Nâzım Hikmet’in hayali olan “Türkiye’de gençlik kampları” bu yıl altıncı kez Büyükada’da gerçekleştirildi.
Kartal Belediyesi’nin sponsorluğunda Nâzım Hikmet’in edebi mirasçısı olarak Gündüz Vassaf, Adalar Vakfı ve Toplum Gönüllüleri Vakfı iş birliği ile düzenlenen kamp 28 Ağustos – 7 Eylül 2019 tarihleri arasında Büyükada’daki Ada Kartal Tesislerinde yapıldı.
Temel amacı kültürlerarası diyalog, karşılıklı anlayış, kent, çevre, ekoloji, iklim, ayrımcılık, evrensel değerler konularında gençlerde farkındalık yaratarak yenilikçiliği ve girişimciliği teşvik etmek olarak belirlenen kampa bu yıl 13 farklı ilden 22 genç katıldı.
Kampın ana temaları yerel yurttaşlık/kent yurttaşlığı, Nâzım Hikmet ve edebiyattan akrabası sayılan yabancı yazarlar ve sözlü tarih olarak ele alındı. Kamp etkinlikleri kapsamında aralarında Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı, Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı, Winpeace, Toplum Gönüllüleri Vakfı ve Uluslararası Af Örgütü’nün bulunduğu sivil toplum kuruluşları temsilcileri gençlere gönüllülük ve girişimcilik konusunda deneyimlerini aktardılar.
Edebiyat Atölyeleri
Kamp boyunca gençler toplam beş adet edebiyat atölyesine katıldılar. Bu atölyelerin birincisinde Gündüz Vassaf gençlere Nâzım Hikmet’in siyasi (komünist şair) kişiliğini, yasaklı oluşunu, Sovyet rejimi ile ilgili hayal kırıklıklarını, yıllar boyu yaşadığı vatan hasretini, mahkum, milliyetçi, tarihçi, modernist, aşık ve umut insanı yönlerini anlattı.
Edebiyat atölyelerinin diğer ikisini Sibel Oral gerçekleştirdi. Atölyelerde Oral edebiyat dünyasında baba-oğul ilişkisinin nasıl ele alındığını ve çeşitli yazarların babalarına veya oğullarına nasıl yaklaştıklarını örnekleriyle anlattı. Buradan kalkarak Nazı Hikmet’in oğlu Mehmet ile ilişkisini irdeledi. Sibel Oral diğer atölyesinde ise yeni yazmaya başladığı Mehmet Hikmet ile ilgili kitabından bir bölüm okudu. Mehmet Hikmet’in çeşitli fotoğraflarını kampçılara izleten Oral gençlerin bu fotoğraflara ilişkin duygu ve düşüncelerini aldı. Oral bu çalışmayı yakında çıkacak kitabında değerlendireceğini belirtti.
Dördüncü edebiyat atölyesi Nilay Özer tarafından yürütüldü. Nilay Özer Nâzım’ın şiire yaklaşımını şiir/sinema/geleneksel sözlü edebiyat ve modern edebiyat akımları bağlamında değerlendirerek başta Memleketimden İnsan Manzaraları olmak üzere değişik eserlerinden örneklerle şairin edebiyata getirdiği yenilikleri aktardı.
Son edebiyat atölyesinin konukları ise Haluk Oral ve Arif Keskiner (Çiçek Arif) oldular. Arif Keskiner edebiyat dünyamızın önde gelen isimleriyle yaşanmış olaylardan anekdotlar aktararak Nâzım’ın yaşamına ışık tutmaya çalıştı. Şairin son eşi Vera’nın tanıklığı ile Nâzım’ın değişik yönlerini aktardı. Haluk Oral ise Nâzım ile ilgili araştırmalarından değişik kesitler aktararak şairin kişiliğinin değişik yönlerine ilişkin ipuçları sergiledi. Oral daha sonra bu yaz İstanbul’da gerçekleşen Nazım Hikmet Sergisi’ne ilişkin bir belgeseli kampçılara izletti.
Yerel Yurttaşlık
Bu yılın ana teması olarak belirlenen “Yerel Yurttaşlık” atölyeleri İnan İzci tarafından gerçekleştirildi. İnan İzci yerel yurttaşlık kavramının ana hatlarını çizdikten sonra yurttaşların yerel ve ulusal yönetimler karşısında sahip oldukları hakları ve bunlara ilişkin yasal dayanakları izah etti.
Konunun ikinci oturumunda kampa sponsorluk yapan Kartal Belediyesi’nin geçen dönemki stratejik planı incelendi. Gruplara ayrılan kampçılar planın özellikle geçlere yönelik bölümlerini derinlemesine incelediler. Bu çalışmalar neticesinde stratejik planda tespit edilen eksiklikleri ortaya koyan kapsamlı bir rapor hazırlandı. Bu rapor yeni dönem stratejik plan çalışmalarında kendilerine yardımcı olması amacıyla Kartal Belediye Başkanı Gökhan Yüksel’e kendisinin gerçekleştirdiği atölye çalışmasından hemen sonra sunuldu.
Sözlü Tarih
Kampın son üç yıldır değişmez atölyelerinden birisi de sözlü tarih çalışmasıydı. Gülay Kayacan tarafından yürütülen atölyenin bu seneki konusu Adalar’ın Hafıza Mekanları idi. Gençler gruplara ayrılarak Sait Faik Müzesi, Marta Koyu, Heybeliada Sanatoryumu, Büyükada İskelesi, Rum Yetimhanesi, Hristos Tepesi ve Manastırı gibi mekanları ve 70’li yıllarda vapur ücretlerine yapılan zamları protesto amacıyla yapılan eylemleri geçmişte bu mekanlarda ve bu olayların içinde yaşamış kişilerle görüşerek incelediler. Bu görüşmelerden ortaya çıkan bilgilerle altı değişik video oluşturuldu. Bütün görüşmelerin raporları arşive konulmak üzere Adalar Müzesi’ni teslim edildi ve ayrıca kampın Facebook sayfasına kondu.
Müze Gezisi
Kampa katılan gençler 2 Eylül günü Adalar Müzesi’ni ziyaret ettiler. Ziyaret sırasında müzenin Adalar’ın değişik yönlerini derinlemesine ortaya koyan bölümlerini ilgiyle izlediler. Gezi boyunca sordukları sorularla konuya ne denli ilgiyle yaklaştıklarını gösterdiler. Gençler müzede “Adalar, Yazarlar, Şairler” başlıklı sergiye çok büyük ilgi duydular. Uzun saatler boyunca müzeden ayrılmayan kampçılar yaşadıkları şehirlerde de buna benzer müzelerin açılması için girişimci olacaklarını belirterek ayrıldılar.
Medya Okur Yazarlığı
Medyada, özellikle de sosyal medyada, yer alan haber ve yorumların ne şekilde ele alınması, doğru haberciliğin hangi unsurları taşıması ve haber sunumunun nasıl doğru olacağı konuları bu atölyenin çerçevesini çizdi. Yıldız Tar tarafından gerçekleştirilen atölyenin pratik bölümünde incelenen örneklerle haberlerde nasıl eksik ve yanlış yönlendiren bilgiler verildiği ortaya konuldu. Medyanın toplumun değişik kesimlerine nasıl önyargılı yaklaştığı ve bu önyargılarla oluşturulmuş haberlerin gerçeği nasıl çarpıttığı yakından incelendi.
Denizden Adalar ve Boğaz Turu
Kampın yedinci gününde kampçılar Adalar çevresinde ve İstanbul Boğazı boyunca bir tekne turu yaptılar. Adalar Vakfı Başkanı Halim Bulutoğlu’nun rehberlik yaptığı tur boyunca Adalar’ın belli başlı önemli yerleri denizden izlendi. Mekanlar hakkında etraflı bilgiler verildi. Boğaz etrafındaki semtler ve önemli binalar değişik yönleriyle anlatıldı. Gezinin son bölümünde halen inşaat çalışmalarının hızla devam ettiği Yassıada ve Sivriada yakınlarına kadar gidilerek son durumları gözlendi. Bu iki adanın inşaat çalışmalarından önceki halini de bilmeyen kampçılar gördükleri karşısında şaşkınlıklarını gizleyemediler. Gezi boyunca ayrıca, Adalar’ın Unesco Dünya Mirası Listesi’ne girmesi için, bir sivil inisiyatif tarafından yapılan çalışmalara ilişkin bilgiler de verildi.
Antroposen’de Ne Yapmalı?
İnsan türünün talihsiz bir şekilde doğayı hükmü altına almaya çalıştığı ve bunun için de doğaya en fazla zarar verdiği bir dönem olarak niteleniyor. Murat Germen tarafından yönetilen atölye sırasında aşırı tüketim ve aşırı kentleşme eğilimlerinin varlığında insanların “ne yaptık da böyle oldu?” ve “bundan sonra ne yapmak gerekir” gibi sorulara cevap araması gerektiği ortaya kondu. Ölçüsüz yapılaşmanın, betonlaşan kentlerin, devasa yol ve köprü yapımlarının, dev boyutlu havaalanlarının insan türünün yaşamına soktuğu zor baş edilir sorunlar örnekleriyle açıklandı. Sonuçta çözümün büyük ölçüde yerelleşmekten geçtiği ve kaynakların özenle ve idareli kullanımının büyük felaketi önlemede yaşamsal öneme sahip olduğu belirlendi.
Fanzin
El yazısıyla, bilgisayarda veya başka şekillerde oluşturulan ve basımevlerinde çoğaltılmayan, akla gelebilecek her konuda yazı, resim, çizim vb malzeme ihtiva eden yayınlara Fanzin adı veriliyor. Kendileri de yıllardır fanzin yapan Deniz Beşer ve Serkan Üstündağ kampçılara fanzin ile ilgili bilgiler verdiler. Atölyenin sonunda gençler kendi fanzinlerini oluşturdular.
Spor Eğlence
Kampçı gençler sık sık spor faaliyetlerine katıldılar. Yüzme, jimnastik ve voleybol bu çalışmaların başlıcalarını oluşturdu. Bir gece tesisin şark köşesinde buluşan gençler Nâzım Hikmet’in şiirlerinden seçmeler okuyarak ve birlikte şarkılar söyleyerek eğlendiler. Kampın son günü gençlerin düzenlediği “Veda Gecesi” eğlencenin doruğa çıktığı anlar oldu.
Gelecek Yıllarda Yeni Hedefler
Nâzım Hikmet Yaz Kamplarının fikir babası Nâzım Hikmet eserlerinin Türkiye’deki temsilcisi Gündüz Vassaf kampla ilgili şunları söylüyor: “Gençler, gezegenli olma bilinciyle türümüzün tarihinde yeni bir aitlik oluşturan, ulusal, dini, etnik, cinsel ve coğrafi kimliklerini aşabilme eşiğinde ilk küresel kuşaklar. Gençlerle yetişkinlerin birlikte ne yapabilecekleri, kampın modelinin sürdürebilirliğiyle sorgulanarak kendi ivmesini oluşturacak. Dünyayı değiştirmenin yolu direnişten çok, gençlik-yetişkin birlikteliğinde, suya atılan taş gibi dalga dalga genişlemekten geçiyor.”
Kamp içeriğinin önümüzdeki yıllarda daha da zenginleştirilmesi, etkinliklerin başka kentlere ve ülkelere de yaygınlaştırılması ve Büyükada’da yapılan kampın uluslararası boyuta taşınması önümüzde duran hedefler olarak görünüyor.