Cuma, 29 Nisan 2016 14:33

Marmara’da bir müze hayali

Ögeyi değerlendirin
(7 oy)
Saraylar Açık Hava Müzesi Kazıevi Saraylar Açık Hava Müzesi Kazıevi

Antik Çağ’daki ismi ‘Prokonnessos’ olan Marmara Adası’nda yaklaşık 2500 yıldır mermer çıkarılmaktadır. Günümüzde Türkiye’nin mermer ihtiyacının büyük bir bölümü halen buradan karşılanıyor. Saraylar kasabasında mermer ihracatına yönelik bir liman inşaatı sırasında, köyün batısındaki vadide Roma çağına ait bir Nekropolis’in (mezarlık) bulunmasıyla birlikte, İstanbul Arkeoloji Müzesi’nden Dr. Nuşin Asgari önderliğinde kazılara başlanmış ve 1971-74 yılları arasında yedi adet lahit ortaya çıkarılmıştı. Kurtarıcı kazı niteliğindeki çalışmalar 1978 yılına kadar sürmüş, bu çalışmalarda 15 lahit daha gün yüzüne çıkmıştı. Bir yıl sonra, Mermercik koyunun arkasındaki sırtlarda yüzey araştırmalarına başlanmış ve antik mermer ocakları ile birlikte birçok mermer kalıntıları bulunmuştur. Öte yandan, temel kazılarının takip altına alınma ihtiyacı da doğmuştu. Çünkü 1980’e kadar köyün içinde ufak briketten yapılan evler, yerini derin temeller gerektiren 3-4 katlı betonarme apartmanlara bırakmaya başlamıştı.

İstanbul Arkeoloji Müzesi’nden Kültür Bakanlığı temsilcisi Mine Soysal ve ören yeri bekçisi Ramazan Karataş’ın candan desteği ile 2 hafta süren çalışmalarda da 51 adet arkeolojik belge daha saptanmıştı. 1970’lerin başından beri Saraylar’daki antik mermer ocaklarında saptanan eserler, bilindiği üzere, Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün sağladığı mali destekle bulunduğu bölgeden çıkarılıp kasaba içindeki bir alanda sergilenmekteydi. Günümüzde bu alan ‘Açık Hava Müzesi’ adı altında Saraylar beldesinde ziyarete açık bir vaziyettedir. Ancak buraya müze deme olanağı yoktur. Çünkü burası “kazı evi” olarak kayıtlıdır. Yarı mamul mermer heykel ve yapı taşları zamanla ihmalkârlıktan buradan çalınmış ve sahipsiz kalmıştı. Günümüze kadar Marmara Adası’nda kapsamlı bir arkeolojik çalışmanın yapılmamış olması ise büyük bir ihmal olarak değerlendirilmektedir.

İlk müze girişimi

04 dalgic halkasi 280xDalgıç halkası1992 Koalisyon hükümeti döneminde Kültür ve Turizm Bakanı bugün de milletvekili olan Fikri Sağlar’dı. Dönemin SHP İlçe Başkanı İsmail Mersin, partili arkadaşları ile Ankara’ya kurultay dolayısıyla gitmişti. “Marmara Adası için bir şeyler yapabilir miyiz?” düşüncesiyle Bakanlıkları dolaşmışlar, Kültür Bakanlığı’nda baş danışman Gülşen Karakadıoğlu ile görüşmüşlerdi. Gülşen Hanım, Marmara Adası’ndan geldiklerini kendisinin SHP İlçe Başkanı olduğunu söyleyen İsmail Mersin’e; ‘Sizler için ne yapabilirim?’ diye sormuştu. İsmail Mersin, Ada’nın tarihi dokusunu, antik çağdan kalma mermer ocaklarını anlatmış ve buralarda çıkan heykel, lahit gibi tarihi eserlerin kaybolduğunu hatta çalındığını aktarmıştı. Ada etrafında birçok batık olduğunu, bu batıklarda bulunan amfora ve kalıntıların balıkçılıkta kullanılan ‘Algarna’ ağlarına takıldığını, çıkan objelerin bir kısmını balıkçıların evlerine götürdüklerini, sattıklarını, taşıyamayacağı büyüklükteki amforaları ağını kurtarmak için parçaladığını, büyük bir tarih kıyımı yaşandığını anlatmıştı. Çıkan bu eserlere sahip çıkılması gerektiğini ve eserlere çok yazık olduğunu söylemişti. Baş danışman Gülşen Hanım, “Madem öyle başkan, sizin için bir şey yapalım. Marmara Adası ilçe sıfatında olduğu için Turizm-Kültür Müdürlüğü açalım. Aynı zamanda da bir kent müzesi kuralım.” önerisini getirmişti. “Belediye meclis üyesi aynı zamanda da İlçe Başkanı olduğun için Belediye Başkanlığı’na bir önerge ver… Size bir dönümlük bir arazi tahsis etsinler. Buraya yatırım yapıp bir müze kuralım. Bakanlık tarafından beş kişilik personel görevlendirilip, çıkan objeler orada koruma altına alınacak.” Bunun üzerine, sevinçle Ada’ya dönen partililer, dönemin Belediye Başkanı’na müzeye ilişkin fikirlerinden bahsetmiş ve önergelerini vermişlerdi. Başkan çeşitli bahaneler öne sürerek yer tahsisini yapmamıştı… Yer tahsisi yapılmadığından ayaklarına kadar gelen fırsatı kaçırmanın üzüntüsüyle yatırımın boşa gitmemesi gerektiğini düşünmüşler ve İlçe Başkanlığı’nın talebiyle yatırım, SHP’li Sedat Pekel Başkanlığındaki Bandırma Belediyesi’ne yönlendirilmişti. Bandırma Belediyesi, şimdiki ziraat bahçesi yanında müze yeri tahsis etmiş ve Bandırma Arkeoloji Müzesi burada açılmıştı. Marmara Adası’ndan çıkan birçok tarihi eser bu müzede sergilenmektedir.

Sualtı araştırmaları Çamaltı Burnu-1 Batığı

02 camalti burnu batik antik capa 280xÇamaltı burnu batık antik çapaİstanbul Üniversitesi Sualtı Teknolojisi programında öğretim üyeliği yapan Dr. Nergis Günsenin önderliğinde 1989 yılında araştırmalara başlanmıştı. Günümüzdeki ismi Gazi Köy olan ‘Ganos’ Antik kentinde 11. yy. ile tarihlenen Bizans devri amforalarının ve amfora üretim merkezlerinin bulunması ile başlayan süreçte, bu amforaları taşıyan batıkların olası güzergâhları üzerine fikir yürütülerek 1993 senesinden itibaren Marmara Adası’na gidilmiş, 1997 senesine kadar süren çalışmalarda Ada etrafında 13 batık tespit edilmişti. Her batık ayrı önem taşımakla birlikte, 1998-2004 yılları arasında ‘Çamaltı Burnu 1 Batığı’ ile ilgili çalışmalar, Nergis Günsenin’in bilimsel başkanlığında ilk Türk Sualtı Arkeolojik kazısı olma özelliğini taşıyordu. Bir ticaret gemisi olan bu batıktan çok sayıda tarihi eser, amfora ve antik gemi çapası çıkarılmıştı. Çıkarılan bu eserlerin büyük bir bölümü üniversiteye götürülmüş ve üzerlerinde gerekli çalışmalar yapılmıştı. Bugün Marmara Adası Kaymakamlığı’na bağlı spor salonu yanında ekip için çalışmalarını yapabilecekleri bir yer Belediye tarafından tahsis edilmiş. Burada havuzlar inşa edilerek çıkan eserler çeşitli işlemlerden geçmiş ve depoya istiflenerek korunması sağlanmıştı. Nergis Günsenin; 2004 yılına kadar sürdürülen bu çalışmalar neticesinde Marmara Adası’nda bir müze kurulması ve çıkan objelerin burada sergilenmesi gerektiğini belirtmişti. Arkeolojik eserlerin sergilenmesinin yanında, ilk yerel balıkçılık müzesi olması da düşünülmüştü. Ada halkının en az bir yüzyıldır süregelen yaşamını yansıtan etnografik eserlerin de sergilenmesi planlanan bu müze ne yazık ki hayal olarak kalmıştı… Çamaltı Burnu-1 Batığı’ndan çıkarılan antik çapalar İstanbul Üniversitesi’ne ve Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi’ne, seramik kap ve amforaların bir kısmı yine üniversiteye ve bir kısmı da Bandırma Arkeoloji Müzesi’ne taşınmıştır. Ayrıca burada bulunan amforalarda yapılan analizler sonucu üzüm çekirdeğine rastlanmış, geminin kuzey yönüne doğru yola çıktığı ve fırtınadan kurtulamayarak battığı saptanmıştı.

İlk özel müze girişimi

Çınarlı Kültür ve Sanat Sevenler Derneği kurucusu ve koleksiyoner Avni-Jale Özken çifti, sahibi oldukları antika ve amforalar için bir müze yapmayı düşünmüş ve prosedürleri yerine getirmek için kolları sıvamıştı. Çocuk oyun parkı, kütüphane, ziyaretçiler için tuvalet ve dinlenme salonu, müze binası, otopark ve 24 saat esasına göre çalışan güvenlik personeli ihtiyaçları giderilmeye çalışılmıştı. Bu süre zarfında Balıkesir Kuvâyi Milliye Müzesi’ne bağlı sergi salonu olarak faaliyetine devam etmiş. Son olarak Bandırma Arkeoloji Müzesi’ne bağlanmıştır. Bazı duyarlı vatandaşlar derneğe sahip çıkmış ve eser bağışlayarak koleksiyonun zenginleşmesini sağlamıştı. Özken çifti Ada çevresinden çıkan çeşitli devirlere ait bu amforaları sınıflandırarak sergilenmek üzere bir salon hazırlamıştı. Klimatize edilmiş saklama odalarında en soğuk kış günlerinde dahi muhafaza edilen bu eserlerin kullanıldıkları dönemde gemi ambarındaki istif şekillerinin canlandırılması ustaca yapılmıştı.

En dikkat çekici buluntu ise Tunca Teksur tarafından müzeye armağan edilen ‘Dalgıç Halkası’ydı. Dünyaca ünlü Türk Denizcisi Piri Reis’in Kitab-ı Bahriyesi’nde de adı geçen dalgıç halkası henüz tarihlenememiştir.  Kısıtlı imkânları ve üyelerin gönüllü desteği ile her yıl haziran ayında ziyarete açılan sergi salonunda bu sezon Ada tarihine ışık tutacak bir fotoğraf sergisi ve ‘Köy Odası’ canlandırması için çalışmalar devam etmektedir. Eski Belediye Başkanı Ali Aksu tarafından Marmara merkez ve köylerde bulunan eski Rum ve Yahudi mezar taşları da korunma amaçlı olarak dernek bahçesine getirilerek burada sergilenmişti. Yine aynı dönemde belediyeye ait kepçe vasıtasıyla taşınarak, denizden çıkarılan büyükçe bir gemi çapası derneğe hediye edilmiştir.

03 rum kiz okulu 280xRum Kız Okulu binasıMarmara Adası sahip olduğu tarihi ve kültürel zenginlikleriyle bir değil birkaç müzeye sahip olabilir… Hâlâ dimdik ayakta duran 1900’lerin başında inşa edilmiş iki adet tarihi yapı (okul) bulunmaktadır. Bunlardan biri Marmaralı armatör Kiryakides’in yaptırdığı Rum Erkek Okulu’dur. 1910 yılında yapımı tamamlanan bu bina 1923’te ilkokul olarak hizmete açılmıştı. Bugün ise Halk Eğitim Merkezi olarak kullanılmaktadır. Diğeri ise 1905 yılında Marmaralı armatör Pandelidis ailesinden Kaptan Cani tarafından eski Rum Mezarlığı olan yerde, Rum Kız Okulu olarak inşa edildi. Jandarma Karakolu ve bir süre de Hükümet Konağı olarak hizmet veren ve tamamı taş olan bu yapı müze olmaya en elverişli olanıdır. Arkaya bakan bir avlusu, bodrum katı ve bahçesi vardır. Tarihi bir mekân olması da ayrıca önemlidir. Anıtlar Yüksek Kurulu’nca müze olması uygun görülüp karara bağlanmıştır. Avni Özken, Çınarlı mahallesinde faaliyette bulunan Kültür Derneği’ni ve sergi salonunu Marmara’ya taşıyarak bu binaya yerleşmek istediklerini, Marmara Müzesi’ni kurmaya talip olduklarını belediyeye bildirmişti. Belediye tarafından da gerekli müracaatlar yapılmıştı. Sonuçta, uzun yıllar ihmal edilen Ada tarihi ve kültürünü yaşatmak adına bir avuç duyarlı ada sevdalısı tarafından önemli bir adım atılmıştır... Adalılar olarak temennimiz en kısa zamanda hem arkeolojik eserlerin koruma altına alındığı hem de etnografik özelliklere sahip bu müzenin hayat bulmasıdır.

 

Bu yazı hazırlanırken; Avni Özken ile İsmail Mersin’in anlatımlarından, Dr. Nergis Günsenin’e ait www.nautarch.org  adresindeki web adresinden ve H. Can Yücel kişisel arşivinden yararlanılmıştır.

Son değişiklik Cuma, 24 Haziran 2016 13:57
Yorum yapmak için oturum açın