Kişisel olarak herkesin hayatında bir dönüm noktası var. Bir mutluluk tüm geçmiş acılarınızın etkisini hafifletebilir. Bir endişe kavurur içinizi, bir vefasızlıktan vurgun yersiniz. Yersiz olsa bile, şüphe karartır dünyanızı. Değer verdiğiniz kişi sizi kendinize küstürürse, içiniz viraneye döner.
Sohbetimiz sırasında insanların çok tercih ettiği ama çoğunlukla hakkı olan saygı ve ilgiyi göstermediklerine inandığım bu "Gündelikçilik" mesleği ile ilgili ufkumu açan öyle şeyler duydum ki inanın her işi bırakıp ben de bu mesleği seçeyim istedim.
Dünyada komplo teorileri almış başını gidiyor, kendi ülkemizin insanı ise hiçbir zaman en doğrusunu bilmiyor, tehlikenin boyutunu asla kavrayamıyor. Sıcak veya serin bir eviniz, akan suyunuz ve iki lokma aşınız varsa şükredin deyip konuyu kapatabilirim ama hayatımın son çeyreğinin böyle geçme ihtimali epey ürkütüyor beni.
Biliyorum ki, düşünme ve konuşma, tartışma alışkanlıklarımızı kesinlikle gözden geçirerek işe başlamalıyız. Bir yanda, anlık tepkimizle şöyle, sonra başka bir yerde böyle konuşarak, hırpalayarak bu sorduğum konulardan hiçbirine yanıt veremeyiz. Ama vermenin dışında da hiçbir yol görülmüyor galiba.
Açıldık açılacağız derken, Haziran’ın başından sonra tüm ülkeyle birlikte Adalar da sonuna kadar açıldı. Ülkede pandemi yeniden tırmanışa geçti. Sıcaklar basacak, salgın etkisini yitirecek diye beklerken, olmadı. Vaka sayısı kontrol altına alınmış değil. İkinci dalga gelecek mi derken, birincisinden kurtulamadık.
Bir bekleyiş, bir belirsizlik, güvensizlik, tedirginlik içinde olan kişiye de nasılsın diye sormayız çünkü cevabını kendisi de bilmez. Kişinin iç dünyasını bilmeden canını da yakmak istemeyiz. Peki ne yapalım?
Hikayeye göre bir metropolit bir gemiyle bir yerden bir yere gitmektedir. Gemide köylülerin kendi aralarındaki konuşmalarından yakındaki bir adada üç adamın nefislerini arındırmaya çalıştıklarını ve tüm insanlık için Allah'a dua edip durduklarını duyunca onları tanımak ister ve bir şekilde adaya iner.
Bir vapur düdüğü yankılandı, hemen ardından bir diğeri. Büyükada'dan kalkan Şehir Hatları vapuru ağır ağır uzaklaşırken bacasından çıkan duman asılı kaldı o griliğin içinde. Yanaşan emektar meslektaşı vapura yol verirken selamlaştılar.
Aileme, tüm sevdiklerime ve bütün dünyaya sağlık ve sabır diliyorum. Yakın zamanda “Merhaba hayat” demeyi bekliyorum.
Valla bilemiyorum, başka bir hastalık için bu kadar şarkı, şiir, karikatür, parodi v.s. yapılmış mıydı bu güne kadar? İnsanların hayal gücü dorukta... Uzaylı saldırısı bile diyen var valla. Uzaydan bütün dünyayı savaşsız mavaşsız kırıp geçirecek minicik bir şey gönderdiler.