Yaza girdik. Ramazan Ayı başladı, havalar da serin, yollar alışıldık yaz günleri gibi değil.
Büyükada’nın o korkutan trafiği bayram sonrasını bekliyor.
Görülen o ki, her zamankinden daha kaotik bir trafik hali olacak bu yaz.
Adalı’nın yaza denk gelen üç sayısı, matbaada basılıyor. Bu da bu yılın ilk matbaa baskılı dergisi. İnternetteki yayın da devam ediyor. 2017’nin basılı bu Adalı’sının ana konusunu ada içi ulaşıma ayırdık.
Adalı’nın 15 yılı bulan yayın yaşamında ulaşım üzerine yayımlanmış dosya sayısı en az 5’tir. Ulaşım üzerine yazılmış yazıların ise 100’ün üzerinde olduğunu tahmin ediyorum. Neredeyse bir kitap boyutunda.
15 yılın tanıklığı da eklenince, ulaşımda nereden nereye geldiğimizi daha somut olarak görüyor insan. Ne yazık ki, olumluya giden tek bir unsurdan söz edemiyoruz bu 15 yılda. Eğer motorların sayısının artması ve niteliklerinin de yükselmesini saymazsak. Ama bu konu zaten deniz ulaşımı, yani adaya ulaşım ile ilgili. Ada içi ulaşımda ise olumlu bir gelişme olmadı. Tersine, kaos her geçen yıl arttı. Özellikle de Büyükada’da.
Kabahati günübirlikçi sayısındaki artışa bağlayanlar olabilir. Kısmen doğrudur da. Ama bu durum öngörülemeyecek bir şey değildi. Değişimi öngörmek, önlem almak ve planlamak. Galiba kent yönetiminde bunu yapamıyoruz. Önlemler hep ihtiyaçların yarattığı kendi çözümünü kendi bulma halinin arkasından geliyor.
Ada içi ulaşımın tek başına faytonların ve atlı arabaların sırtına yıkılamayacak kadar büyük bir sorun olduğu belli idi. Ve kartopu gibi büyüyen bu sorun faytonları ve faytonculuğu da bozdu. Baş etmek bir tarafa, kendisi bir sorun haline geldi. 1 ay önce adada yapılan polis operasyonu ve ortaya çıkardığı gerçekler yeterince aydınlatıcı.
Önlem almak ve planlama yapabilmek, önce karar verici ve icracı kurumlar arasında işbirliği ve koordinasyonla mümkün. Sonra da Adalıların katılımcılığıyla.
Ne yazık ki bunların hiç biri yeterince gerçekleşmiyor. Özellikle de ulaşım konusunda. İcracı ve karar verici kurumlar olan Kaymakamlık, Adalar Belediyesi, İBB, Emniyet Müdürlüğü, Koruma Kurulu vb. kurumlar arasında sağlıklı bir işbirliği, koordinasyon ve yardımlaşma yok. Herkes topu birbirine atıyor. Ve zaman da geçip gidiyor.
Koruma Kurulu, 10 yıl önce Ulaşım Master Planı hazırlanması görevi koymuş. Kurul kararları kesin ama uygulama yok. Tek başına bu bile bir şeyleri anlatmaya yetmiyor mu?
İyi yazlar. İyi bayramlar.