Cuma, 16 Haziran 2017 17:46

Hem zekâ hem de zekâ

Ögeyi değerlendirin
(0 oy)

eq iq 280x

Zeki olmam şart. Akademik yetkinliğim en iyi düzeyde olmalı, notlarım Kaf dağını aşmalı, en başarılı, en önde, en en en olmalıyım ki... İş hayatında başarılı olayım, herkes beni takdir etsin, toplumda kabul göreyim diyorsanız, bunun cevabını test kitaplarında aramayın.

Başarılı olmayı herkes ister, ancak zeki olmak aslında birçoğumuzun sandığının aksine zor matematik problemlerini çözebilmek ya da bir bilgi yarışmasından bir milyon Türk lirasıyla çıkmak değildir. Zeki olmak birçok sosyal alanda kabiliyet gerektirir.

Araştırmalar IQ’nun (zekâ düzeyi) başarılarımıza büyük katkısı olmadığını gösteriyor. Çünkü zeki olduğumuz kadar duygularımızı da iyi yönetebiliyor olmamız gerekiyor. Tek başına zekâ bize pek yardımcı olmuyor.

Aşağıda kullandığım alıntıyı, duygusal zekâyı daha iyi anlatabilmek adına inceleyelim;

Oldukça iyi bir iş teklifi gelir; harika bir maaş, ideal lokasyon ve muazzam derecede yükselme şansı sunulur. Ama yine de sen hâlihazırda çalıştığın işinden çıkma konusunda tereddüt yaşarsın. Peki, şimdi ne yapacaksın? Tereddütlerini yok sayıp mantıklı görüneni mi yaparsın, yoksa içgüdülerin ile hareket edip aileni hayal kırıklığına uğratma riskini göze mi alırsın? Yoksa iş ile ilgili her iki hissini de göz önünde bulundurup son kararı öyle mi verirsin (Mayer&Salovey, 1997; Salovey&Mayer, 1990).

Hayatta hepimizin başına gelebilecek bir durum, her ne kadar basit görünse, hayatımızın devamını değiştirebilecek değerdedir. Fakat biz duygularımızı, mantık ve içgüdülerimizi bir arada kullanabiliyor, akılcı kararlar alabiliyor ve zor anlarda hızlı çözüm üretebiliyorsak, bu kararı almak bizim için pek de zor olmayacaktır.

Peki, nedir duygusal zekâ? Geliştirilebilir mi, doğuştan mı gelir, içgüdüsel midir, eğitimle kazanılabilir mi, varsa vardır da, yoksa da yok mudur?

Duygusal zekâsı yüksek kişi, kendi duygularını ve başkalarının duygularını anlayabilen, durum ve koşulları tanımlamayı başararak, davranışlarını şekillendirebilen ve değişken şartlara adapte olabilen kişidir.

Buna örnek olarak yukarıda bahsettiğim iş teklifini değerlendirelim: İş teklifi alan kişinin sen olduğunu varsayalım. “Çalıştığın işe devam edecek, ya da yeni umutlarla dolu yeni işi kabul edeceksin. Dışarıdan bakınca cevap çok basit: Tabii ki yeni işi kabul edeceksin! Ancak bu konuda tereddütlerin var. Doğru karar vermen gerek. Peki, elindeki olumlu bilgilerle seni rahatsız eden hislerini nasıl ayrıştırırsın veya nasıl bir araya getirirsin?

Yeni iş fikrinin sana hissettirdiği risk duygusu ve sonucunda oluşan kaygı, bu çekici işi pek de çekici olmayan bir hale getirmektedir. Haliyle pek memnun olmadığın şimdiki işin sana daha çekici görünecektir. Dahası şimdiki işinde hak ettiğin takdiri görmüyor olabilirsin. Yeni işindeyse çok fazla seyahat etmek zorunda olacağından ailene yeteri kadar zaman ayıramayacaksın.

Hissettiğin kaygının sebep ve sonuçlarını bu şekilde tanımladığında, duygularını kontrol edebilir böylece karar verebilirsin.

Belki kaygın, yeni bir ortama girmek ve kendini tanımadığın insanlara kabul ettirmekle ilgili olabilir. Böyle bir durumda, güvendiğin bir iş arkadaşınla bu konuda biraz sohbet edebilir, heyecanını yatıştırabilirsin. Eğer sebep çok fazla seyahate çıkacak olman ise, bu konuyu ailene açar ve durumu masaya yatırırsınız. Ailenin ne düşündüğünü bilmek karar vermene yardımcı olur.”

Yukarıdaki süreç, duygusal zekâsı yüksek olan biri için bir rutindir ve otomatik olarak meydana gelir. Diğerleri için bu acılı bir süreç olur ve kişiyi yoğun bir kaygı haline sokar. Bu kişiler genellikle doğru karar veremezler. Herhangi bir çözüme gitmeden, kaygılarına son vermek adına düşünmeden işten vazgeçerler, ya da yeni işe evet deyip, işin getirdiği sorumluluklar altında boğulurlar.

Araştırmalar, duygusal zekânın her yaşta öğretilebilir ve kazanılabilir bir vasıf olduğunu gösteriyor (Shapiro 1998; Weisinger 1998; Goleman 2000). Bu alanda eğitim erken yaşta başlamalı ve devamlı olmalıdır. Duyguları tanımlayabilme, yönetebilme, okuyabilme, fark edebilme, değerlendirebilme, iş hayatımızda, sosyal ve ikili ilişkilerimizde ve en önemlisi sağlıklı bir birey olmamızda büyük rol oynar. Bu alanda en büyük görev önce aileye sonra eğitmenlere düşmektedir.

Günümüzde gençlerin akademik başarı puanları yükselirken duygusal zekâlarında düşüş olduğu saptanmıştır. Ancak kişinin zekâ katsayısı belli bir yaştan sonra artık gelişmezken, duygusal zekâ her yaşta öğrenilebilir ve geliştirilebilir bir olgudur.

Tek başına IQ ya da tek başına EQ yeterli olmaz.

  • Kendini doğru ifade edebilme
  • Empati kurabilme
  • Yaratıcılık
  • İnisiyatif alabilme
  • İletişim
  • Gurup çalışması
  • Çözüm odaklı olma

gibi beceriler geliştirilebilir özelliklerdir ve en az IQ kadar önemlidir.

 

 

 

 

 

 

Son değişiklik Cumartesi, 17 Haziran 2017 21:24
Yorum yapmak için oturum açın