Cuma, 29 Nisan 2016 14:33

Adalar Müzesi

Ögeyi değerlendirin
(1 Oylayın)

 

Geçmiş, gelecek içindir *

Bilindiği üzere 18-24 Mayıs tarihleri arası Müzeler Haftası’dır. Müzeler Haftası’nda yaşadığımız toprakların, geçmişi, yaşamı, kültür varlıkları tanıtılır; eski dönem eserlerinin korunmasının gereği anlatılır. Müzelere geziler düzenlenir, okullarda da müzeler ile ilgili farkındalık yaratma amaçlı eğitimsel etkinlikler yapılır.

Müze nedir?

02 adalar muzesi 280xMüze, sanat ve bilim eserlerinin, yaşanılan döneme ışık tutacak her türlü bilimsel veri ve belgelerin veya sanat ve bilime yarayan nesnelerin saklandığı, halka gösterilmek için sergilendiği yer veya yapılardır.

Toplumun yararına, halka açık, insana ve yaşadığı çevresine tanıklık etmiş malzemelerin üzerinde araştırmalar yapan, toplayan, koruyan, bilgiyi paylaşan ve sonunda inceleme, eğitim ve zevk alma doğrultusunda sergileyen, kâr düşüncesinden bağımsız, sürekliliği olan bir kurumdur.

Müzeler neden önemlidir, amaçları nedir?

Müzeler tarihte yer almış ve şu an yaşamakta olan toplumların bilim ve sanat ürünleri ile yeraltı ve yer üstü zenginliklerini sergilemek, sunmak amacıyla oluşturulan kurumlardır. Müzeler değerli eserleri saklamak ve halka sunma amacı taşır ve bilim ve sanat açısından bu eserleri işleyerek, hem günümüze hem de geleceğimizi aydınlatmaya yarayan kurumlardır. Müzelerde bulunan nesnelerin anlam ve önemi rehberler aracılığıyla yapılan gezilerde ziyaretçilere bilgilenme imkânı sunar ve böylece ziyaretçiler eserler hakkında bilgi sahibi olurlar.

Müzelerin işlevi nedir?

Müzeler, insanlığın geçmişine ait materyalleri, bunların bulunduğu çevreyi araştırır ve korur. Elde edilenleri halka sunarak halkı eğitmeyi, eğlendirmeyi geliştirmeyi amaçlar. Müzelerin işlevi veri toplama, belgeleme (arşivleme), koruma (bakım-onarım) sergileme ve eğitimden oluşur.

Kısaca müzeciliğin tarihi ve Türkiye’de ilk müzecilik faaliyetleri

03 adalar muzesi 280xHalkın gezebileceği müzeler kurma fikrini ilk olarak La Font de Saint Yenne (La Fon dö Sen Yen) adında bir Fransız yazar ortaya atar (1746). Ancak bu müze, 1785 yılında kapanır.

Fransız İhtilali sırasında müze kurma fikri yeniden gündeme gelir. Avrupa’nın ilk ulusal müzesi 27 Temmuz 1793 tarihinde açılan Louvre (Luvr) Müzesi’dir. Süsleme sanatları ile ilgili müzelerin en eski örneği Londra’daki Victoria and Albert Museum (Viktorya ve Albert Müzesi)’dur. 1851 yılında bu kentte açılan ilk evrensel sergi yer alır. 1870’li yıllardan itibaren İskandinav ülkelerinde halk, yaşantısını ve sanatlarını gösterime sunan folklor müzeleri kurmaya başlar. Bu müzeler, açık havada sergi şeklinde yapılmış müzelerdir. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra bu çalışmalar daha çağdaş müzelerin kurulmasına kadar devam eder. Daha sonra müzeler bu etkinliklerinin yanında sinema, müzik, tiyatro ve bunun gibi etkinliklere de açılmaya başlar.

Ülkemizde müzecilik faaliyetleri 19. yüzyıl ortalarında Ahmet Fethi Paşa tarafından başlatılır. 1846 yılında Sultan Abdülmecid‘in emri ile bazı eski eserler ve eski silâhlar Aya İrini Kilisesi‘nde toplanır. Sonrasında 1868 yılında Ali Paşa’nın sadrazamlığı sırasında kilise ve içerisindeki eserler “Müze-i Hümayun” adı altında ilk müze olarak açılır. Bu dönemde Maarif Nezareti Osmanlı İmparatorluğu sınırları içerisinde bulunan tüm tarihî eserlerin İstanbul‘a gönderilmesi konusunda bir emir yayınlamıştır. 1881 yılında Osman Hamdi Bey‘in müze müdürü olmasıyla modern anlamda müzecilik çalışmaları ileri bir düzeye ulaşır.

Osman Hamdi Bey 1883 yılında eski eserlerin yurt dışına çıkışını önleyen “Eski Eserler Kanunu”nu hazırlar, Anadolu‘daki kazılar bu dönemde denetim altına alınır. Osman Hamdi Bey’den sonra yerine Halit Eldem atanır ve o dönemde Türk-İslam eserlerini içine alan “İslam Müzesi” kurulur. 1924 yılında Topkapı Sarayı, 1934 yılında Ayasofya müze olarak hizmete girer. Mevlevî Dergâhı ve Mevlâna Türbesi 1926 yılında “Konya Âsâr-i Âtîka Müzesi” adı altında müze olarak hizmete başlar, 1954 yılında yeniden gözden geçirilerek müzenin adı “Mevlâna Müzesi” olarak değiştirilir.

Müzecilik özellikle Cumhuriyet döneminde büyük önem kazanır. Bir yandan yeni müzeler kurulurken diğer yandan bazı tarihsel anıt ve yapılar müze olarak kabul edilir. Yine bu dönemde müzecilik ayrı bir bilim dalı olarak kabul edilir.

1924 yılında Topkapı Sarayı müze olarak hizmete açıldı. 1928 yılında Etnografya Müzesi, 1934 yılında Ayasofya müze olarak hizmete sunulur. Bu arada Konya, Bursa, Manisa, İzmir, Kayseri, Afyon, Antalya, Edirne, Adana illerinde müzeler açılır.

***

İstanbul’un ilk çağdaş kent müzesi: Adalar Müzesi

04 adalar muzesi 280xBu girizgâhtan sonra yaşadığımız yer olan Adalar’ı, geçmişi ve bugünüyle, yarına uzanacak haliyle tanımak ve üretebilmek için önemli bir basamak teşkil eden “Adalar Müzesi”ne götürmek istiyoruz sizi.

Kim bilir, belki de Adalar halkından pek çok kimse Adalar Müzesi’ne gidip görmemiştir henüz. Müze haftasının bu adımı atmaya yarayan bir araç olmasını diliyoruz.

Adalar nasıl oluştu, ilk sahipleri kimlerdi, kimler geldi kimler geçti bu denizin ortasındaki kara parçalarından? Neler ürettiler, nasıl yaşadılar? Ekonomik, sosyo-kültürel hayatı nasıldı, eğitimi nasıl yapıyorlardı? Geçmiş geleceğe nasıl evrildi? Daha onlarca sorunun cevabı için müzeye gitmeli derim…

Adalar Müzesi, 2010 yılının Eylül ayında Kültür Bakanlığı’na bağlı özel bir müze olarak açıldı. Adalar’ın en eski yerleşim yeri olan Aya Nikola’daki eski helikopter alanı olan hangar onarılarak, bin bir emek ve çabayla düzenlenerek müze mekânı yapıldı ve halkın hizmetine sunuldu. Müze Adalar’ın çok kültürlü tarihini ve değerlerini tanıtırken; tarihi, kültürel ve doğal mirasının zenginleştirdiği toplumsal yaşamını korumak ve Prens Adaları’na olan ilgiyi artırmayı hedefledi.

Adalar Müzesi İstanbul’un ilk çağdaş kent müzesidir

05 adalar muzesi 280xAdalar Müzesi kuruluş ve faaliyet amacını, misyonunu şu şekilde ifade ediyor:

Adalar İstanbul’un kentli merkezlerinden birisidir. Belediyecilik hizmetlerinin ilk geldiği ilçelerden, eğitimli bir nüfusun yer aldığı bir yerleşim alanıdır. Adalar Müzesi kentlilik bilincinin gelişmesine hizmet eden ve aynı zamanda göçler ile kozmopolitleşen nüfusun kaynaşmasını sağlayan faaliyetlerde de bulunuyor.

Adalar binlerce yıllık zengin ve renkli bir kültürü barındırıyor. Müze farklı kültürlerin yaşam alanı olan bu farklı coğrafyanın birikimlerinin anlaşılması, öğrenilmesi, incelenmesi, yayınlanması ve paylaşılarak korunmasına yönelik çalışmalar yürütüyor.

  • Adalar Müzesi’ne başta bilim insanları, eğitimciler, gazeteciler, tarihçiler olmak üzere farklı uzmanlıkları olan kişilerin ve iş adamlarının destek, iletişim ve süreklilik için çağırılması
  • Müze dostlarında ve sponsorlarda, Müzeyi bugün ve gelecek kuşaklar için birlikte sahiplenme ve yaşatma bilincinin oluşturulması
  • Adalar’ın kültür ve tarih mirasını anlamak, korumak ve aktarabilmek için, çocuklar ve gençlerin tarih ve çevre dostu olma bilinci kazanmalarının sağlanması
  • Katılımcı yöntemlerle çalışan bir organizasyon oluşturulması
  • Adalar tarihine ilişkin koleksiyonların, arşivlerin bir araya getirilmesi, Adalar özelinde geliştirilen bir kütüphane oluşturulması
  • Bir kent müzesi olarak Adalar’ın bugününün kayıt altına alınması
  • Teknolojinin yaratıcı ve verimli şekilde kullanımı
  • Bugünden en eski zamanlara belirlenen temalar içinde Adalar’ın bütünlüklü olarak anlatılması
  • Karşılıklı anlayış ve paylaşım için uluslararası ilişkilerin kurulması, dünyadan Ada üzerinde kurulmuş olan diğer müzeler ile bağlantıya geçilmesi
  • İstanbul ve Türkiye’de bulunan Müzeler ile ortak çalışmalar ve işbirliği yürütülmesi…

Adalar Müzesi’nde bulunan bölümler

06 adalar muzesi 280xKronoloji - 10 dakikada Prens Adaları - Adalar’ın Doğası - İlk insan izleri - İlk yerleşimler - Mimari, Mimarlar, Bahçeler – Eğitim – Edebiyat – Ticaret - Dinlenme Eğlence - Göç ve Nüfus - Gelenekler ve Ritüeller - Yeme İçme - Ulaşım ve Haberleşme – Spor – Müzik – Adalılar - Yerel Yönetim - Doğal Afetler – Sağlık - Adalar’ın Sesleri – İmar - Haritalarda Prens Adaları - Gelecek Senaryoları

Adalar’da ilk insan izleri

Tarih öncesinde İstanbul bölgesinde ilk insan izleriyle başlıyor müzenin ilk bölümü. İlk insan yerleşimlerini ve hareketlerini gösteren haritalar, İstanbul çevresindeki kazılardan fotoğraflar, uzmanların tarih öncesi İstanbul’una dair açıklamaları, anlatımlarını içeren video gösterimleri;

İstanbul çevresindeki ilk insan yerleşimlerinde yürütülen kazılardan elde edilen eşyaların replikaları sergileniyor.

10 Dakikada Prens Adaları

Ziyaretçileri karşılayan bölümlerden bir diğeri, 10 Dakikada Prens Adaları gösterimi. Bütün duvarı kaplayan uzaydan İstanbul panosu üzerinde Adalar’ın yeri ile başlayan video-animasyon gösterimi, ziyaretçilerin her ada için kısa bilgiler edinmesini sağlıyor.

Adalar’ın oluşumunu 600 milyon yıllık kesit içinde anlatan gösterimin ardından başlayan bölüm, bu oluşumun izleriyle dolu. Vitrinlerde Adalar’ın bulunduğu denizlerde yüz milyonlarca yıllık canlı yaşamını yansıtan fosiller, kabuklular sergileniyor. Bölümün en çarpıcı objesi, Ada kayalıklarında bulunan ve bu sularda 400 milyon yıl önce yaşamış, denizlerin efendisi ilk omurgalı canlılardan Dunkleosteus (katil çene) adı verilen “Zırhlı Balık” kafatası. Birebir ölçüdeki replika Fransa Eldonia Fosil Enstitüsü tarafından, buluntu fosiller dikkate alınarak Adalar Müzesi için üretildi. Bölümde ayrıca Adalar denizinde yaşayan ve yok olan balık türleri ile kirlenen denizlerde oluşan “beyaz tehdit müsilaj” video gösterimleriyle, Adalar flora ve fauna panoları izlenebilir.

Adalar’ın doğası ve oluşumu

Dünyamızın coğrafyası sürekli değişim halinde. 200 milyon yıl öncesi bundan çok farklıydı. Ana hatlarıyla sadece 2 kıta vardı. Prens Adaları’na gelince... Onlar önceden ada şeklinde değildiler. 12.000 yıl önce buzullar hızla erimeye başladı. Çanakkale Boğazı’ndan gelen sular o zamanlarda bir göl olan Marmara’da su düzeyinin yükselmesine yol açtı. Günümüzden 7.600 yıl önce ise Marmara’nın su düzeyi artık İstanbul Boğazı’nı aşacak seviyeye ulaştı. Adalar’ın bulunduğu bölge önceleri karaya bağlıyken, suların yükselmesiyle birlikte, başlangıçta yarımadalar oluştu, sonunda da Adalar, Prens Adaları…

Bir damla Marmara suyu içinde neler var?

Marmara denizi de diğer denizlerimiz gibi çok hızla kirleniyor. Doğal yaşam he geçen gün büyük oranda geri dönüşü imkânsız olan zarara uğruyor. Denizlerimizde yaşayan yararlı ve zararlı canlılara daha yakından bakmak, bir damla Marmara suyu içinde neler olduğunu görmek için Mikroskop gösterimine mutlaka uğrayın...

Kabuklular ve fosiller

Adalar’ın doğası ve oluşumu, canlı yapısına örnek fosiller, kabuklular ve diğer buluntuların araştırılmasına ve sergilenmesine İstanbul Teknik Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği bölümü öğretim üyeleri ve öğrencilerinin desteği ile devam ediliyor. Adalar’da yürütülen araştırmaların sonuçları kabuklular vitrininde sergileniyor…

Adalar’ın İlk Sahipleri

Adalar’ın ilk yapıları olan manastırlar, seyyahların notlarına ve birincil kaynaklara dayanan ada izlenimleri ile başlayan bölüm, Adalar’a sürgün edilen imparatorlar, imparatoriçeler ve din adamlarının hüzünlü öyküleriyle ve bu öyküleri betimleyen renkli ve etkileyici gravürlerle devam ediyor. Büyükada’da Bizans döneminde inşa edilen tapınaklar ve Büyük Saray’dan bugüne kalan sütun başları ve kaideleri bu bölümde sergilenen objeler arasında.

Adalar İstanbul’a bağlanıyor, yaşam hareketleniyor…

İstanbul’un modern bir metropol kimliğini kazandığı 18. yüzyılın ikinci yarısından başlayarak, sayıları giderek artacak olan bir grup farklı dinden Osmanlı ile varlıklı Avrupalı, Adalar’ı bir sayfiye mekânı olarak keşfettiler.

1851 yılında, İstanbul ile Adalar arasında düzenli vapur seferlerinin başlaması, Adalar’ı İstanbul’a bağlamakla kalmadı, dönemin modern kent yaşamının pek çok nimetini de onlara ulaştırdı.

Müzenin sonraki bölümleri, bu canlanan yaşamın izlerini ziyaretçilerle tematik düzende paylaşıyor.

Edebiyat

Müzenin en önemli bölümlerinden birisi de Edebiyat bölümü. Bu bölümde Adalar’da yaşayan, Adalar’ı ziyaret eden, dost buluşmalarına gelen, edebiyat sohbetlerinde, yemek davetlerinde, plaj sefalarında buluşan edebiyatçıların yaşadıkları ve yazdıklarının fotoğraflar, video klipler ve eserlerinden alıntılar yer alıyor. Adalı edebiyatçılara ait eşyalar vitrinlerde sergileniyor.

Sait Faik, Reşat Nuri Güntekin, Nurullah Ataç, Hüseyin Rahmi Gürpınar, Melih Cevdet Anday, Halide Edip Adıvar, Mehmed Celal, Ahmet Refik Altınay, Recaizade Mahmut Ekrem, Yahya Kemal Beyatlı, Halit Fahri Ozansoy, Ahmet Rasim, Fazıl Ahmet Aykaç, Zahrad, Hüseyin Siret Özsever, Tahsin Nahid, Yakup Jadri Karaosmanoğlu, Ziya Gökalp, Halikarnas Balıkçısı, Aziz Nesin, Zeyyat Selimoğlu, Peride Celal, Zabel Asadur…

Ticari Yaşam

Bir zamanlar canlı ticari yaşamı ile çekici bir yerleşik yaşamın olduğu Adalar’ın değişen ekonomisi, esnafları, anılar, renkli fotoğraflar, ilginç eşyalar ve esnaf söyleşilerinden oluşan video gösterimleri eşliğinde sunuluyor...

Osmanlı döneminde Adalar’da kendi ölçüsünde sanayi ve ticaret yaşamı vardı. Un değirmenlerine dışarıdan gemilerle buğday getirilir, işlenip ihraç edilirdi. Konserve, peksimet, makarna imal edilirdi. Büyükada’daki devlete ait demir fabrikasında, adadan çıkarılan demir işlenir, Heybeliada’dan bakır, Büyükada’dan bakır ve kurşun çıkarılırdı.

Adalar’ın hemen tümündeki taş ocaklarından yerel ihtiyacın ötesinde başkentin ihtiyacı da karşılanırdı.

Göç ve Nüfus

Tüm dünya üzerinde nüfus hareketliliği kentlerin kaderini değiştirecek kadar hızlı gerçekleşiyor... Bireysel ve toplu göçler insanlık tarihi kadar eski; kıtlık, doğal afetler, savaşlar, siyasi zor, bireysel tercihler ve daha pek çok neden insanların hızla doğduğu veya yaşadığı topraklardan ayrılmasına neden oluyor...

Adalar da İstanbul gibi nüfus hareketlerinden ve göçten etkilendi. Son 100 yılın tarihi kırılma noktası sayılabilecek olaylar, kararlar geliş-gidişleri birebir etkiledi. Adalar’ın demografisi bu olaylarla ve kararlara paralel olarak değişti. Müze, istatistiki verilerin yanı sıra, Adalıların kişisel anlatıları ve tanıklıkları üzerinden bu değişimi kayıt altına alıyor.

Yüzlerce Adalı ile yapılan sözlü tarih çalışmalarının hemen tamamında göçün her iki yanına işaret eden tanıklıklar var. Bunlar, bölümde yer alan üç belgesel-video gösterimde yer buluyor.

Bölümde sergilenen objeler arasında dikkat çekici iki parçadan biri, Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci başbakanı Fethi Okyar’a ait seyahat çantası. Diğeri de 1964 yılında ülkeyi iki ay içinde birkaç parça eşya ile terk etmeleri istenen Yunanistan pasaportlu Türkiyeli Rumlara ait temsili seyahat bavulu.

Göç’ün Gölgesinde Büyük Bir Aşk Öyküsü, Bedia Hanım Türkiye’den ayrılmak zorunda kalanlar arasında. Rum eşi Niko Çavuri ‘54 yılında Türkiye’den gitmeye mecbur bırakılınca, o da evini kapatıp, dostlarıyla vedalaşıp Atina’da yeni bir hayata başlıyor.

Bedia Çavuri’nin günlüğünden: “Bu sabah uyanınca kendimi adada zannettim. Deniz ve çam kokusu bana adadaki bahçemizi hatırlattı. Motor sesleri de, sanki bizim motor balığa gitmemiz için hazırlanıyor hissini verdi, galiba adayı çok özledim. Kim bilir Niko da ne kadar hasretini çekiyor bahçesinin, fakat belli etmiyor. İstanbul’dan ayrılalı bir sene oldu.” 25 Haziran 1955 / Lutraki

Adalılar

Adalar’ın en sıradan ve gerçek ünlüleri. Onlar çok kültürlülüğün ve dayanışmanın yaşam ustası. Ada yaşamını güzel, rahat, zor, eğlenceli, hüzünlü ve lezzetli kılanlar... Yani bu bölümde, yazlıkçısından kışlıkçısına, bakkalından manavına, eşekçisinden meyhanecisine, garsonundan balıkçısına ve kalfasına bütün Adalılar...

Müzeler Haftası’nı Adalar Müzesi’ni görmek için bir fırsata çevirin

07 adalar muzesi 280xBirkaç bölümünü yazdığımız Adalar Müzesi’ni müze görevlisi Çetin Kebabçı mihmandarlığında gezmeye başlıyorsunuz. Müze girişinde sizi ilk karşılayan o oluyor güler yüzüyle. Girişte başlayan yolculukta her daim yanınızda ve müze bölümlerini tanıtırken yıllardır yaptığı işin heyecanından bir şey kaybetmediğini canlı anlatımından anlıyorsunuz. Müzeyi içinize sindirerek gezmek ve bilgi edinmek için iki saatinizi ayırmanızı öneririz. İstanbul’un yanı başında bir cennete gelmek ve bu cennetin kapılarını aralamak için iki saat ne ki! Diyeceğinizden eminiz. Bu fırsatı ve güzelliği kendinize ikram edin derim. Günlük maişet dertlerinden bir nebze olsun uzaklaşmak, soluklanmak, İstanbul’un incilerinin bilgisiyle ruhumuzu ve dimağımızı doyurmak için değer!

Müzeye nasıl gidebilirsiniz?

Müze, Büyükada’da, Aya Nikola mevkiinde. Büyükada’ya vardığınızda müzeye faytonla 10 dakikada ulaşabilirsiniz. Fayton ücreti 25 TL. Hem adayı görmek hem de doğa yürüyüşü yapmak isteyenler için yürüyerek de gidilebilecek bir yer. Yaklaşık yarım saatlik bir yürüyüşle Maden bölgesinin güzellikleriyle, evleriyle-köşkleriyle gözünüzü ve gönlünüzü şenlendirmeniz mümkün.

Müze giriş bedeli 5 TL. Müze Kartınız varsa 3 TL. Toplu girişlerde grup indirimi de yapılıyor. Müzenin kafesi bahar ve yaz aylarında çalışıyor. Mayıs ayı itibariyle kafe misafirlerini karşılamaya hazır.

Biz yanı başımızda yer alan cennetten bir köşenin cennetini nasıl oluşturduğunu kısmi olarak anlatmaya çalıştık. Görmek, tanımak ve yaşadığı yerleri bilmek ve geçmişi gelecekle buluşturmak isteyenlere iş düşüyor bundan sonra.

Müze sizi bekliyor! Bilgi güçtür düsturuna inananlara mini bir hazine sunmak için kapılarını açmış bir şekilde bekliyor!

Adalar Müzesi: Yılmaztürk Cad. Aya Nikola Mevkii, Maden-Büyükada

Tel: 0216 382 64 30  

www.adalarmuzesi.org

 

* Polonya’da bir müzenin girişinde yer alan tabela yazısı.

 

Kaynaklar: Vikipedi, Adalar Müzesi ve Adalar ile ilgili broşürler

 

Son değişiklik Pazartesi, 02 Mayıs 2016 18:08
Yorum yapmak için oturum açın