Her felaketten sonra tekrar ayağa kalkmak için çabalıyoruz, tüm çaresizlikleri edinmeden umutla sarılıyoruz birbirimize!
Bayramın 2. Günü, 12 Ağustos
Yani gene bir tatil günü, aynı 6 Ekim 2003’de olduğu gibi Burgaz adamız yandı.
Önce gençler, arkasından tüm yaşta ada sevenleri elleri, giysileri yanma pahasına yangına müdahale için koştular. 365 gün itfaiyemiz var ama yangın günleri ya arazöz geri yollanmış oluyor, ya başka bir yangındalar. Belli ki var olanlar da orman yangını eğitimi almamışlar ya da malzeme yetersiz. Belki var ama ulaşılamıyor. Gençler komşudan ve itfaiyeden aldığı küreklerle, diğerleri havlu ile ya da toprak atarak büyük pet damacanalar ile yangına koştular. Bilgi almak için aradığım arkadaşım ağlıyordu, çaresizlikten. Genç yaşlı kadın erkek herkes itfaiyeye yardım ederek hortum taşıyarak söndürmeye çalışıyorlardı ki yangın helikopteri yetişti ve kontrol altına alınabildi. Sonrasında soğutmayı gene adalılar itfaiyeciler ile birlikte yaptılar.
Kim yaktı? Neden yandı? Bilinmez. Tek bilinen önlem ve müdahalenin yetersizliği..
Biz bu felaket filmini 16 sene önce de görmüştük. “Ormana hidrant sistemi ve su borusu döşenmez” diyen ve para yardımını, ağaç dikim teklifimizi kabul etmeyen orman bölge müdürlüğü ile oluşturduğumuz yangın platformu olarak mücadele edip ardından İSKİ ile orman bölge müdürlüğünün beraber çalışabilmesi için aracı olup makamlarında ziyaret etmiştik. Burgazada topografik haritalarını elde edip paylaşmış, hidrant sisteminin parçası olan su vanalarının hiç olmazsa orman alanının çevresine yerleştirilmesini sağlamıştık. Bugün görüyoruz ki yangın muslukları, orman için değil sokaklar için tasarlanmış. Ama büyük bölümünün bakımı yapılmadığı için sokaklarda da kullanılmasının mümkün olmadığı anlaşıldı. MAG ekipleri ve yangın afet gönüllüleri için alımı yapılmış yangın ve deprem konteynırları açılamadı, çünkü anahtarları verilen insanlar ortada yoktu. Gerekli kontroller yapılmadığı için, açılabilseydi de malzemeler ne durumdaydı kim bilir?
Yangın yerine sonradan baktığımızda gördük ki, çok eğimli ve ancak denizden ya da havadan müdahale edebilecek araçlarla söndürülebilir noktadaydı. Ama denizden söndürecek tekne yoktu, helikopter başka yangına koştu, neyse ki rüzgar 6 Ekim 2003 yangınında olduğu gibi lodos değildi de, adanın tümü yanmaktan kurtuldu.
Yangın sonrası buluşma
19 Ağustos Pazar günü, yani yangından bir hafta sonra Adalılar yaşanan yangın sonrasında yapılacakları değerlendirmek üzere toplandılar. Toplantıda sadece yangın değil deprem gibi afet durumlarında yapılabilecekler, alınacak önlemler üzerine konuşuldu.
Öğrendik ki:
Adalarımızdaki MAG’ların (Mahalle Afet Gönüllüleri) bir koordinatörü, bir lojistik sorumlusu ve bir de risk hasar tespit sorumlusu var. Ayda 1 kere toplanıyorlar. Afetle mücadele malzemelerinin olduğu konteynırlar ayda bir açılıp kontrol ediliyor. Adada 2 adet konteynır var. Biri top sahasında, diğeri Pazar yerinde. Bunların bir ekip tarafından açılıp durum tespiti yapılması gerekiyor.
Muhtar ve 3 gönüllünün bu kontrolleri yapmaları gerekiyor. Burgazada MAG’ını kurmak, MAG’ın Ekim ayında vereceği eğitime katılacak grup, ilk yardım grubu, telsizci grubu ve koordinasyon kurulu seçilmesi gerekiyor
Ulaşım için balıkçılar, deniz taksi ve lokantalarla görüşme yapılacak
Toplantıya katılanlar ne diyor?
- Zabıtanın mangal kullanımı konusunda ceza yazması için baskı yapılması gerekiyor.
- Orman Müdürlüğünün 3 görevlisi var Burgaz’da. Mangal vs konusunda uyarılar yapıyorlarmış ama ceza yetkileri yokmuş.
- Ormanda Mobese kameraları var.
- Gönüllü devriyeler kurulmalı
- Sarnıç ve hidrant haritası çıkarılmalı
- Talepler bürokrasiye takılı kalıyor. Bürokrasiye baskı yapmanın yolu bulunmalı
- Elektrik direkleri rutin olarak ağaçlardan temizlenmeli. Orman İdaresi eskiden rutin olarak yaparmış.
- Adada yaşayan doktorların isim ve telefon numaraları toplanıp, acil durumlarda başvurulabilir hale getirilmeli.
- Depremde toplanma yeri olarak saptanmış olan ilkokulun gerekli teçhizat ve gıda vs. donanımı sağlanmalı
- Acil durumlarda Adanın elektrik ve doğal gazının kesilmesi sağlanmalı. Bu konuda yetkililerle konuşup bir denetim ekibi oluşturulmalı
- Evlerin bir kısmında sarnıçlar var. Bunlar tespit edilip, gerektiği durumlarda yedek su deposu olarak kullanılmaları saplanmalı
- Yangın söndürme musluklarının haritası çıkarılmalı
- İtfaiye, Zabıta ve polisin işbirliği içinde hareket etmeleri gerekiyor. İBB’nin Afet Koordinasyon Merkezi var. Bunların Adalarda izdüşümleri var mı, araştırmalı. Adalarda görev dağılımı yapmaları talep edilmeli.
- Eğitimde 60 yaş konusunda esnek olunabilir. Özellikle koordinasyon, ilk yardım vs işlerinde orta yaş grubu çalışabilir.
İtfaiye ne diyor?
Burgazadalı Av. Sema Genç, yangın sonrasında itfaiye ile görüştü ve değerlendirmelerini aktardı:
- Hidrantlar ve depo sorunlu, su tesisatı tamamlanmış değil.
- Teknik açıdan bir eksiklikleri yok, ancak personel yetersizliği var. Şimdilik 6 personel var. 1 kişi telsize bakmak için aşağıda kalıyor, 1 kişi yangın mahallinde koordine ediyor, 2 kişi araç başında, yangının içinde de sadece 2 kişi kalıyormuş.
- Yangınlar için özel çıkartma gemisi gerekli
- Ulaştırma Bakanlığını Kıyı Emniyet’e bağlı Söndüren Gemisi son yangında gelmemiş.
- Orman temizliğinin yapılması önemli ama yapılmıyor.
- Mangal yakımı bir sorun bu konuda gerekli önlemler alınmalı. Cezası var ama uygulanmıyor.
- Kriz yönetimi eğitimi alınmalı. Bu eğitimi kim veriyorsa, gerekirse profesyonel bir kişi/şirketten bu eğitim alınmalı
- Konteynır anahtarları şifreli mi olmalı?
- Adalar Belediyesinden 1/1000 Burgaz haritası istenecek. Yangın söndürme muslukları, sarnıçlar vs üstüne işlenecek
- Deprem anında telefonların işlememesi durumunda devreye sokmak için iletişim zinciri oluşturulmalı....
Önlemler tespitler ve çözüm önerileri böyle.
Umarım bu defa ders alınır, önlemler ve yapılan etkili olur, kurumlar arası iletişim ve işbirliği daha kolay kurulur.
Artık insanlar daha donanımlı, önlem almanın yara sarmaktan daha kolay olduğu biliniyor.
Bir daha yanmayalım, her açıdan yanıyoruz çünkü.... Bu ay da azıcık keyifli bir şey yazayım diyorum, şöyle hafif bir komiklik de içersin, biraz gülümsetsin.