Son 100 yılın en büyük global tehdidiyle karşı karşıyayız.
Corona (Covid-19) adıyla tanımlanan virüs, tüm dünyayı esir aldı. Ancak filmlerde tanık olduğumuz sahneler hemen tüm ülkelerin gerçeği oldu. Sokağa çıkmayın uyarıları bir biri peşi sıra geliyor. Eve kapanmamız isteniyor. Her ülkenin, her kentin gerçekliği, vaka sayısı, yayılımı farklı olsa da, önlemler kısmen farklılık taşısa da genel eğilim böyle.
Her gün vaka ve ölüm sayıları açıklanıyor. Bu yazı kaleme alındığında dünyada 1 milyona çıkmış vaka sayısından ve 50 bini aşmış ölümden söz ediliyordu. Ama her gün, öncekini mumla aratıyor.
Virüsün ilk çıktığı yer olan Çin ve yakın komşuları, yayılım hızını kontrol altına aldıklarını söylüyorlar. En azından bu durum ümit veriyor. Ama ilk 1 ayında Uzakdoğu merkezli olan virüs yayılımı, ikinci ayda İtalya başta olmak üzere Avrupa’ya kaydı, şimdi de ABD’ye.
Ve ne zaman kontrol altına alınabilecek bilinmiyor.
Adalı’nın bu sayısı ve belki de önümüzdeki sayıları, doğal olarak bu tehdide ayrılacak.
Bu sayıda kapsamlı bir Corona (Covid-19) dosyası hazırladık.
Bülent Özden arkadaşımızın konuyla ilgili olağanüstü titiz, ayrıntılı ve bilgilendirici yazısını okuyacaksınız. Virüs ve ülkelerde yaşananlar üzerine henüz çok yeni olan bilimsel yayın ve makalelerin, ciddiye alınır araştırmacıların analizleri bu yazıda bir araya getirildi. Bir referans olarak değerlendirilebileceğini düşünüyorum. Dilek Özden de psikiyatr kimliği ile bu sayıya katkı sundu. Salgının en önemli ya etkilerinden biri de yarattığı ölüm korkusu ve bunun sonucu oluşan ruhsal travma. Galiba bunun etkilerini salgından daha uzun boylu yaşayacağız. Tıpkı ekonomik sonuçlarında olduğu gibi. Milyonlarca insanın işini kaybettiği ekonomik yıkım, adı sosyal olarak tanımlanan ama uzun zamandır sosyallikle, toplumsallıkla ilgisi kalmamış devlet sisteminin çöküşünün yarattığı zincirleme etki.
Adalarımız da bu salgından etkileniyor.
İzole’den gelen Adalar tanımı, zaten izolasyonu içeriyor doğal olarak. Dolayısıyla bu salgında en kolay korunabilir, kendisini savunabilir yerler olarak tanımlanıyor adalar. Adalar derken, sadece deniz yoluyla karaya bağlanan kara parçalarından söz ediyorum. Bizimkiler de bu tanıma giriyor. Dolayısıyla kendisini kapaması, koruması daha kolay yerler.
Türkiye’de ilk vakanın Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanmasıyla birlikte yürürlüğe giren önlemlerden ibaret oldu, Adalar’da alınan önlemler. Bu önlemler arasında, sayısı azalsa da, karayla tek bağlantıyı oluşturan deniz yolu taşımacılığının durdurulması yok.
Türkiye’de salgının merkezi İstanbul olarak açıklandı. Şu ana kadar olan vakaların ve kaybedilen insanların yarısından fazlası İstanbul’da. Ve Adalarımız İstanbul’un kıyıcığında.
Adalar’da sağlık sistemi, tümüyle anakaraya bağımlı. Değil böyle bir salgınla mücadele edebilecek, herhangi olağanüstü bir vakayı kabul edecek bir sağlık altyapımız yok. Acil olan her vakada olduğu, bu salgından etkilenmiş olabileceği düşünülen her vaka da, karşıya taşınıyor. Bugüne kadar Adalar’da tanısı pozitif olarak konmuş bir vaka açıklaması yapılmadı.
Şüphe duyulan hastalar ambulansla alınıyor ve ambulans çıkartma gemisiyle karşıya götürülüyor ve oradan da hastaneye. Dolayısıyla vaka Adalar’dan karşıya transfer olmuş oluyor.
Yayınlanan İçişleri Genelgesi ile her ilde alınacak önlemleri belirleme ve uygulamaya koyma görevi, o ilin valiliğine ve vali başkanlığında oluşturulan Pandemi Kurulları’na verildi.
İstanbul’da örneği olmayan bir coğrafi konuma sahip olan Adalarımızın da kendi önlemini kendisinin alması mümkün ve bunun da en kolay yolu, İlçe düzeyinde bir Pandemi Kurulu oluşturmak. İçinde Kaymakamın, Belediye Başkanının, sağlık grubu başkanının ve meslek kuruluşlarıyla STK’lardan temsilcilerin de katılabileceği ve dolayısıyla Adalıların da kendisini ifade edebileceği bir kurul, tam da bugünlerde ihtiyaç.
Bu talebi başa koyan ve Adalar’da önlem olarak yürürlüğe konması istenen bir Talepler Listesi, çeşitli sivil toplum kuruluşlarından ve Adalılardan oluşan bir sivil girişim tarafından hazırlandı ve kaymakamlık ile belediye başkanlığına iletildi. Talepler listesini sayfalarımızda bulabilirsiniz.
Henüz kaymakamlıktan olumlu bir yanıt gelmedi. Ama Adalarımız küçük yer, sonuçta kaymakamlık ve belediye başkanlığına sıklıkla ulaşabilen kanalları yaratmak daha kolay. Ve bu yapılıyor. “Hepimiz aynı gemideyiz” deyiminin bu koşullarda en iyi anlam bulduğu yer Adalar. Her düzeyde, her yönetim kademesinde bunun ne kadar değerli olduğunu yeniden yeniden deneyimleyeceğimiz günler bu günler. Umarız hep birlikte üstesinden geliriz.
Evlere kapandığımız bugünler, aynı zamanda dışarıda olanı, dışımızda olanı da en çok hatırlamamız, düşünmemiz gereken günler. Kendimizi fiziki olarak izole ediyoruz belki ama, evimizin dışındakilerle paylaşım ve dayanışmaya da en çok ihtiyaç duyduğumuz koşullardayız. Bu tehdit karşısında yalnız değiliz diyebilmenin en doğru ve kestirme yolu paylaşmak ve dayanışmaktan geçiyor.
Buna en yakınlarımızdan, komşularımızdan başlamalıyız. Aynı sokakta, eve dönüş yolunda karşılaştığımız, selamlaştığımız ya da belki de görmeden geçip gittiğimiz komşularımızla daha bir yakınlaşma ihtiyacındayız. Yanıbaşımızdaki evin penceresinden akşamın karanlığını delip geçerek bize ulaşan ışık huzmesi kadar rahatlatıcı ne olabilir?
Bunun kıymetini bilmeliyiz.
Bir merhabanın.
Ben iyiyim, siz nasılsınız diyebilmenin.
Bir ihtiyacınız varsa çekinmeden arayın diye haberleşebilmenin.
Evet evlerimize kapandık.
Ama yalnız değiliz...
*Baskıya girerken Heybeliada’dan bir vakanın test sonucunun pozitif çıktığı bildirildi. Üstelik bu hasta ambulansla Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları Hastanesi’ne götürülmüş, kontrol altına alınmış, Bilgisayarlı Tomografi sonuçları hastalık bulgularıyla örtüşmüş, ancak yapılan ilk test negatif çıkmış ve hasta taburcu edilmiş. Daha ilk aşamadan itibaren hasta yakınlarının ve temasta bulunduklarının tespit edilip karantina altına alınmasına yönelik taleplerimiz Kaymakamlık tarafından kabul görmedi, test sonucu görülmeden uygulamaya geçmeme inadı yüzünden bu yapılamadı. Üstelik taburcu edilen hasta Ada'ya döndü, temaslarını sürdürdü ve ancak 9 gün sonra ikinci testin pozitif çıkması üzerine karantina uygulaması başladı. Bu ihmal zincirinin sonuçlarını göreceğiz ne yazık ki. Başarılı olan ülkelerin deneyimlerin ders alınmadığının en yakınımızdaki örneği olacak bu vaka.