Sevgili Adalılar, kışı geride bırakıp yaza geçiş dönemine ulaştığımız şu günlerde herkesin aklında olan ve tüm dünyayı etkisi altına alan virüsü hadi bir süreliğine unutup, doya doya baharı yaşayalım. Balkonlarımıza veya bahçeye çıkıp çiçek açan ağaçları seyretmek temiz havayı içimize çekmek kuşları dinlemek bile gevşememize ve dünyayı unutmamıza yardımcı olur.
İlkbahar veya sonbahar gibi mevsimlerde vücudumuz yeni duruma adapte olurken hastalıklara karşı dirençte de bir miktar düşme görülebilir. İşte burada sizlerle paylaşacağım küçük ipuçları ile virüs veya bakterilerle uygun şekilde savaşmak, hatta birçok kronik hastalığa yakalanmamak elinizde.
Vücut direncini arttırmanın yolları.
- Mutlaka günde 7-8 saat uyuyun. 60 yaşından sonra vücudun uyku ihtiyacı 5 saate de düşebilir. Kişi kendisini nasıl rahat hissediyorsa o kadar uyumalı. Uykunun hangi saatlerde olduğu da önemli. Uyku düzen sever. Saat gece 12 olmadan yatağa girilmeli ve melatonin salgısının en fazla salgılandığı saat olan gece 2 de derin uykuda olunmalıdır. Oda zifiri karanlık olmalı, elektronik eşyalar odadan çıkarılmalıdır. Sabah uyanınca hemen yataktan çıkıp, oda havalandırılmalı. Bazen öğleden sonra 10-15 dakika şekerleme yapmak da vücudu rahatlatır. Sabaha kadar TV seyredip sonra yatıp, öğlen kalkılırsa direnciniz düşer. Depresyon anksiyete veya şeker tansiyon gibi hastalıkların bile uyku düzeni, daha doğrusu melatonin salgısı ile ilgisi bulundu. Melatonin takviyelerini de artık bazen kullanabiliyoruz.
- Sağlıklı ve dengeli beslenin. Düşük karbonhidratlı yeterince proteinli ve bol sebzeli bir diyet belirleyin. Ekmek ve hamurişini olabildiğince kısıtlamalı, günde mutlaka bir parça protein alınmalıdır. Köy tavuğu, balık, kuru baklagiller, kavrulmamış kabuklu kuruyemişler, ev yapımı yoğurt mükemmel seçimlerdir. Yemeklerde sadece gerçek tereyağı ve sızma zeytinyağı kullanılmalı. Sebze ve salatalar her zaman sofranın vazgeçilmezi olmalıdır. Meyve az miktarda ve gündüz saatlerinde yenilmelidir. Yatmadan 4-5 saat öncesinden yemek kesilmeli ve rahat uyku için vücuda fırsat verilmelidir. TV karşısında atıştırmak veya geç saatlerde meyve veya tatlı yemek uykuda taşikardiye ve rahatsızlığa yol açabilir.
- Tabii ki bol suyu da unutmamak lazım. Herkesin su ihtiyacı kendisine özeldir. Havanın nemi, sıcaklığı, o gün yapılan spor aktivitesine göre miktar değişebilir. Pratik olarak idrar rengine göre karar verilir. İdrar rengi açık sarı olmalıdır. Daha koyuysa bu az su içtiğimizin işaretidir. Çay ve kahve tabii ki suyun yerini tutmaz. Üzerinde şekersiz yazsa bile tüm gazlı içecekler, evde sıkılmış olanlar dahil tüm meyve suları tercih edilmemelidir. En uygunu meyveyi posasıyla birlikte yemektir.
- Sigara ve tüm tütün ürünleri binlerce yan etkisiyle vücudumuzu savunmasız bırakır. Ne kadar çok kullanılırsa o kadar zararlıdır.
- Alkol de öyle devamlı ve aşırı alındığında vücuda zarar verir. Düşük dozlarda ve sosyal ortamlarda kullanıldığında gevşemeye yararı olsa da aşırı kullanımında vücut direncini düşürür.
- Mutluluk verici bir aktivite mutlaka her gün yapılmalıdır. Spor, yoga, dostlarla sohbet, hobi gibi hayatın merkezine mutlaka konulması gereken gevşeme teknikleri kullanılmalıdır.
- Bulunduğumuz yerin sıcaklığı ne çok soğuk ne çok sıcak olmalıdır. Kışın kaloriferleri açıp yazlık giysilerle dolaşmak vücudumuzun soğuk karşısındaki savunma mekanizmasını yok edebilir. Aynı şekilde yaz ayları da klima ile aşırı soğuk sağlanmamalıdır. Unutmamamız gereken vücudumuz ısı farklarını hiç sevmez. Ilımlı geçişler olmalı ve uygun giysilerle dolaşılmalıdır.
- Vitamin takviyeleri tam olarak alınmalı. Fonksiyonel Tıp konusunda eğitim almış bir doktora danışarak mutlaka
-
- D vitamini
- B vitamini
- C vitamini
- Balıkyağı
- Magnezyum
- Çinko
- Demir alınmalı.
Takviyelere ihtiyacımız var. Çünkü yediğimiz hiç bir gıda tam olarak vitamin ve besinleri içermiyor. Besi hayvanları ilaçlı ekinlerle ve hormonlu yemlerle besleniyor. Vücudumuz temel elementlerden yoksun kalınca serotonin gibi mutluluk hormonu yapılamıyor. Sinir iletisi bozulabiliyor.
Tüm bunları yerine getirdikten ve yaşam tarzı yaptıktan sonra içiniz rahat sakince yazı bekleyebilirsiniz. Bugünler de geçecek elbet. Sıkıntılar geçtikten sonra her şey daha anlamlı ve mutluluk verici olacak. Farkındalığımız artacak.
Sağlıkla ve mutlulukla kalın.
Uzm. Dr. Aysun Yamak - Aile Hekimliği ve Fonksiyonel Tıp