Pazartesi, 01 Ağustos 2016 10:04

Sergi: Cemile Bulut’tan gündem sıcaklığında bir sergi: “Kadın ve Barış”

Ögeyi değerlendirin
(0 oy)

05 cemile bulut 280xAdalar Kent Konseyi Çelik Gülersoy Kültür Merkezi, Haziran sıcağı gibi sıcak bir sergiye ev sahipliği yaptı: “Kadın ve Barış”

Cemile Bulut’un açtığı sergi Adalılar tarafından ilgiyle izlendi. Genç ressamın, gündem hikâyelerinden oluşan tabloları hafızalarda her daim yerini koruyacak konulardan oluşuyordu.

Büyükada Çelik Gülersoy Kültür ve Sanat Merkezi sergi alanında, 12 Haziran 2016’ya kadar Ressam Cemile Bulut kalem ve kâğıt gibi sıradan materyalleri kullanarak çıktığı resim yolculuğunun ürünlerini sergiledi. Bu onun beşinci kişisel sergisi... 

Biz de onu bu yolculuğunda yalnız bırakmadık ve sorduk...

Neden kadın ve barış?

Hikâyelerim savaşın ve şiddetin giderek arttığı bir dünyanın ve toplumun yansımaları... Resimlerimin insan ve doğa ilişkisinden beslenen tarafı da var, toplumsal olaylardan etkilenen tarafı da. Türkiye ve dünya çok sert bir dönemden geçiyor. İçinde yaşadığımız dünyada çok fazla şiddet var. Son birkaç yıldır yaşadıklarımızın bir çeşit güncesi resmettiklerim.

Çok ciddi şiddet ve savaş ortamı içindeyiz. Savaş ve şiddetten en çok etkilenenler de kadınlar olduğu için, bundan dolayı “kadın ve barış” dedim.

Peki, bu sergi için neden Adalar’ı tercih ettiniz?

Neden Adalar? Çok kültürlülüğün bir yansıması olduğu için Adalar. Son yıllarda Adalar’da epey farklı sanat dallarından sanatçılar yaşamaya başladı.

Bu sergi alanını kendiniz mi buldunuz, yoksa Adalar Kent Konseyi’nin bu olanaklarını duyarak mı tercih ettiniz?

Hem kendi tercihim söz konusu oldu, hem de Adalar Kent Konseyi hakkında edindiğim bilgiler doğrultusunda oldu. Bu anlamda böyle mekânda sergi açabileceğimi düşündüm ve geldim.

Atmosferi nasıl buldunuz?

Atmosfer çok hoşuma gitti. Burada çok farklı insanları tanıma fırsatı bulabileceğim bir ortam olduğunu ilk günden itibaren fark ettim. Hatta şöyle bir şey söz konusu oldu: Diyarbakır’da barış elçisi Tahir Elçi’nin ölümü beni etkileyen en önemli olaylardan biri oldu diyebilirim son birkaç yıl içerisindeki süreçte. Sergimde bununla ilgili iki kare vardı. (O karelere bakarken Barış Bloku’ndan tanıştığım Ayşe Erzan Hanım’ın gözleri doldu. O karelerle bağlantılı olarak Eugène Ionesco (1909-1994)’nun “Gergedan”* oyunuyla ilgili ‘gergedanlaşma’ üzerine sohbet etmeye başladık. Bu kitap ve oyun beni etkilemişti. Sergiyle bağlantılı olarak bu konuyu da ele aldık. Son yıllarda yaşadıklarımızın bir yansıma gibiydi çünkü oyunun konusu.

Serginin bütün kareleri içerisinde birçok insan hikâyesi var aslında. Hem savaşların etkileri var, hem Gezi döneminden bu yana olan süreç var. Bütün bunların insan ve doğa etkileşimi üzerinden yansımaları oldu aslında resmettiklerim. Böylece yaklaşık iki yıla yakın bir süreç içerisinde “Kadın Ve Barış” sergisi ortaya çıktı. Ve sonra burada sergileme olanağı gerçekleşti.

Sergiye ilgi nasıldı?

İlgi gayet iyiydi. Çok farklı alanlardan insanlar gezdi sergiyi. Birkaç gün içerisinde sergiyi sanatla ilgili olan kesim de izledi özel olarak.

 

02 cemile bulut 280x
03 cemile bulut 280x
04 cemile bulut 280x
 

 

Kadınları resmeden bir kadın olarak bu sergi ile verdiğiniz ya da vermek istediğiniz ileti nedir? Bununla ilgili ekstra duyarlılık yaratma gibi bir durum söz konusu mu?

Bu konsept altında topladık bu sergiyi, ama vermek istediğim mesaj sadece bu alanla sınırlı değil. Serginin birçok insan hikâyesinden beslenen bir tarafı var. İnsan doğa ilişkisinden beslenen bir tarafı var. Bugün giderek doğayla ilişkimizin azaldığı bir dünya söz konusu. Bu noktada zaten insanların içindeki şiddet duygusunun daha çok su yüzüne vurduğu bir dönemden geçiyoruz. Onlarca hikâye iç içe aslında salt buna indirgeyemeyiz bu nedenle.

Onun için sergideki birçok esere isim vermedim, bu izleyici sınırlamamak adınaydı. Çünkü herkes baktığı pencereden bir şeyler görsün istedim. Bu nedenle tabloların çoğu “isimsiz” olarak adlandırıldı. Çok az sayıdaki tabloya isim verdim. Onlarda bile çok sınırlamamak kaydıyla “öteki” diye nitelendirdim. Dikkat ederseniz tablolarda “öteki” serisi var, yaklaşık dört kareden oluşan.

Bunun dışında Tahir Elçi serisi de bunun içerisindeydi aslında. Sadece Tahir Elçi deseydim, sadece o olayla sınırlayacaktım. Altında çok küçük bir şekilde o döneme dair not düştüm. “Tahir Elçi’nin ardından 1 ve 2” şeklinde nitelendirdim. Ama tablolara o ismi vermedim, altında bir günce gibi adeta yer aldı.

Tablolar içerisinde yine bu dönemden bir hikâye daha var. Özellikle son bir yıldır yaşadığımız süreçle ilgili. Can Dündar ve Erdem Gül’ün ardından gazetecilerin, aydınların ve akademisyenlerin yaşadığı sürece ışık tutmak adına ‘onların ardından’ diye bir not var.  “Can Dündar ve Erdem Gül’ün ardından” ve “Gazetecilik değil, insan öldürmek suçtur!” diye bir not düştüm.

Başından itibaren, 2000’li yılların başından itibaren siyah-beyaz karelerle başlayıp bu zamana kadar gelen bugün sergilenen “kadın ve barış” konseptli sergide birçok hikâye bir araya gelmiş oldu.

Adada kadına ve barışa yönelik izlenimleriniz neler oldu?

Adalar da Türkiye’nin bir parçası. Buranın gündemi de özgünlükler haricinde ülke gündeminden farklı değil elbette. Sergiyi izleyenler arasında farklı meslek ve yaş gruplarından kadınlar vardı. Bu anlamda keyifli ve farklı bir deneyim oldu benim açımdan.

Adalar Kent Konseyi bizleri farklı kesimler, alanlar, meslek grupları, sanat dalları ile buluşturmaya başladı. Sizi tanımak ve serginizi izlemek bu kurum sayesinde bizleri de mutlu etti…

Bu anlamda ben de teşekkürlerimi buradan iletmek istiyorum bize bu olanağı sağladıkları için. Dilerim Kent Konseyi yönetimi ile farklı ve başka projelerde de bir araya geliriz.

Adalar Kent Konseyi için şunu da eklemek istiyorum: Son iki yılda duyarlı ve dinamik bir kent konseyi var karşımızda. Son iki yıl Adalar’da bu yapının çok şeyi değiştirdiğini düşünüyorum. Olumlu anlamda. Farklı bir yaklaşım getirdi buralara; farklı insanlarla bir arada olmak, farklı etkinliklerin olması ve üretkenlik... Keyif verici bir süreç yaşatılıyor gerçekten.

Söyleşimizi sonlandırırken şunları da ifade etmeliyim diyebileceğiniz konular var mı?

Evet, var. Birkaç kare daha beni çok etkilemişti. Ankara’da insanlar Türkiye’nin dört bir yanından barış demek için bir araya geldiler. Büyük bir patlama oldu. Ve çok ciddi sayıda insanımızı kaybettik orada. Zor bir süreçti. Güney ve Güneydoğu’da çok ciddi bir savaş ve katliam var, bizler de ülkenin farklı şehirlerinde bu şiddetin başka türlü yansımalarını yaşadık. Bu anlamda bütün ırkçılık ve ötekileştirmenin karşısında bir duruş da var üretimlerimde. Bütün ötekileştirme, şiddet ve savaş karşısında bir duruş söz konusu…

Teşekkürler bu hikâyeleri unutkan belleklere yeniden hatırlattığınız ve duyarlılığınız için…

08 cemile bulut 280xCemile Bulut kimdir?

1980 İstanbul doğumlu. Akademi İstanbul Grafik Bölümü mezunu. Resme 1992 yılında başladı. Desenini geliştirmek için değişik atölyelere devam etti. İlk yetişme dönemindeki işlerini 1994 yılında İstanbul’da Pentimento Art Shop’ta sergiledi. 2004 yılında Akatlar Kültür Merkezi’nde düzenlenen bir karma sergiye katıldı. 2007 yılında İstanbul’da Petrol-İş Sendikası’nın galerisinde ilk bağımsız sergisini açtı. İkinci bağımsız sergisini 2013’te yine Petrol-İş galerisinde açtı. Ekim 2013’te İstanbul’da, Nisan 2014’te Dünya Sanat Günü kapsamında Sinop’ta düzenlenen karma sergilere katıldı. Üçüncü bağımsız sergisini 2014’te İstanbul’da Start Sanat Akademisi Galerisi’nde açtı. 2014’te Ortak Sanat İnisiyatifi’nin Kosova’da düzenlediği karma sergiye katıldı. Çalışmalarını İstanbul’daki atölyesinde sürdürüyor. 

*Ionesco “Gergedanlar” oyununda İkinci Dünya Savaşı öncesinde başlayan, daha sonra Avrupa’yı kasıp kavuran totaliter rejimlerin insanlığı nasıl yavaş yavaş ele geçirdiğini anlatır.  Yazar söz konusu dönüşümden duyduğu kaygı için şunları söyler:“... birden bire ortaya çıkan bir düşüncenin bulaşıcı bir hastalık gibi yayılması. Yeni bir din, bir öğreti, bir fanatizm sürükleyiveriyor insanları... Bilmem hiç dikkatinizi çekti mi, insanlar sizin düşüncelerinizi artık paylaşmıyorsa, sanki canavarlarla karşı karşıyaymışsınız duygusu uyanıyor insanda. Örneğin gergedanlarla. Gergedanların saflığı, aynı zamanda acımasızlığı var onlarda. Onlar gibi düşünmüyorsanız göz kırpmadan öldürebilirler sizleri.

 

 

Son değişiklik Pazar, 14 Ağustos 2016 17:11
Yorum yapmak için oturum açın