Bahar’ın maceraları:
2 ay çok çabuk geçmişti. Bahar’ın adadan ayrılma vakti de yaklaşmıştı. Ada’da herkes yepyeni bir yıla girmek için telaşlıydı. Çarşıdaki asırlık dükkânın çırağı çarşıda rastladığı Bahar’a müjdeyi verdi. “Abla, çok güzel yılbaşı süsleri geldi, bayılırsın sen ayılılar, bebekliler, geyikliler, geçen sorduklarından, gel bak abla...” Noel, ardından da yılbaşı çok şenlikli olurdu adada. Bahar, adada yürüyüş yaparken rengârenk ışıklar, süslenmiş ağaçlar, balkonlardan sarkan Noel babalar, çoraplar, geyikler görmeye bayılırdı. Bu yıl tüm komşular karar vermişti Madam Destina’nın evi hep birlikte süslenecekti. Herkes orada toplanacaktı. Herkes biraz süs ile Madam’ın evini süslemeyi birinci vazife edinmişti. Sokaklar ve insanlar yılın en tatlı telaşı içindeydiler. İç dondurucu soğuğa ve vapurları iptal ettirecek fırtınalara rağmen insanlar, süslerin, yemeklerin, hazırlıkların mutluluğun ve çılgın telaşın içinde içlerini ısıtmayı başarıyorlardı. Bahar çarşıda fazlaca bir süre süslere baktıktan sonra ve işlerini hallettikten sonra Madam Destina’nın evine doğru attı kendini.
Madam Destina’nın küçücük tek katlı evi şeker avlusu o sene hayatında yeni şeyler başlamasını isteyen herkese ev sahipliği yapacaktı. Madam’ın evinde kalorifer yoktu, bir elektrikli ısıtıcı ve kocaman bir şömine vardı. Bahar geldiğinde tüm komşular ve Aysun Hoca şöminenin etrafındaki koltuklara oturmuş, Madam’ın meşhur sıcak çikolatasını içiyorlardı. Kakuleli, karanfilli, tarçınlı, karabiberli ve Madam’ın hiçbir zaman tam söylemediği daha ‘neler’li bu sıcak çikolata, şömine ateşi, çalan İtalyanca, Rumca, Fransızca karışık şarkılar, sürekli kahkaha atan bu kadınlar, şöminenin yanındaki pencereden gözüken uzaktaki orman ve yeni yağmaya başlayan kar insanı bir masalın içinde oldu-ğuna ikna ediyordu. Adadaki hiç bir doğalgazlı kaloriferli ev o an oradan daha sıcak olamazdı… Yerler yün kilimler ve hayvan postlarıyla kaplıydı. Yapılacak iş çoktu sıcak şarap yapılacak, vişneli sarma sarılacak, son gelen süsler yerleştirilecekti. O gün Noel’di ve Madam Destina ile bütün komşularla en ala bir Noel yemeği yenilecekti. Madam bu sene Noel’de yalnız yemek yemek istemiyorum dediği andan itibaren komşular en iyi yaptıkları yemekleri yapıp o gün o eve damlamanın telaşı içindeydiler.
Bahar bu tatlı kargaşada biraz olsun adadan ayrılacağı gerçeğini unutuyor, ömrün ve anın akışı içinde o da mutluluktan uçuyordu. Bahar yeni yılın ilk günü çalış-mayı kabul ettiği proje takımı ile 6 ay Anadolu’da çeşitli misafir ve öğretmen evlerinde kalacaktı. Göbeklitepe ve Çatalhöyük başta olmak üzere Anadolu’daki Anaerkil dönem kalıntı ve geleneklerini araştıracak olan bu proje Bahar’a iyi bir maaş ve şimdilik 6 ay kalacak yer imkânı sunuyordu. Bütün komşular fallarında da çok hayırlı gözüken bu projede çalışmasını çok desteklemişler ve Bahar’ı cesaretlendirmişlerdi. Bahar zaten bu kadınlardan ve adalardan o kadar çok şey öğrenmişti ki şu an Ada’dan ayrılması gerekiyorsa bunu kutlayarak ve kutsayarak yapması gerektiğini biliyor ve öyle davranıyordu.
Birazdan vişneli sarma sarmaya yardım edecek hatta fava için bakla ezecekti onu bu hayatta ne sarsabilirdi ki. O akşam herkes hiç olmadığı kadar eğlenmiş hep birlikte yaptıkları lezzet şahikası mezeleri ve yemekleri uzun uzun sohbet ede ede molalar vere vere yemişlerdi. Yanan ateş, mumlar ve hep birlikte koca bir cadı kazanına benzer bir kazanda yaptıkları efsunlu efsanevi sıcak şarap evi sanki uçan bir buluta koymuş adanın etrafında dolaştırmaya başlamıştı.
Madam Destina unutamadığı hayatının aşkını anlatıyor, onunla yaşadıklarını anlatıyor ve adeta anlatırken mest oluyordu. Müslüman bir çocuk sevmiş, oğlanın annesi izin vermemiş ama aşklarına da engel olamamış. Herkesin yakından tanıdığı hâlâ adada oturan evli ve çoluk çocuğa karışmış olan “bu amca” komşular arasında sır. Ama hâlâ birbirlerini sevdikleri adada bilinen bir sır. Şule Abla aşkla evlendiği kocasından nice dayaklar yiyerek boşanmıştı. Ama herkese artık mutluluğu yakaladığını dul olduğu ve boyunca çocukları olduğu için adada gizli bir aşk yaşadığını müjdeledi. Liseliler gibi kaçak bir şekilde adanın arka taraflarında, denizde buluşup sevişiyorlarmış. Şule Abla adeta uçuyor tüm komşular da onun için çok seviniyordu. Aysun Hoca anlatmaya başladığında zaten gece yarısı çoktan olmuştu.
Bahar adadaki son günlerini süsler, mezeler, sıcak çikolata ve sıcak şaraplarla geçirmekten daha muhteşem bir uğurlama töreni olamaz diye düşündü. Dönüşünün muhteşem olacağından artık emindi. Tüm ada, pek çok ev adeta çılgın ve tatlı bir gelin gibi süslenirken Bahar sadece 4-5 valize sığdıracağı eşyalarıyla yeni yılın ilk günü Bostancı’dan Çorum otobüsüne bineceği ve çalışma arkadaşlarıyla Çorum’da bulaşacağı için ilginç bir tedirginlik duyuyordu. Bahar’a son günlerinde hiç yemek pişirtmeyen komşularıyla 31 Aralık’a kadar adeta her gün ayrı bir kutlama, her gün ayrı bir parti, ayrı bir eğlence yaşıyorlardı. Hiçbirinin çok parası yoktu, ama güçlerini birleştirince kesinlikle voltran’ı oluşturuyorlardı.
Bahar Ada’nın dışında onu yeni bir aşkın ve yeni güzelliklerin beklediğini biliyor ama yine de ara sıra gözlerinin dolmasına engel olamıyordu. O gün ateşin başında sıcak şarap içerlerken istediği anda, istediği yerde, istediği masalı yaratabileceğini ve o masalın içine girebileceğini görmüştü.
Bu masaldan çıkıp başka bir masal girmesi gerekiyordu Bahar’ın ve artık bunu nasıl yapabileceğini çok iyi biliyordu. Yeni yılda yeni bir masal dilemek yerine o masalı yaratmayı öğrenmişti Ada’dan. Ve yeni yılın ilk günü o hiç sevmediği sabah 07.00 Bostancı vapuruna binmek ona hiç zor gelmemişti.
SON