Ne kadar da çok seviyoruz oyun oynamayı. Çocuk yaşta oynadığımız oyunlar zekâmızı geliştirir, arkadaşlık, dostluk, paylaşım ruhunu aşılardı o küçücük beynimize. Oyun oynarken doğa ile kucaklaşır, hayvanlar âlemine dalar, bitkilerle tanışır ve en önemlisi de arkadaşlarımızın huylarının farklı olduğunu sezerdik. Niçin şu sarışın kızla oynamayı severdik de o diğer uzun saçlı kızdan hoşlanmazdık? Bizdeki beğeni ve seçme duygusu gün geçtikçe şekillenirdi. Ya beğenilme istemi? Arkadaşlarımızın bizi beğenmeleri ve bize ilgi duymaları için hiç mi emek vermedik? Hiç mi kendimize özen göstermedik? Yıllar geçti ve zamanla huy ve karakter arasındaki farkı keşfettik. Az da olsa, huy değişir, kişinin eğitim düzeyi ve dış etkenler insanı iyiye veya kötüye doğru yönlendirebilir. Karakter bakidir.
Teknoloji devrinin esir aldığı çocuklar bakalım hayat felsefelerini nasıl kuracaklar. Çocuklukları ile o kadar çok oynandı ki insan karakterini huyundan ayırmakta bizler bile zorlanırken, sanal âlemin yalnızlığına itilmiş bilgisayar oyunlarıyla yetinen çocuklar, zekâlarını zorlamadan, algıladıkları ve belleklerine depoladıkları bilgilerle, iletişim kurmakta ve hayatın sunduğu zorluklara çözüm bulmakta nasıl başarılı olacaklar?
Oyun oynamak çok güzel fakat oyunculuk, concentration dediğimiz bir ön hazırlık devresi gerektirir ki yaptığı işe saygı gösteren her oyuncu kendini bu şekilde rolüne hazırlar. Şıpın işi oyunculuk olmaz. Rolünün analizini yapmak, benimsemek, kendinden ruh katmak ve mutlak disipline uymak gerektirir.
Yaş aldıktan sonra da oyun oynamayı sevenler gittikçe çoğaldı. Kendi başlarına oynamaları kimseyi rahatsız etmemeli fakat kendi eğlencesini başkalarının hayatı, hakkı ve geleceği üzerine kuruyorsa, o zaman o işe er veya geç hak karışır.
Her güzel kelimenin arkasına cilik-culuk yapıştırarak ne de güzel oyun oynamaya başladılar. Ev-evcilik, siyaset-siyasetçilik, entel-entelcilik, daha sayayım mı? Bunlar önemli kavramlardır, hele namusla, saygıyla, terbiye ile nezaketle hiç oynamasınlar. Bu kelimelerin arkasına sız-suz yapıştırarak oyunu bitirmek hiç de zor değil.
Hangi oyun kalıcıdır? Kaldı ki çocuk oyunu değil bunlar. Her şey niyete bağlı, oyunun kurgusunu iyi yapanlar bile gün gelir kaygan zeminde tökezlerler.
Oynarken oyuna gelmeme dileği ile.