ile yaptığımız 12 günlük Karadeniz gezisinden İstanbul’a dönüyoruz. Son konaklama yerimiz Merzifon’dan Seval ile yola çıktık. Önümüzde yaklaşık 6.5 saatlik yol var. Gece kötü geçmiş. Taşhan diye bilinen eski kervansaray otelde gece düğün vardı. Akustik müziği, daha doğrusu gürültüyü olduğu gibi odaya taşıyordu. Kulaklık bile işe yaramıyor. Gece yarısı da, hemen arkada pazar kuruluyor. Geç uyuduk, erken uyandık. Sabah bırak kahvaltıyı, resepsiyonda görevli bile bulamadık. Yanlış seçim deyip yola düştük. Hava güzel. Kızılırmağın açtığı vadide ilerliyoruz. Yol açık. Önümüzde Osmancık ve Tosya gibi iki çeltik (pirinç) kenti var. Önce kahvaltı yerinde (Osmancık), sonra da yol üstünde (Tosya) pirinç tedariğimizi tamamlıyoruz.

Keyfimiz yerine gelmiş. Zaten Kastamonu ve Sinop’tan başlayan yolculuğumuz, 17 kişilik büyük ailemizle memleketimiz Çarşamba’da buluştuktan sonra Ordu, Giresun, Trabzon, Maçka, Ayder, Borçka-Macahel’de Gürcistan sınırına kadar uzanmış ve doğanın bahşettiği, insanın hala bozamadığı o güzelim coğrafyada unutamayacağımız günler geçirmiş, depolanmışız. Kim tutar bizi?

Radyo çekmiyor. Seval, spotify bağlantısı kurmuş. Kulağımız keyfimizi besliyor. Ve telefon. Ekranda Ali. Hoşgeldiniz diyor. 1 gün gecikmeliyiz ya, döndük biliyor. Yoldayız deyince, kısa bir tereddüt. Sonra arayayım diyor ama o her zamanki kahkahasından eser yok. Bir terslik olduğu anlaşılıyor. Üsteleyince, “abi” diyor, “sabah Çınar’daki sergi sistemlerini belediye ekipleri yıktı, fotoğrafları whatsapp’tan yolladım. Sonra konuşuruz. Dert etme, ben takipteyim.”

Hadi bakalım.

Seval huzursuz. Direksiyondayım ya.

Aklımıza 5 yıl öncesi geliyor. Yine 15 günlük bir seyahatteydik. 2014 Mayıs sonları. Sadun, Seval ve ben, üç kişilik gezgin grubumuzla Özbekistan, Kırgızistan ve Kazakistan turunda. Semerkant’ta hemen sur içindeki otelimizde kahvaltıdayız. Nadir internet bağlantılarımızdan birine bağlanmışız. Mailler ekrana dökülmüş. Biri Teoman’dan. Ekinde imzalı bir belge. Adalar Belediyesi yollamış. “15 gün içinde Çınar’ı boşaltın.” 3 ay sürecek mücadelenin başlangıç sinyali. Ertesi gün bağırsaklar bozulmuş, yatağa düşmüştüm. Seval ve Sadun Semerkant yakınlarındaki çok ünlü bir pazar yerine gitmişlerdi de, ben odadan çıkamamıştım. İçimden de gelmemişti.

Şimdi yine böyle bir reaksiyonun başlayacağından endişeli Seval. Yüzü asıldı. “Dert etme” dedim. “Artık kaşarlandık.” Öyle de, irade zihne laf yetiştiremiyor ki. Gözüm yolda ama zihnim durmuyor ki. 2010 mayısına götürüyor beni. Belediyeye tahsis edilmiş Çınar’daki alan Adalar Belediyesi – Adalar Vakfı ortaklığıyla yaşama geçirilmekte olan Adalar Müzesi projesinin iki mekanından biri yapılmış, meclis kararıyla. 800 m2’lik bahçenin sokağa cepheli, çatısı çökmüş yıkılmakta olan binası belediye tarafından yıkılmış. O halde teslim edilmiş bize. Bahçede çalışmaya başlıyoruz. Yaklaşık 100 kişiyi bulan, uzman, danışman ve gönüllü ekibimiz ile bir yanda Aya Nikola eski helikopter hangarını müzenin ana mekanı yapmaya çalışırken, Çınar’ı da müze geçici sergileri, etkinlikler ve toplantılar için herkese açık bir kültür merkezi haline getirmek istiyoruz. Bahçe uzun yılların bakımsızlığında, Arkadaki müştemilat içler acısı halde. Kollar sıvanıyor. En başta kadınlar, eşlerimiz dostlarımız müthiş bir imeceyle her şeye sahip çıkılıyor. Bütçede var olanın belki 10 misli kendi keselerimizden, seslerimiz çıkmadan harcanıyor. Neresi toplantı alanı olsun, sergi sistemleri nereye kurulsun, kapalı sergi alanı olarak iç mekanlar nasıl kullanılsın, mutfak nerede, nasıl değerlendirilsin, gerekli tüm ekipman nereden nasıl sağlansın hep birlikt karar veriliyor. Alan 10 Temmuz’da açılacak. 2010 Ajansıyla imzalanan 2009 sözleşmesinde müzenin ilk bölümlerinin Temmuz 2010’da açılacağı not düşülmüş. Sözleşme imzalandıktan 2 ay sonra sözleşmeye konu müze yeri olan Kadıyoran eski mektep, İBB tarafından geri alınmış olsa da, projeden vazgeçmemişiz. Taahhütümüz olan tarihlerden de.

10 Temmuz’da müthiş bir katılımla alanı ve ilk iki sergiyi açıyoruz. “Ada Sahillerinde Bekliyorum” sergisi, sergi sistemlerinin alt bölümünde başlıyor, üste çıkıyor, üst bölümün şimdi toplantı mekanı olan açık bölümüne kadar taşan kısmında ise Adalılar sergisi.

Aynı yılın kasım ayında, şimdi camekanlı bölme diye adlandırdığımız alanın pergolaları tamamlanıyor ve Adaevi buraya taşınıyor. (Lale ne büyük emek vermişti o bölüm için, ve de İstanbullardan ne çok malzeme getirmişti.. Haberi duyduğunda en çok tepki vereceklerden biri o olacak.)

Ve sonra 2014’e kadar geçen sürede, alanda, yine olağanüstü bir imeceyle her birinin ayrı kitabı da olan 5 ayrı geçici büyük sergi açılıyor, Sibel ve Bingöl’ün koordinasyonunda sayısı 350’yi bulan kültürel etkinliğin de mekanı oluyor.

Ardından 2014 yerel seçimleri, 2 ay sonra gelen “çıkın” mesajı, başlayan 3 aylık direniş, belediye yönetimi ile uzlaşma, ve alanın o zamanlarda yeni işbaşı yapmış Kent Konseyi yönetimine her şeyiyle devri. Tek şart, alanın kullanım biçiminin aynen devamı.

5 yıl bu mutabakat bozulmuyor. Bütçesi olmayan, her şeyi bizler gibi kendi kesesinden yaptığı harcamalarla karşılayan Kent Konseyi yürütme kurulunun her bir üyesiyle birbirimizi yakından tanıma imkanı buluyoruz, aramızda güven oluşuyor ve 5 yıl boyunca tüm çalışmaların parçası oluyoruz. Çalışma Grupları başta olmak üzere.

Gariptir ki, bütün bu yaşanmışlıklardan sonra bugün, yeni belediye yönetiminin yine ilk icraatlarından biri Çınar oluyor.

Bu defa yazılı tebligat da yapılmadan, bir telefon açıp haber dahi verilmeden yapılan bir işlemle...

Ali o gün panoları yerlerde görünce Başkan Gül’ü aramış. Başkan haberi olmadığını söylemiş. Sonra dönüp Kent Konseyi Başkanı İskender’i aramış, “beni de sonradan haberdar ettiler, alana gittim, panoların hiç değilse müzeye gönderilmesini istedim” demiş.

İhale belediye fen işlerinin üzerine kalmış!!!

(Meselenin öyle olmadığı sonraki günlerde anlaşıldı. Belediye Başkanı Gül ile yaptığım konuşmada, kendisinin konuyla ilgili tek sözünün 1 Eylül günü yapılacak konser nedeniyle alanın “hazırlanmasını istemek” olduğunu söyledi. Kent Konseyi Yürütme Kurulu’nun ise, ilk toplantısında sergi sistemlerini kullanmama kararı aldığı ortaya çıktı. İkisi bir araya gelince Belediye Fen İşleri birimi işin gereğini pek güzel yerine getirmiş. Hem Belediye ve hem de Kent Konseyi yönetimi, alınacak tüm kararlarda katılım ve şeffaflık sözü vermişti. Demek ki katılım ve şeffaflığın Adacası böyle oluyor.)

Bolu’da mola veriyoruz. Ancak o zaman whatsapp’tan Ali’nin gönderdiği resimlere bakabiliyorum. Sergi sistemleri yerlerde. Çift taraflı bantlarla yapıştırılmış panolar da üzerinde. Sökülmeye tenezzül edilmemiş. Panoları aydınlatan ve sistemin çatısına monte edilmiş led armatürlerin de yerlerinden çıkarılma gereği duyulmamış. Bir daha kullanılamasın der gibi sanki. Ne diyeceğimi bilemiyorum.

Öğleden sonra Kartal üzerinden Büyükada’ya adım atıyoruz. Evde kısa bir dinlenme, ardından Anadolu Kulübü’nde Yalım Eralp ile buluşma. “Sefir Olmak” kitabı üzerinden Türkiye’nin Dış Politikası gündemini konuşacağız. 1.5 saat süren, izleyicilerin de soru ve yorumlarıyla katıldığı güzel sohbet, ilaç gibi geliyor.

27 Ağustos Salı

Olan bitenin şokunu atlatmak için yapılan görüşmeler. Vakıf Yönetim Kurulu’nda durum ve izlenecek yolun değerlendirmesi. Ne yapılacağı üzerine konuşmalar. Başkana yazılı bir başvuru hazırlanması kararlaştırılıyor. Yazıyı hazırlayıp gönderiyorum. 28 Ağustos’ta, İBB ve Adalar Belediyesi işbirliği ile düzenlenecek Ulaşım Çalıştayı’na hazırlık da öteki gündem maddemiz. Hayat devam ediyor.

28 Ağustos Çarşamba

Anadolu Kulübü’nde gün boyu Adalar’ın en önemli sorunu olan “Ulaşım”ı konuşacağız. Anadolu Kulübü kapısı erken saatlerden itibaren hareketli İçeride salonun önü şimdiden kalabalık. “Çalıştay Vapuru”nun yanaşmasıyla kalabalık artıyor. Özellikle de basın ordusu. Basın için özel yer ayrılmamış, kısa sureli bir karmaşa ve yarım saatlik gecikmeyle çalıştay başlıyor. Önce açılış konuşmaları, sonra kurulan masalar, yapılan hararetli tartışmalar. Öğle yemeği sonrasında masaların moderatörleri tarafından yapılan sunumlar. Her sunumun ardından gülen yüzler bu önemli sorunun çözülebileceğine dair umudu güçlendiriyor. Özellikle de Şehir Hatları’nın çiçeği burnunda genel müdürü Sinem Hanım gönülleri fethediyor. Eşi uzun yılların Büyükadalısı olan genel sekreter ve ulaşımdan sorumlu genel sekreter yardımcısı başta olmak üzere İBB’nin toplantıya katılan üst yönetimi ile sıcak bağ oluşuyor. Adalar için yıllardır beklenen bu değil miydi? Bu şans boşa gitmemeli.

Çıkışta kulübün bahçesinde birlikte objektife bakıyoruz. Ayrılırken Başkan Gül yanıma geliyor. “Halim Bey” diyor, “yarın bana uğrayabilir misin, şu yazdıkların üzerine konuşalım.” Yaklaşık 15 gün önce Macerada üzerine, dün de Çınar konusu üzerine iki yazı yazmıştım ya. Hangisi acaba? “Tamam” diyorum, “yarın öğleden sonra gelirim.”

Akşam saatlerinde Nazım Hikmet 2019 Büyükada Yaz Kampı’na katılacak gençler Kartal Belediyesi Ada Tesisleri’ne adımlarını attılar. Ertesi gün Nazım Hikmet Yaz Kampı, 13 ilden gelen 22 gençle başlayacak. 10 gün dolu dolu geçecek.

29 Ağustos Perşembe

Nazım Hikmet Yaz Kampı başladı. Begüm, Gündüz (Vassaf), Cihan, Yasemin, Fatma oradalar. Ben de 12.00 gibi kamptayım. Enif de akşam gelecek. İlk oturum tanışma ve oryantasyon. 17-20 yaş grubu arasında, birbirinden parlak 22 genç. Bunlardan ikisi, Tunahan ve Buse iki yıl önceki kampa katılmışlardı. Şimdi TOG gönüllülerine ve Nazan’a destek için buradalar. Kamp kendi destekçi halkasını da kendi içinden yetiştiriyor. Sürdürülebilirliğin en güzel göstergesi.

Her gün birden fazla atölye olacak. Bir yanıyla bakıldığında kampçılar için epey yorucu. Ama öğrenmek, yararlanmak isteyenler için de bulunmaz fırsat. Öyle isimlerle buluşacaklar ki. Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı, Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı, Winpeace, Toplum Gönüllüleri Vakfı ve Uluslararası Af Örgütü yöneticileri, Sibel Oral, Nilay Özer, Çiçek Arif (Keskiner), Haluk Oral, İnan İzci, Yıldız Tar, Murat Germen, İbrahim Betil, Kartal Belediye Başkanı Gökhan Yüksel. Gülay Karacan ile üç günlük Sözlü Tarih atölyesi yerelde işlerine yarayacak önemli bir yöntemi, aracı kazandıracak. Bu atölyenin bu seneki projesi Adalar’ın Hafıza Mekanları olacak. Büyükada, Heybeli ve Burgaz’ın tarihte ve sosyal yaşamda anılara derin izler bırakmış mekanları için sahada Adalılarla buluşacak, konuşacak, görüntülü kayıtlarını alacaklar ve bunlardan kısa filmler yapacaklar.

Gençlik edebiyatının son yıllardaki önemli mecralarından biri olan “fanzin” de bu senenin proje konularından. Fanzinin iki önemli ismi Deniz Beşer ve Serkan Üstündağ deneyimlerini paylaşacak.

Müze gezisi ile Adanın onbinlerce yıllık tarihini, rehberli tekne gezisiyle de kıyı boyu Adalar’ı, İstanbul’un tarihi yarımada ve Haliç’ini, boğazını tanıyacaklar, dönüşte yapılaşmanın iki kötü örneğine Yassıada ve Sivriada’da tanık olacaklar.

Şanslılar vallahi.

Başkanla sözleştiğimiz gibi 15.00’de, belediyedeki odasında buluşuyoruz.

Hangisinden başlayacağız. Macerada mı, Çınar’daki sergi panolarının yerle bir edilmesi mi? Başkan iletişim kazalarından söz ediyor. Niye yaşıyoruz bütün bunları, bu küçük toprak parçasında anlayamıyorum diye yakınıyor. Hikayeyi baştan alıyorum. Sonunda, gerçekten de iletişim kazası varsa, tamir etmek elinizde diyorum. Ama Macerada için zamanımız dar, yarışa İstanbul dışından gelecekler var. En geç 1 Eylüle kadar bir şey söylememiz lazım. Eğer sizden, bu iletişim kazasını ortadan kaldıracak mesajı alırsak sorun yok, değilse 7. yılına giren yarışları iptal edeceğiz. Plajın sorumluluğunu almış olan belediye meclis üyesi Engin Bey de bizimle. Yani çözümün tarafları orada. Tamam, konuşacak ve haber vereceğim diyor. Çınar için yazdığımız yazıda da, eğer iletişimden kaynaklı bir sorun varsa çözüm kolay, o zaman buluşalım, alandaki diğer ihtiyaçları dikkate alarak sergi sistemlerini yeniden, hep birlikte kuralım, böylelikle Adalar, tek açık hava sergi mekanından mahrum kalmasın demiştik. Akşama Kent Konseyi yönetimi ile buluşacağını, kendileriyle konuşacağını söylüyor.

30 Ağustos Zafer Bayramı

Bugün tatil. Ada kalabalık.

Nazım Hikmet Yaz Kampı devam ediyor.

Akşam fener alayı ve konserler var.

31 Ağustos Cumartesi

Akşam üzeri belediye başkanının onayı ve Prof. Dr. Hasan Serdaroğlu’nun girişimi ile kurulan 20 kişilik Adalar Çalışma Grubu’nun Başkan Gül ile üçüncü buluşması var. Belediye Meclis salonundaki toplantı başlıyor. Sorunlar için hazırlanan kısa, orta ve uzun vadeli öneriler sıralanıyor. Aralarında Adalar’ın daha çok doğa sporları yarışlarına ev sahipliği yapması talebi de var. İçimden, “var olanlarını koruyabilsek yeter” demek geliyor.

Başkan erken ayrılıyor. Elimi sıkarken 2 gün önceki konuşmamızı hatırlatıyorum. Bugün ayın 31’i, yarına kadar yanıt alamazsak Macerada’yı iptal edeceğiz biliyorsunuz. “Engin Bey aramadı mı, hay Allah, hemen konuşacağım” diyor. Peki öteki konu. Ha evet buluştuk o akşam Kent Konseyi ile, “aranızdaki iletişim meselelerini çözün dedim kendilerine” diyor ve uzaklaşıyor. Bu kadar!!!

1 Eylül Pazar

Macerada için yanıt yok.

Akşam üzeri Çelik Gülersoy Kültür ve Sanat Merkezi’nde, sergi sistemlerinden “temizlenmiş” alanda “Dünya Barış Günü” Piyano Konseri gerçekleşiyor. “Temizlenmeden” de, o kalabalığı daha da ihtişamlı gösterecek kaç konser görmüştü o alan diye düşünmeden edemiyorum.

Aynı akşam Heybeliada İnönü Evi Müzesi bahçesinde, Heybeliada Kütüphanesini Koruma Derneği’nin Adalar Çocuk Orkestrası’nı konuk ettiği güzel bir konser olacak. Amaç, orkestraya Heybeliada’dan daha çok çocuk katmak. Çok istememe rağmen gidemiyorum. Kusura bakmayın arkadaşlar.

Nazım Hikmet Yaz Kampı devam ediyor. Bugün Adalar’da sahadaydılar. Adalar’da hafıza mekanlar projesi için çok sayıda görüşme yaptılar. Heyecanları dorukta.

2 Eylül Pazartesi

Pınar ile konuşup, Macerada için iptal yazısını kaleme alıyoruz. Öğleden sonra da katılımcılar ve destekçilerimizle iptal nedenlerini de paylaşarak duyuruyoruz.

2013’de başladığımız, bugüne kadar aralarında dünya çapında sporcuların da olduğu yüzlerce takımın katıldığı yarışlara bu yıl zorunlu bir ara veriyoruz. “Gelecek yıl, yeni bir mekanda, ‘bırakın Adalar Doğal Kalsın’ diyerek yüzmeye, bisiklet binmeye ve koşmaya devam edeceğiz” diyerek.

Nazım Hikmet Yaz Kampı sürüyor. Gençler bugün Cihan’ın rehberliğinde Müzeyi gezdiler. Çok hoşlarına gitmiş. Saatlerce ayrılmamışlar.

Öğleden sonra da hafıza mekanlar çalışmasının görüşme eksikleri tamamlandı.

4 Eylül Çarşamba

Sabah kampta gençlerle buluşuyoruz. İskeleye yanaşan tekne hepimizi alıyor. Yaklaşık 30 kişiyiz. Sevgili Begüm’ün ayarladığı tekneyi kullanan Emrah Kaptan kafa dengi. Çabuk kaynaşıyoruz. Büyükada Maden bölgesini izleyerek, kıyı kıyı merkeze, oradan Dil Burnu’na, sonra Heybeli’ye, kıyıyı selamlayarak Değirmen’e, Alman koyu önlerinden Burgaz’a, sonra da Kınalı’ya dümen kırıyor yavaş seyirle kaptan. Ben de anlatıyorum. Sonrası Fenerbahçe önleri, Kalamış, Moda, Kadıköy, Harem, Kız Kulesi, Tarihi Yarımada’yı, Sultanahmet, Ayasofya ve Topkapı Sarayı’nı selamlayarak Sarayburnu, Sirkeci, Eminönü, Köprü, Karaköy, yapılmakta olan Galataport binaları, Tophane, Salıpazarı, Kabataş, Dolmabahçe, Beşiktaş ve 2. köprüye kadar boğazın iki yakası. Silüeti son 20 yıl içinde bütünüyle değişmiş “muhteşem boğaz!”. Dönüşte önce Sivriada, sonra Yassıada. Sivriada’da başlayan inşaat müthiş bir toz bulutu yaratmış. İskelede yüklerini henüz boşaltmış 3 büyük çıkartma gemisi. Küçücük adaya, bir gökdelen inşa edecek kadar çok işçiyi barındıracak konteynerler kurulmuş. Şaşkınlık, kızgınlık bir arada. Yassıada’yı görünce gençler anlıyorlar Sivriada’da, o küçük adada ne yapılacağını. Öğrenmenin sonu yok. (Bu güzel organizasyon için teşekkürler Begüm.:))

5 Eylül Perşembe

Bugün kampta önemli gün. Öğleden sonra Çiçek Arif, Haluk Oral ile başlayacak sohbet dizisi, İbrahim Betil ve Kartal Belediye Başkanı Gökhan Yüksel ile devam edecek. Son oturumun sonuna CHP Adalar İlçe Başkanı Ercan ile Başkan Gül de yetişiyor. Gençler Kartal Stratejik Planı için de çalışmışlar, gruplar halinde özellikle gençlik çalışmaları için Başkan Yüksel’e önerilerini sıralıyorlar. Ne de olsa İnan İzci ile Kent Yurttaşlığı konusunda antremanlılar.

Sonrasında kamp ateşi yanacak ama hava rüzgarlı. Buluşma iç mekana kayıyor. Adalı gençler de onlara katılıyor, gece uzun sürecek, belli.

6 Eylül Cuma

Bugün 6/7 Eylül’ün 64’üncü yılı. Adalar Vakfı, Adalar Demokrasi Meclisi, Dünya Mirası Adalar Girişimi ve Adalar Belediyesi ortaklığıyla belediye alt salonunda bir anma toplantısı düzenlenecek. Adalar Müzesi tarafından 4 yıl önce yine 6/7 Eylül anması için hazırlanmış “Adalıların Tanıklığıyla 6/7 Eylül” Sergisi panoları salonun duvarlarına belediye görevlileri tarafından yerleştirilmiş. Erdem Gül, Fatmagül Berktay ve Foti Benlisoy konuşacak. DMA Girişimi’nden Deniz Pala yönetecek. Etkinlik film gösterimi ile başlıyor. Son konuşmadan sonra da aynı saatlerde Atina’da İREF (İstanbullu Rum Dernekleri Federasyonu) organizasyonuyla toplanmış eski İstanbullulara Başkan Niko Uzunoğlu aracılığıyla bağlanıp selam gönderiliyor. Onların selamı da alkışlarla yanıtlanıyor.

7 Eylül Cumartesi

Bugün kampa veda günü. Ama DMA Girişim Grubu’nun ertesi gün Anadolu Kulübü’nde yapılacak geniş kapsamlı tanıtım toplantısının hazırlığına katılmam gerektiği için uğurlamaya gidemiyorum. Begüm, Gündüz, Cihan ve Fatma oradalar. Her veda gibi bu da hüzünlü. Kolay değil 10 günü dolu dolu birlikte paylaşmak. Ne dostluklar kuruldu, ne güzellikler yaşandı...

Öğleden sonra üçte müzede Karakutu Derneği’nin, Adalar’da Hafıza Yürüyüşü ön çalışması var. Konu 6/7 Eylül. Dernek yönetim kurulu üyeleri ve anlatıcıların da olduğu yaklaşık 25 gönüllü ile buluşuyoruz. Önce müze turu, ardından yaklaşık 1.5 saatlik atölye. Adalar’da ilk kez çalışacaklarını söylüyorlar. Müze hepsini çok etkiliyor. Sonsuz malzeme çıkar buradan bizim için diyorlar. Adalıların 6/7 Eylül tanıklıklarını paylaşıyoruz. Müze ziyareti için gelmiş üç genç de izin alarak gruba katılmış. Sonuna kadar ayrılmıyorlar. Adalar için Adalı gençlerin de katılabileceği özel bir atölye gerçekleştirme ve ardından da Adalar Hafıza turu güzergahı oluşturma sözü alıyoruz. Çalışmaya Gülay Kayacan katılıyor, Nazım Hikmet Kampı gençleri ile birlikte yürüttükleri çalışma hakkında bilgi veriyor.

8 Eylül Pazar

Çalışmalarına 3 yıl önce başlayan Dünya Mirası Adalar sivil girişiminin halka açık ilk toplantısı bugün 15.00’de, Anadolu Kulübü büyük salonda yapılacak. Grubun Adalar’ın Unesco Dünya Mirası Geçici Listesi’ne girmek için Adalar Belediyesi ile ortaklaşa başlattığı çalışmalar, yapılan arama toplantıları, alınan danışmanlık hizmetleri ve yoğun mesai sonrasında dosyanın Kültür ve Turizm Bakanlığı’na mart sonunda sunulmasıyla önemli bir aşamaya gelmişti. Bir yandan dosyasının kabülü beklenirken, öte yandan sürecin nasıl gelişeceğine, listeye girmenin ne demek olduğuna ve sonrasına ilişkin bilgilendirme toplantılarına hız verilmişti. Sınırlı sayıda davetli katılımıyla ilk bilgilendirme ve değerlendirme toplantısı nisan sonunda yapılmış, temmuz oturumunda da Belediye Meclisi’ne sunum gerçekleştirilmişti. Sivil Düşün projesine başvuruyla hazırlanan tanıtım dökümanlarının, web sitesinin de tamamlanmasıyla sıra Adalar’da herkese açık tanıtım toplantısına gelmişti. Toplantı Belediye Başkanı Gül, İBB Kültür Varlıkları yeni Daire Başkanı Mahir Polat ve DMA adına Alp Orçun’un konuşmalarıyla başlayacak, adaylık süreciyle ilgili ayrıntılı açıklamalar ise dosya danışmanı Yaşagül Ekinci tarafından sunulacaktı. Süreci ayrıntısıyla anlatan 16 sayfalık broşür salonda dağıtıldı, soru, değerlendirme ve eleştiriler dile geldi. Alan Yönetim Planı sürecin önemli halkalarından biriydi ve aslında bu doğrultuda çalışmalar da başlamış sayılıyordu ve bundan sonra hız verilmeliydi. Bu noktada da herkesi göreve çağırmak gerekli olacaktı.

9 Eylül Pazartesi

Sabah 08.15 motoruyla Kartal’a geçiyoruz. Hedefimiz aracımızla Seferihisar, Teos Club Atlantis. Bu akşam, 21.00’de, Adalar Çocuk Orkestrası’nın Club Teos Atlantis’te büyük konseri var. Sevgili Heybelili dostlarımız Funda Bagana ve Serhat Baysan, bölgenin bu en köklü tatil köyünü Adalar Çocuk Orkestrası’nın tüm üyelerine ve ailelerine üç gün süreyle açtılar. Her şey dahil sistemli tesiste, bir yanda hayatları boyunca unutamayacakları güzel bir tatil, öte yanda sıkı bir çalışma ve ardından da muhteşem bir konser verme imkanı buldular. Tesisin açık hava tiyatrosunu dolduran başta aileler, tesisin çalışanlarının aile ve çocukları, elbette yabancı ve yerli misafirler, Seferihisar Çocuk Meclisi’nin başkanı ve üyeleri her başarılı icrayı çoşkuyla alkışladılar. Konserin sonunda konseri baştan sona keyifle izleyen Seferihisar Belediye Başkanı İsmail Yetişkin bir teşekkür konuşması yaptı. Bir oda orkestrası lezzetiyle izledim sizi dedi. İmrendim dedi. Gelecek yıl tüm Seferihisarlılara açık bir konser için söz verdi. Adalarla Seferihisar’ın yeni kardeş belediye olmalarından duyduğu mutluluğu dile getirdi. Birlikte güzel projeler yapacağız dedi. Sonra Funda Bagana’ya geldi söz sırası. Bu hayallerinin 3 yıl önce, yine Heybeli’de izledikleri orkestranın ilk konseri sırasında akıllarına düştüğünü söyledi. “Önce Ruhban Okulu, sonra da burada, tesislerimizde neden olmasın diye düşündük. Geçen sene planlıyorduk, ancak bu sene gerçekleştirebildik. Şimdi hayalimiz, orkestranın Heybelili üyelerinin sayısının artması, oraya gelecek bir eğitmen ile Büyükada’ya gitmek zorunda kalmadan çalışabilme imkanlarının olabilmesi. Tabii enstrüman sorununu da çözerek. Ne mutlu bize, size burada ağırlayabildiğimiz için.” Son söz, projenin fikir annesi Pınar Satıoğlu’nundu. 3 yılda nereden nereye gelindiğini anlattı sesi ve elleri titreyerek ve heyecanını bastırmaya çalışarak. Birlikte her türlü zorluğu göğüsledikleri Ayten’i işaret etti en başta. Sonra destek olan herkesi. Bu muhteşem 3 gün için de Funda ve Serhat başta olmak üzere, destek olan tüm kurumlara teşekkür etti. Unutmadan. Açılışta da İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in ve Adalar Belediye Başkanı Erdem Gül ve Belediye Meclis üyesi Nesrin Karanfil’in tebrik mesajları okundu.

Biz de çok mutlu olduk buralara kadar gelmekten. Orkestrayı gerçekten de çok yol almış olarak gördük. Yolları açık olacak eminiz. Konser öncesinde izletilen filmde konuşan çocukların biri, gelecekte bir orkestranın yöneticisi olmak en büyük hayalim diyordu.

Hayallerinin peşine düşmüş herkesin yolu açık olsun.

 

Son değişiklik Cumartesi, 14 Eylül 2019 16:16
Yorum yapmak için oturum açın