Açıldık açılacağız derken, Haziran’ın başından sonra tüm ülkeyle birlikte Adalar da sonuna kadar açıldı. Ülkede pandemi yeniden tırmanışa geçti. Sıcaklar basacak, salgın etkisini yitirecek diye beklerken, olmadı. Vaka sayısı kontrol altına alınmış değil. İkinci dalga gelecek mi derken, birincisinden kurtulamadık.
Adalar nispeten korunmuşluğunu sürdürüyor. En azından görünür izlenir vaka sayısı hala iki elin parmaklarından az. Nisan başında çalışmalarına başlayan Adalar Covid-19 Danışma Kurulu’nun her hafta yapılan toplantılarının ana gündem maddesiydi bu izleme. Kurulun danışmanlığında hazırlanan KORUNAda haftalık bülteninde de bu bilgiler düzenli bir şekilde paylaşılıyor.
Yazlıkçıların gelişi devam ediyor. Temmuzla birlikte Adalar tam yükünü almış olur.
Bu günlerin ilginç tarafı, kış aylarında hemen her konuta asılı kiralık-satılık levhalarının neredeyse tümünün haziran sonuna gelindiğinde kaldırılmış olmasıydı. Önceki yıllardakinden daha fazla ilgi var Adalar’a. Salgının daha uzun süre yaşamımızın bir parçası olacağının neredeyse kesinleşmesi, insanları, daha sakin, doğa ile iç içe, mesafenin kendiliğinden korunduğu yerlere yönlendiriyor. Adalar İstanbul’un kıyıcığında, sayfiye yerleşimi özelliği ile bu tanıma fazlasıyla uygun. Ancak görünen o ki, giderek yıl boyu yerleşim de artacak. Bu söylediğim, ağırlıkla Büyükada için geçerli ama sanıyorum ki, diğer adalarda da farklı değil.
Bu ilginin arkasındaki ikinci etken ise, garip bir şekilde 227 faytonun devreden çıkmasıyla olağanüstü bir sakinliğe kavuşan Büyükada yollarının da etkisi olmalı.
Sakinlik tek başına bunca faytonun ortadan çekilmesinden kaynaklanmıyor, haksızlık etmeyelim. Turizmin, özellikle yabancı turizmin durma noktasına gelmesiyle birlikte günübirlik ziyaretçi sayısı da çok azaldı. Evlerin, bahçelerin hemen tamamı canlı ama yollar sakinliğini koruyor.
Adalar en güzel günlerini yaşıyor desek yanlış olmayacak. Bunu konuştuğum tüm Adalılar söylüyor. Hep böyle kalsak diyerek.
Hani ihtiyaç sahipleri olmasa, sefere konulamayan ulaşım araçları da kalsın diyecek gibiyiz. Öylesine.
Yollarda sere serpe yürüyebilmek ne güzelmiş!
UKOME (İBB bünyesindeki Ulaşım Koordinasyon Merkezi) 6 Şubat tarihli toplantısında güzel bir karar aldı. Zaten bildiğimiz bir şeyi teyit etti ve tüm ada yollarının yaya yolu olduğunun altını çizdi.
Hem İmamoğlu’nun ve hem de Erdem Gül’ün, önceliğimiz yayalar diye vurgulaması önemli. Ama burada bırakmamak da önemli. DMA-Açık Radyo iş birliği ile yapılan haftalık yayının bu haftaki konuğu Kevser Üstündağ’ın söylediği gibi, bu konu UKOME kararı olarak kalmamalı. Yaya yolunun ne anlama geldiği ve yayaların hakları bir yönetmelik halinde düzenlenmeli.
Görücüye çıkan araçlar için çok şey söylendi, konuşuldu, halen de konuşuluyor. Bu sayının yazıları arasında da var. Ama özellikle bir tarihi arka plan sunan yazıyı okumanızı dilerim. Birçok şeyi yeniden hatırlamak bakımından. Adalı arşivi, bu konuda çok zengin malzeme sunuyor. 2020 Ocak ayında yayımlanan “Faytonsuz Adalar’a Nasıl Gelindi” başlıklı yazıya da bir gözatın.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan tehlikeli müdahale
Ay biterken gündeme düşen en önemli haber ise, Büyükada eski Seferoğlu tesislerinin yerine yapılan otel ve tatil evlerinin bulunduğu kıyı şeridiyle sınırlı alanın, heliport (helikopter pisti) yapılması konusunda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 1/5000’lik Nazım İmar Planı ve 1/1000’lik uygulama planının hazırlanması ve askıya çıkarılması oldu.
Yapılacak olandan çok işin yöntemi göz korkuttu. Bu yöntemin ilk uygulaması Yassıada idi. Şimdi parsel bazlı imar ve plan değişiklikleriyle Adalar’a müdahale edilmesi gündemde.
Anlaşılıyor ki, tesis sahipleri Koruma Kurulu ve Adalar Belediyesi engelini aşamadılar, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı kanalıyla istediklerini yaptırmaya çalışıyorlar. Bakanlık da kendisine kamusal bir gerekçe yaratmaya çalışıyor ve komik kaçıyor. Efendim Adalar’ın sisi-lodosu varmış, herhangi bir acil durumda kullanılacak helikopterin inişi için alana ihtiyaç bulunuyormuş. Bunun için de denizin doldurulmasına, iskele yapılmasına ihtiyaç varmış. 1990’lı yıllarda Büyükada iskele meydanında sağlık amacıyla kullanılacak helikopterin inişi için alan düzenlemesi yapılmıştı. O alan halen duruyor. İniş için bir engel de bulunmuyor.
Ayrıca 2010 yılında devreye giren deniz ambulansı, her türlü koşulda insanları rahatlıkla karşıya taşıdı bugüne kadar ve bir problem de oluşmadı.
Ne günlere kaldık? Ne hallere düştük inanılır gibi değil.
Ama kötü olan, benzer onca şey yaşıyoruz ki artık hiçbir şeye şaşırmıyor olmamız, pes diyemememiz.
Sağlıkla kalın...