‘Kavram Sanatı’ ilk kez Amerikalı sanat karşıtı Henry Flynt tarafından kendi sanatına verdiği isimdi. Kavramsal sanat, sanat yaklaşımını kökten değiştirdi. Artık sanatın heykel gibi üç boyutlu ya da tuvalde resim olması gerekmiyordu. Farklı malzemeler kullanılabilecek ve sanatçının kendisi değil asistanları tarafından yapılabilecekti. Soyut ekspresyonizme tepki olarak ortaya çıktı ve akılcı çalışmalarla kendini ortaya koydu.
Kavramsal sanatta eserin arka planındaki fikir eserin kendisinden daha önemlidir. 1. Dünya Savaşı öncesi ilk örneklerini veren bu sanat 1960’lı yıllarda belirli bir sanat formu olarak kendini kabul ettirdi.
Sol Le Witt; “Konu aldığım sanatı tanımlamak için Kavramsal Sanat terimini kullanacağım. Kavramsal Sanat’ta, kavram düşüncesi yapıtın en önemli özelliğidir. Kavramsal sanat yapan bir sanatçı, yapıtını önceden tasarlar, yapıtıyla ilgili kararları önceden verir. Uygulama o kadar önemli değildir. Düşünce, sanatın gerçekleştirilmesini sağlayan bir makineye dönüşür. Bu tür bir sanat kuramsal ya da kuramların görsel karşılığı değildir; sezgiseldir, her türlü zihinsel süreçle ilgilidir ve bir amaç gütmez. Genellikle, sanatçının zanaatçı yönünden, yani beceriye olan gereksiniminden bağımsız bir uygulama alanıdır. Kavramsal sanatla ilgilenen sanatçının amacı, yapıtını izleyicinin zihinsel anlamda ilginç bulmasıdır, dolayısıyla yapıtın izleyiciye duygusal anlamda seslenmesini istemeyebilir.” diyerek aslında kavramsal sanat hakkında bize öz bilgi verir.
Bu sanatın öncülerinden Marcel Duchamp 1913 yılında endüstriyel ürünlerini sergiler ve bu yolla sanatın doğasını sorgular.
Kavramsal Sanat neyin sanat olabileceğini sorgularken aynı zamanda da bizlerin izleyici olarak konumunu sorgular. Pek çok sanatçı sözcükleri kullanarak meramlarını anlatmayı seçmişlerdi. Kosuth bunlardan biridir. On Kawara takvim tarihlerini resmetti, John Baldesarri ise kelimelerini tabelacılara yazdırmıştı.
İşin özünde kavramların dünyasını, onlara yüklediğimiz anlamları, geleneksel olanın dışında sorgulayarak, eserden çok onu ortaya çıkaran fikri vurgulamak için daha çok düşünceye dayalı sanatçının uygulamasını yapmasının gerekmediği kavramları irdeleme sanatı diyebiliriz bu sanata.
Joseph Beuys (1921-1986)
Siyasetçi ve sanatçıdır. Sanatın toplumu iyi yönde şekillendirdiğine inanıyordu. Enstalasyonlar yaptı. Malzeme olarak birçok atık malzemeyi kullansa da en belirgin olarak bilinen keçelerdir. Bir çakalla üç gün aynı odada kalmıştır. Yeşiller Partisi’nin kampanyalarına katılmıştır. Vietnam Savaşı’na karşı çıkarak Amerikan sanatının egemenliğini tehdit etmiştir.
Marcel Broodthaers (1924-1976)
Şairdir. Evini sanat müzesine dönüştürmüştür. Yapıtlarında dil ile dilin ifade ettiği nesneler arasındaki ilişkiyi inceliyordu.
Sol Lewitt (1928-2007)
Küplerden ve geometrik diğer şekillerden oluşan heykeller ve enstalasyonları vardır.
On Kawara (1932)
Zaman ve mekân, yaşam ve ölüm gibi kavramaları en basit şekilde ele almıştır. Kendi yaşantısın kaydetmeye başladı ve çıktığı yolculuklardan hâlâ hayattayım diye yazılı kartlar göndermiştir. Tarihlerin resimlerini yapmıştır
Joseph Kosuth (1945)
Felsefe dilbilimden etkilenerek çalışmalar yapar. Provokatif bir üslubu vardır. O’na göre sanatçı olmak sanatın doğasını sorgulamaktır ve resim bunu yapmıyordu. Sanatın nesnenin değil, kavramın içinde olduğunu söylemiştir.