Salı, 31 Ekim 2017 18:03

Balkan Naci İslimyeli 45. Sanat Yılını “Hatırla” sergisiyle kutladı

Ögeyi değerlendirin
(0 oy)
Röportaj: Semra Askeri Uzuner Röportaj: Semra Askeri Uzuner Fotoğraflar: BKZ İletişim

balkan naci islimyeli 2 280x

20 Eylül 2017 tarihinde açılan sergi 27 Ekim’e kadar açık kaldı. Prof. Balkan Naci İslimyeli'nin “Hatırla” sergisi Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Tophane-i Amire Kültür Sanat Merkezinin Beş Kubbe ve Tek Kubbe salonlarında aynı anda açıldı.

İki büyük salonda aynı anda katılımcılarla buluşan sergide Balkan Naci İslimyeli’nin tuval, fotoğraf, video, enstalasyon, tasarım ve heykel alanında ürettiği yapıtlar yer aldı. Her şeyin hızla tüketildiği günümüzde, yaşananları unutmamak ve hafızada canlı tutmak arzusuyla sergisine “Hatırla” adını veren sanatçı, kariyerinin son 15 yılında hiç sergilenmemiş eserlerini de ilk defa sergiledi.

Burgazada’da da yaşayan sanatçı ile Adalı Dergisi olarak bir röportaj gerçekleştirdik. Siz Değerli Adalı Dergisi okurlarıyla bu röportajı paylaşıyoruz.

Merhabalar, 45. sanat yılınızı kutlama dileklerimizi ileterek röportaja başlayalım.

Balkan Naci İslimyeli 45. Sanat yılına özel Tophane-i Amire Kültür Sanat Merkezi’nin Beş Kubbe ve Tek Kubbe salonlarında “Hatırla” sergisinin açılışını gerçekleştirdiniz. Ve sergi Ekim ayının sonuna kadar gezilebilecek. Yarım asra yakın sanat yaşantınızın bu özel sergisine neden “Hatırla” adını verdiniz, öğrenmek isteriz?

balkan naci islimyeli 1 280x“Hatırlamak” kimliğimizin en önemli parçası. Onsuz, insanın kendini gerçekleştirmesi olanaksız. Her gelişim, her gelecek, geçmiş üzerine kurulur. Geçmişteki hasarlar ve kopukluklar günümüzü ve gelecek günlerimizi derinden etkiler. Zaman çok hızlı akıyor. İnsani değerler, ilişkiler, çevre ve zaman kavrayışımız hızla değişiyor. Bu sarmal içinde hayatımız yitip gidiyor, insanlar panik içinde kendilerini zamana kaydetmek için çabalıyorlar. İdealler, dostluklar, hayaller, meyve vermeyen ağaçlar gibi. Her yeni gün hızla bireysel tarihimizin bir parçası oluyor. Bu öğütücü çark içinde yaşarken, bütünlüğümüzü korumanın tek yolu hatırlamak. Kendimize ve dünyaya ilişkin anlamlı şeyler bırakacaksak, zamanı, düne, bugüne, yarına bölmeden yaşamalıyız. İnsanlık tarihinin değerlerini bilip kaydederek yaşamak gerek. Çünkü tüketim hızla unutmamızı istiyor. Yeni sürümleri satın alabilmemiz için düzenlenmiş bir oyun bu. O nedenle dünya gibi beynimiz de tüketilmiş değerler çöplüğü halinde. Bu sergi unutkan bir topluma, kayıp değerleri hatırlatma çabasıdır. Çünkü sanat yok edilen zamana karşı tanıklıktır.

Yapıtlarınızın-eserlerinizin ana kaynağı nedir?

Benim ana kaynağım yaşamın kendisi. Ona vicdan gözüyle bakan birinin kayıtları.. Kimlik, aidiyet, zaman, suç ve sınırlar başlıklarıyla dünyayı tarayan, sorgulayan ve sorular üreten birinin günlüğüne girebilecek her şey. Yaşadığımız tek bir anın içerdiği görüntülerin her biri derinlemesine binlerce katmandan oluşuyor. Ben bu katmanlar içinde gezinen bir dalgıcım.

 
korler parabolu 280xKörler Parabolü - 30x120cm karışık teknik
kotu egitim 280xKötü Eğitim 1 - 60x80cm karışık teknik
onlar artik burada yasamiyor 280xOnlar Artık Burada Yaşamıyor- 450x350cm enstalasyon-çocuk odası
 

Balkan Naci İslimyeli - “Hatırla” Sergisi - Bölüm Başlıkları

  1. YÜZLER
    ‘Her Yüz Bizim Yüzümüzdür.’
  2. ONLAR ARTIK BURADA OTURMUYOR
    ‘Her Giden Bizden Bir Parça Götürür.’
  3. SANATÇININ BAKIŞI
    ‘Her Bakış Bir Yansımadır.’
  4. ZAMANLAR
    ‘Zaman Yoktur, Saatler Vardır.’
  5. TOPRAK, KÜL VE KAN
    ‘Kan Lekesi Çıkmaz.’
  6. YOLCULUKLAR
    ‘Her Yol Kendimize Çıkar.’
  7. SUÇLAR
    ‘Her Suç Kendi Suçumuzdur.’
  8. TUHAFLIKLAR TARİHİ
    ‘Tarih Yaşadığımız Gündür.’
  9. KENTLER
    ‘Her Metropol Bir Nekropoldur.’
  10. ADIMLAR
    ‘Her Adım İleriye Götürür.’
  11. AYNALAR
    ‘Her Ayna Görebildiğimizi Gösterir.’
  12. ÇOCUKLAR
    ‘Her Çocuk İnsanlığın Saf Halidir.’
  13. HİÇ
    Bilgeler ‘HİÇ’ İnsanlar ‘HEP’ der.

Balkan Naci İslimyeli olarak sanat anlayışınız ve sanatçı tanımınızı kendi ifadelerinizle bizimle paylaşır mısınız?

Sanatımı belirleyen üç ayak var: Varlık, yaşam ve yokluk bilinci. Bu üç noktayı birbirine bağlayan yollar üzerinde yaşadığım serüvenler, karşılaşmalar, kayıplar ve umutlar. Kısaca sanat başlangıcı olan ama sonu olmayan umutsuz bir arayış... Bu seyahatin günlüklerini insanlara iletmek, belki bu yolculuğu göze alabilenler için bir rehber olur. Sanata bakışım önsüz, artsız bir yolculuk ve bu yolculukta yaşanan hareket, değişim ve dönüşüm hali. Ancak bu, yollara koyduğunuz işaretleri hatırlayarak olasıdır. Sanat, kendi etinizde insanlığı sorgulayabilmek eylemidir. Bunun acılarını, risklerini göze alarak... Kendinize, malzemelerinize, resmi değerlere, kısaca sizi olduğunuz noktaya çivileyerek her şeye başkaldırarak bunu başarabilmek. Bu da yalnızlaşmayı sevilmemeyi, her türlü saldırıyı göze almak demek... Çünkü bu karanlık dünyada adalet kurbanlar ister. Kısaca sanat bir eğlendirme değil ağır bir sorumluluk işidir.

2013 yılında küratörlüğünü yaptığınız bipolar sergisi vardı. Sanatın kliniği: Bipolar... Neden bu metafor ya da kavram?

Dünyanın insanları getirip bıraktığı klinik tablo bu. Hepimiz değişik oranlar ve evrelerde bipolarız. Acılar neşe, neşeler acı süreçlerimizi tetikliyor. Birinden ötekine insanın doğal duygu tablosu içinde değil de bir ayakta kalabilme refleksiyle savrulup duruyoruz. Dünyanın dayanılmaz hızı, değişen dönüşen değerlere uyum gösterme zorluğu ve bunları kökten reddetmenin getirdiği yalnızlık, hasta toplumlar yaratıyor. Öğrencilerimle bu sergi aracılığıyla toplu bir “hasar tespiti” yapalım dedik.

 
ormanda kaybolmus 280xOrmanda Kaybolmuş - 150x150cm karışık teknik
ressamin sozleri ve dinleyenler 280xRessamın Sözleri ve Dinleyenler - 650x350cm enstalasyon
melegin buyuk kanatlari 280xMeleğin Büyük Kanatları -100x70cm karışık teknik
 

bekleyen agac 280xBekleyen Ağaç - 225x150cm tuval üzerine karışık teknik

Yine aynı yıl içinde “erkek ve ölüm” adlı sergi açtınız. Bu adlandırma tercih sebebiniz nedir? Toplumsal, sistemsel bir duruma dikkat çekmek mi, sadece ataerkillik içindeki erkek cinsi ruh halini ifade etmek miydi?

Erkek, bütün toplumda gönüllü bir kurban sayılır. Ölüm, bir erkeklik ve kahramanlık söylemiyle pohpohlanır. Bu durum testosteronun yarattığı kıyametlerle sonuçlanır. Erkek, öğretilmiş zaafları nedeniyle ölüme razı ediliyor. Savaşları çıkaran, sonuçlarını, hasılatını paylaşanlarsa başka erkekler. İçi boş bir erkeklik söylemiyle ölüme itilen kurbanların zavallı suskunluğuna topluca başkaldırmalıyız. Yaşam herkes için değerlidir. Kadın için de erkek için de bu böyle. Bir cinsin ölümünü doğal kabullenmek hatta bunu tüm toplum için bir övünç kaynağı olarak görmek korkunç bir şey. Ölmek ya da öldürmenin sorgulanmadığı, bunun doğal bir erkeklik görevi sayıldığı bir dünyada bu durumu sorgulamak istedim “Erkek ve Ölüm” sergisiyle. Ataerkillik tüm dünyanın sorunu. Çünkü sonunda vadedilen şey yalnızca ölüm. Ben Amerikan kültürünün, dünyanın en maço kültürü olduğunu iddia ediyorum. Yaratılan şiddet ve kan efsanesinin tümünde erkeğe başrol sunularak ölüm meşrulaştırılıyor.

gunahlar ve sevaplar 280xGünahlar ve Sevaplar -150x150cm karışık teknik

Sergilerinizin adlarından yorumlayabildiğimiz kadarıyla evrenin oluşumunu ifade eden elementlerle üretmeyi tercih ediyorsunuz? Kozmos ve toz, hava, su, ateş toprak vb...

Bizi var eden güçler aynı oranda bizi yok edebilirler. İnsanoğlunun bu güçlerle karşı karşıya gelmesi, üstelik bunu medeniyetin göstergesi gibi sunması bize ne kazandırdı. İnsanın sınırsız kibri ve küstahlığı dünyayı ağır bir yıkıma sürükledi. Gerçekte tapılacak güçler varsa onlar... hava, su, toprak, ateş gibi yaşamın yapıcı ve koruyucu güçleridir. Ben doğa aşığı, pagan ruhlu birisiyim. Bizden uzaklaşan doğanın yarattığı yalnızlığı etimde hissediyorum. O yüzden yaşam terbiyesini, doğaya ve onun nimetlerine saygıyla geliştiren Uzakdoğu kültürlerine hayranım.. Ancak bir doğa resmi içinde ne kadar küçük birer canlı olduğumuzu ve faniliğimizi hissedebiliriz. Kozmos içindeyse bir toz zerresinden daha önemli değiliz. Yaşamı, doğayı kendi iştahlarına sunulmuş bir yiyecek gibi gören kapitalist egemenlik, şimdi de yarattığı kıyametten ilk kaçabilecekler için yeni dünyalar bulma ve satabilmek için kollarını sıvadılar. Dünyayı ve insanları kirleten bu vahşi öğretinin ta kendisidir. Ben görünen bir felaketi tekrar tekrar göstermek gibi umutsuz bir çabanın içindeyim. Ve bunda direniyorum.

dus kurma aynasi 280xDüş Kurma Aynası - 100x70cm karışık teknik

Ressamlık dışında sinema alanında bazı filmlerin sanat danışmanlığını da yaptınız; yine edebiyat alanında da şiir eserleriniz mevcut. Bu alanlarda eserler üretmeye devam ediyor musunuz? Projeleriniz var mı?

Ben sanatı, tüm uyarıların düşünce ve arayışların biçim bulduğu zengin bir alan olarak görüyorum. İnsana ait olan her şey benim malzeme alanıma giriyor. Disiplinler arası çalışmalara çok yatkınım. Bu biraz da farklı görünen disiplinleri birlikte kullanabilme becerimden kaynaklanıyor. İnsan bütün duyularıyla dünyayı kavrar; Bunları bölüp parçalamadan yapıta dönüştürebiliyorsa bunu yapmalıdır. Ben şiir, öykü, sinema, drama ve diğer alanlarda da ürün verdiğim için bunlar doğallıkla yapıtlarıma yansıdı. Duygularımız, nasıl yaşamın tümünü içine alıyorsa onları yansıtma biçimlerimiz de aynı yoğunlukta olmalı. Başka sanatsal anlatım biçimleri ve enstrümanlarını sanatınıza katabildiğiniz oranda onu zenginleştiriyorsunuz.

hayalet ev burgazada 280xHayalet Ev - Burgazada - 70x50cm karışık teknik

Ve Adalı Dergisi olarak, adaların kültür-sanat, güncel ve hafıza deposunun bir parçası olmaya çalışan bir yayın olarak size Balkan Naci ve Burgazada’yı sormadan geçemeyiz. Burgazada’nın yeri ve ada olarak sizdeki çağrışımı nedir?

Adalar yaratıcılar için bulunmaz alanlar. Seyreltilmiş ve yavaşlatılmış çalışma ortamları.. Sanat üretimi için gerçekten bulunmaz olanaklar. İstanbul’un hep taşıdığımız yükünden kendimizi adalara attığımızda kurtuluyoruz ancak. Adalarımız İstanbul’a sunulmuş birer hediye. Bu armağanın değerini bilen insanlardan biriyim. Gerçekte her insan bir adadır ve sık sık kendi yalnızlığımıza sığınmak isteriz. İnsanın doğasında olan tek başınalık, sosyal kuşatmalarla ağır ağır yok edilse de kendinize hasretliğiniz hep sürer. Buna alan ve zaman ayırmalıyız. Adalar bu bireysel üretimler ve hesaplaşmalar için yaratılmış gibi gelir bana. Duygularınız, algılarınız kaba bir işgalden kurtularak özgürleşirler. Her şeyi daha net ve derinden hissedersiniz. Bence bu doğanın insanlara büyük bir lütfu. Burgazada’yı seçmemizin nedeni küçüklüğü ve tenhalığı. Diğer adaları kendi peyzajına cömertçe eklemesi. Adaların tümü güzel ama bence en güzeli Heybeliada. Onu nefis siluetiyle uzaktan seyretmek de güzel. Ben Burgazada’da atölyemde taslaklar ve küçük ölçekli resimler yapabiliyorum. Ama huzurlu, güleç insan yüzleri içinde yaşamak adaların en değerli yanı.

puset burgazada 280xPuset - Burgazada

Burgaz’la ya da Adalar’la ilgili sanat takviminizde veya güncel yaşam akışınız içerisinde bir etkinlik vb. yer alıyor mu?

Söyleşimize koyduğum ve şu an sergilenen işlerimde adaların izleri var. Sergilenmemiş adalar kaynaklı onlarca yapıt arşivimde duruyor. Onlarla adalar esinli bir sergi projesi var aklımda. Bu konuda henüz bir program yapmadım. Adalı dostlarımla bunu planlamayı düşünüyorum. Adalar film projelerimde de yer alıyor. Çünkü tümü birer plato gibi. Özellikle kış ve sonbahar ışığı kusursuz. Adalarla sanat ortaklığım yaşamım boyunca süreceğe benziyor. Burgazada’da yazdığım şiirler şimdiden yayına hazır.

Yine son dönemlerde tüm ülkede olduğu gibi, adaların da imara açılma durumu söz konusu. -Hatta bu röportajı yaptığımız sırada internete düşen bir haberle Topkapı Sarayı Has Bahçesi’nin de sit statüsünden kaldırıldığı iddiası gündeme geldi.- 1. Derece Sit statüsünden çıkarılıp yeşilin kaybolduğu binaların, yüksek katların siluetiyle karşıdan göründüğü bir ada manzarası tahayyülü hakkında neler söylemek istersiniz?

İstanbul’un tarihine yapılan kıyımlar o kadar çoğaldı ki. Bu, en üst makamlarca da pervasızca itiraf edilebiliyor. Denetleyici kurumların varlığı ve kanunlar az da olsa birer umut olabiliyordu. Ama bugün bu kurumlar da tahrip edildi. İstanbul, bugünkü statüsüyle Amerikan sığır çobanlarının (kovboy) cirit attığı bir talan alanı. Bunlara topluca karşı çıkmak ve sanatın yaratıcı dilini kullanmak yapılabilecek şeylerden biri. Ama bölünüp parçalanmayan ortak bir kent bilinci hepsinden önemli. İstanbul, siyasi tercihi farklı vatandaşların ortak yaşam alanı ve herkesin paylaşması gereken bir demokrasi kürsüsü. İstanbul’u yağmacılıktan koruma konusunda olsun, artık birleşebilmeliyiz.

Son söz niyetine kamuoyu ve adalılara iletmek istediğiniz bir şey var mı?

Son sözü birlikte söyleyelim. “Adaları korumak, İstanbul’u korumakla eş anlamlıdır. Adalar kaybolmakta olan kent terbiyesinin, çok inançlı insan dokusunun son temsil alanlarıdır. İstanbul’a doğanın birer armağanı olan adalardaki bu temsili ışığı korumak ve kente yaymak ortak yükümlülüğümüz olmalıdır.

sahipsiz golgeler 1 heybeliada 280xSahipsiz Gölgeler - Heybeliada
sahipsiz golgeler 2 heybeliada 280xSahipsiz Gölgeler - Heybeliada

Balkan Naci İslimyeli

20.09.1947 Adapazarı’nda doğdu.
1967 Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu resim bölümüne girdi.
1972 Aynı kurumdan birincilikle mezun oldu.
1973 Kuruma asistan olarak kabul edildi.
1975 Avusturya Hükümeti bursu ile Salzburg’da litografi çalışmaları yaptı.
1977 “Görsel Sanatlarda Anlatım Öğesi Olarak Kurgu” konulu tezini verdi.
1980-1982 İtalyan Hükümeti’nin bursu ile Floransa Güzel Sanatlar Akademisi resim bölümünde çalışmalar yaptı.
1983 Sanatta yeterlilik diploması aldı.
1986 Resim bölümü doçenti oldu.
1989 New York’ta çağdaş sanat üzerine çalışmalar yaptı.
1990 N.Y.U. Hagop Kevorkian Yakındoğu Merkezi’nin davetiyle bu üniversitede çalışmalar yaptı.
1991 Fulbright bursunu kazanarak N.Y.U. Güzel Sanatlar Fakültesi’nde çalışmalarını sürdürdü.
1995 A. B. D. Hartford Trinity Koleji’nin davetiyle bu üniversitede konuk sanatçı olarak çalıştı.
1996 Profesörlüğe yükseldi.
1996-2003 Çeşitli ülkelerden aldığı davetlerle kısa dönemli çalışmalar gerçekleştirdi. “Suç”, “Söz”, “Suret”, “Dejavu”, “Matah” ve “Balkan Naci İslimyeli” adlı altı sanat kitabı hazırladı. Dost, Oluşum, Yazı, Gösteri, Argos, Kitaplık gibi dergilerde şiir ve öyküleri yayınlandı. Sinemada sanat yönetmeni olarak çalıştı. Çeşitli televizyon kültür dizilerinde danışman olarak çalıştı.

Yirminin üzerinde yüksek lisans ve doktora tezi yönetti. Marmara Üniversitesi’nde Balkan Naci İslimyeli Atölyesi’ni yönetti. Maltepe Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde “Sanat ve Tasarım”, “İletişim ve Çağdaş Sanat”, “Görsel Çözümleme Yöntemleri”, “Deneysel Sanat Atölyesi”, “Görsel Gösterge Bilim” konulu, uygulamalı dersler verdi.

Bilgi Üniversitesi’nde resim atölyesi yönetti.

Halen Işık Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde öğretim üyesi olarak çalışmakta.

Kişisel sergiler

1971 Taksim Sanat Galerisi, İstanbul
1972 Taksim Sanat Galerisi, İstanbul
1974  Türk- Alman Kültür Merkezi, İzmir
1976 Melda Kaptana Sanat Galerisi, İstanbul
1977 Akdeniz Sanat Galerisi, Ankara
1979 “Bir Yıkımın Mimarisi” Kolaj Sergisi Vakko Sanat Galerisi, İstanbul, Ankara, İzmir
1979 Tatbiki Güzel Sanatlar Y.O, İstanbul
1981“Suya Çizilmiş Şeyler” Maçka Sanat Galerisi, İstanbul
1984 Urart Sanat Galerisi, İstanbul
1986 Urart Sanat Galerisi, İstanbul
1987 Tanbay Sanat Galerisi, Ankara
1987 “Pentimentolar” Atatürk Kültür Merkezi, İstanbul
1988 “Seçmeler 75-85” Urart Sanat Galerisi, İstanbul
1989 Mine Sanat Galerisi, İstanbul
1989 “Hava, Su, Toprak, Ateş” Atatürk Kültür Merkezi, İstanbul
1990 “Sır” Türk İslam Eserleri Müzesi, İstanbul
1991 “Straitjacked” sehnap N. Y. U, Nyc, Usa
1991 “Installation II – theletters” Sehnap N. Y. U, Nyc, Usa
1991 “İz” Atatürk Kültür Merkezi, İstanbul
1992 “Deli Gömleği” Garanti Sanat Galerisi, İstanbul
1994 “Haberci” P.G Art Gallery, İstanbul
1994 “Söz” installation, Aksanat, İstanbul
1995 “Seçmeler 89-94” Mine Sanat Galerisi, İstanbul
1995 “TheSteps” Ziyon Gallery, Hartfort, USA
1995 “Suç” Yapı Kredi Kazım Taşkent Sanat Galerisi, İstanbul
1998 “Suret” Atatürk Kültür Merkezi, İstanbul
2000 “Dejavu” Mine Sanat Galerisi, İstanbul
2001 “Tuz” Siyah Beyaz Sanat Galerisi, Ankara
2001 “Zaman-sız” Siyah Beyaz Sanat Galerisi, Ankara
2002 “Zaman-sız” P.G Art Gallery, İstanbul,
2004 “Birimiz Hepimiz” Türk Kültür Merkezi, Saraybosna
2006 “Matah” Milli Reasürans Sanat Galerisi, 35. Yıl Sanat Etkinlikleri I, İstanbul
2006 “Zifir” Proje 4L Elgiz Çağdaş Sanatlar Müzesi, Artvarium, 35. Sanat Etkinlikleri II, İstanbul
2007 “Balkan Naci İslimyeliPretrospektif Sergisi”, İş Sanat Kibele Galerisi, İstanbul
2007 Çağdaş Sanat Fuarı – Contemporary Art Fair, İstanbul

Son değişiklik Çarşamba, 01 Kasım 2017 13:41
Yorum yapmak için oturum açın