Sevgili Adalılar,
Kınalıada’da adalar halkı olarak hepimizde derin üzüntü ve endişe yaratan bir çocuk istismarı olayı yaşadık. Olay, rehber öğretmenin bilinçli tutumuyla mahkemeye intikal etti.
Cinsel saldırı ve çocuk istismarı ağır şekilde cezalandırılması gereken bir suçtur. Yasalara göre hiçbiri erişkin olmayan kız çocuklarının tecavüze rıza gösterdikleri savı ise bu suçu meşrulaştırmaktan başka bir amaç taşımıyor.
Her gün bir yenisini duyduğumuz cinsel saldırı, tecavüz ve istismar olaylarının ardında kadınları erkeklerle eşit kabul etmeyen, çocuk yaştakiler de dahil yalnızca cinsellik aracı olarak gören erkek egemen bakış açısı yatıyor.
Ve çok iyi biliyoruz ki, ortak hayatımızı düzenleyen yasalar, kadınları ve çocukları şiddete, istismar ve cinsel saldırılara karşı korumakta yetersiz. Üstelik son zamanlarda yaşanan, açığa çıkan benzer pek çok olayda maalesef istismara uğrayan çocuklardan çok bazı kurumların ve kişilerin itibarının korunmaya çalışıldığına tanık oluyoruz. Dahası mevcut yasalarda bile geriletilme yönelimleri görüyoruz. Daha geçen yıl kurbanları tecavüzcüleriyle evlendirerek çocuk tecavüzünü meşrulaştırmayı amaçlayan bir yasa tasarısı hükümet tarafından meclise sunuldu. Ancak ülkenin her yanında oluşan büyük toplumsal tepki üzerine geri çekildi.
Adalar’da huzur güven içinde bir arada yaşamak hepimizin ortak arzusu. Güvenli yaşam, kadın, erkek, çocuk, engelli hepimizin şiddetten korunduğu, devletin yurttaşların refah, mutluluk, özgürlük ve adalet içinde yaşaması için çalıştığı bir ortamda mümkün.
Çocuklara karşı cinsel istismar suçunu bütün gücümüzle kınıyor, sadece görünürdeki değil tüm suçluların ortaya çıkarılarak cezalandırılmasını talep ediyor ve davaya müdahil olmak için gayret göstereceğimizi duyuruyoruz. Adalar Hayır Meclisi olarak bir arada yaşamımızı iyileştirmek ve güzelleştirmek için mücadeleye devam edeceğiz.”
Adalar Hayır Meclisi
Basına ve Kamuoyuna
18 Mayıs 2017 tarihinde Hürriyet Gazetesi ve basılı ve internet ortamında çeşitli basın-yayın kuruluşları tarafından yayınlanan Gülden Aydın’ın hazırladığı “Kınalıada’da 1,5 yıldır üç çocuğa tecavüz” başlıklı haber, ciddi hak ihlalleri içermektedir. Söz konusu haber, birincil kaynaklara başvurmadan hazırlanmıştır. Olayın detayları kulaktan dolma bilgilerle, kişiler ve olaylar arasında kurulan dayanaksız bağlantılarla yazılmış ve olay gerçeklikten saptırılmıştır. Habere konu olan kişilerin bilgileri, özellikle de zarar gören çocukların yaşadıkları yer, okudukları okul, oturdukları semte kadar detaylarıyla verilerek BM Çocuk Hakları Sözleşmesi, Basın Kanunu Ve Basın Meslek İlkeleri gereğince korunması gereken mahremiyetleri, tam tersine ihlal edilmiş, kimlik bilgileri adeta özellikle ifşa edilmiştir. Haberde hiçbir şekilde yayınlanmaması gereken, çocukların ve ailelerin fotoğrafları da yüzleri flulaştırılarak ancak kimliklerini ele veren diğer tüm detaylar net bir şekilde verilerek yayınlanmıştır. Oysaki bu tür haberlerde zarar gören tarafın fotoğraflarının kullanılmaması gerekmektedir. Ayrıca haberin dili, zarar gören çocukları, ailelerini, çocukları korumaya çalışan öğretmenlerini riske atmakta, olayın ciddiyetine uymayan bir üslup taşımaktadır. Zaten olaya müdahale edilmiş, öğretmen ve ailenin de desteğiyle çocuklar tedaviye alınmış, yasal süreç işlemeye başlamışken haberi böylesi bir dille, sorumsuz bir üslupla vermek, toplumun olaylara yaklaşımını saptırmakta, konunun hukuki işleyişine ve çocukların psikolojik tedavi süreçlerine darbe indirmektedir.
Ülkemizde her ay en az 650 çocuk cinsel istimara uğramaktadır. Çocuklara yönelik her türlü suç yaygın ve sistematik olarak işlenmekteyken, basın-yayın organları da yaptıkları meslek etiğine ve insan haklarına uymayan özensiz haberlerle bu suçlara destek olmaktadır. Günümüzde medyanın gücü tartışılmaz, ancak Medya artık kontrolsüz ve sorumsuz güç kullanıp kullanmadığını tartışmak durumundadır. Halkın haber almak hakkı, kamuoyunun aydınlatılması, olaylarla ilgili görüş ve oluşların halka duyurulması ve oluşların halka duyurulması amacıyla kabul edilmiştir. Haber alma hakkı gerçekleri öğrenme amacına yönelik bulunduğuna göre, haber vermek/eleştirmek görevi de, gerçeklere uygun haber vermek, eleştirmek zorunluluğunu gerektirir. Haberin yayınlanmasından itibaren, haberi yayınlayan hemen her basılı ve internet ortamındaki yayın kuruluşuna yaptığımız başvurular, aramalar, uyarılar, düzeltme talepleri karşılıksız kalmıştır. EĞİTİM SEN 2 NO’LU ŞUBE, bu süreçte çocuklara verdiği destekle onların bir çıkmazdan sıyrılmalarına yardımcı olan, haber yapılırken görüşüne başvurulmadığı halde kimlik bilgileri açık edilerek riske atılan değerli öğretmenimizin yanındadır.