Havalar mı soğudu? Kar mı yağdı yoksa? Buz mu tuttu sular? Maçka’ya doğru yürüyüşe mi çıkacağız? Kartopu mu oynayacağız? Tarçınlı sıcak şarap mı içeceğiz? Çay mı demleniyor? Çorbalar mı kaynıyor? Canım taze ekmekle tahin pekmez çekti. Kediler köpekler sığınacak yer mi arıyorlar yoksa? Kuşlar uçamaz mı oldular? Saçaklardan buzlar mı sarkıyor?
Kar soğuğunu yaşamak da çok güzel. Odan sıcak, gönlün sıcak, hayallerin renkli ise beyazın göz yoran, monoton sadeliği yüreğine hoş görünür. “Hava soğuk çocuk üşümesin... Dikkat et düşmeyesin... Trafiğe çıkma, yerler kaygan... Erken gel bari bu akşam”.
Her mevsimi doya doya yaşamayı seven bir insan kış geldi mi havada beyaz kelebeklerin uçuşmasını görmek, lapa lapa yağan karda yürümenin zevkine varmak ister. Havalar da iyiden iyiye değişti, oysa ülkemiz coğrafyasında doğa tüm güzellikleri ile bizleri kucaklar fakat insanlar doğayı o kadar kurcaladılar ki artık bir gün içinde birkaç mevsimi birden yaşıyoruz.
Takvimin yapraklarını ne kadar çabuk çevirmişiz. Kış mevsiminin en soğuk ayı kapımızı çalmış bile fakat bu yıl Şubat ayı beyazlara bürünmeyi unutmuş. Güzel bir unutkanlık olmuş. Her güzellik güzellikle yaşanırsa güzeldir. İnsanlar daha az üşüsün, okullar tatile girmesin, fakirin de sırtı ısınsın, sular donsun, sokakta yaşayanlar donmasın. Patilerimize daha cömert davranalım, hiçbir can aş derdine düşmesin.
Çıtı pıtı, cici bici bir aydır Şubat ayı. Baharı özleyen bizlere sanki bir şarkı mırıldanır. “Sabret gönül, bir gün olur bu hasret biter / Çekilen acılar canım, gün olur geçer”.
İster özlensin, ister özlenmesin, ister lodos estirsin, ister kar kaplasın tüm şehri, benim her yıl gelen Şubat ayına zaafım var. Sevgi ile özlemle karşılarım Şubat ayını.
O benim dünyaya gelişimin ilk şahidi, o benim hayatımın roman yazarı, o benim vefalım, o bir sevinç çığlığı, ruhumu aydınlatan ışığım, sevgimi hak edenim, öyle değil misin ömür yıldızım? Ne hayaller kurduk seninle, hayat ne kadar şaşırttı, insancıklar korkuttu bizi. Ne mutluluklar ne sevinçler yaşadık birlikte. Ne çirkin ruhlarla karşılaştık. Neleri elimizin tersi ile ittik. Kâh güldük kâh gözyaşlarımızı gömdük yüreğimize. Yorulduk belki zaman zaman ama enerjimizi tüketmedik.
Bekliyordum yine çaldın kapımı; elinde şık bir paket. Bakalım ne hediye getirdin. Benim hala güvenim var sana. O güven ki artık kalmadı insana. Bilirim ki içimdesin, bilirim ki ışığım parlayana dek yanımdasın. Bilirim ki sen benimle, ben seninle güle güle yola devam ediyoruz, şükretmekle.