Salı, 01 Temmuz 2014 00:00

Burgazada Günlüğü

Marianna Vasiliadiz
Ögeyi değerlendirin
(1 Oylayın)

“Siz Ada’yı uykuda yakaladınız mı hiç? Dinlenirken deniz, birbirine fısıldayan kayıkları, ağaçların aşk hışırtılarını işittiniz mi hiç? Ya da sessiz esen rüzgarın geçmiş yazlardan kalan kalp kırıklarını süpürdüğünü farkettiniz mi  hiç? Ne zaman gerçekten baktık  Burgaz’a, ne zaman gerçekten  dinledik?

Nelere göğüs gerdi hiç bilmedik.  Ayaktaydı yüzyıllarca. Badireler atlattı yılmadı, ayrılıklarla  bilendi yıkılmadı. Kavuşmalarla  tazelendi, aşklarla yeşillendi. Gün  geldi göçenlere yatak, gün geldi  doğanlara kundak oldu. Ciğerlerini söktüler ses etmedi. Renklerini  sildiler pes etmedi. Hep bekledi.  Hep bekledi. İnsanlar çekildiğinde  hep ona kaldı yorgun ruhların  çilesi.

Gözü pek köpeklerin, karnı aç  kedilerin korkuları onu sardı. Fırtınalara karıştı. Dalgalarla savaştı  ama yalnızlığına çare bulamadı.  Bizi özledi Burgazada, bir tek bizi  bekledi...”

Orada olsaydım,  kimseye görünmeden, yanıma hiç  bir eşya almadan,  çıkardım evimden,  karışırdım ruhunun  güzelliklerine. Ne  kimlik lazım olurdu  senin yanında ne de  para. Kimseye söyleme ama evimin  anahtarı bile bir  halının altında.

Çok karanlık olman  gerekirken bu  saatlerde, eminim  aydınlık olurdu  kalbinin en orta  yeri. Kâh bisikletlerin farlarıyla,  kâh Kardeşler’in süslü ışıklarıyla. Etraftan gelen çatal bıçak  sesleri pek açardı içini. Bilirim  hiç sevmezsin kapalı perdeleri.  Açık kapılar istersin. Balkondan gelen kokular, pencereden  pencereye seslenen dedikoducu  komşular.

Etrafı denizlerle çevrili güzel  arkadaşım, içini okurum ben  senin. Bilirim, tenhalaşmak hiç  istemezsin. Ama üzülme, ben bir  iki vakte gelirim, açarım perdeleri, salarım komşuları pencerelere, Ergün’de bir çay içer,  kulübe doğru şöyle bir gezerim.  Sahilden geçmeyi ihmal etmem,  herkese senin adına selam ederim. N’apalım çarşıdan da artık  dönüşte geçerim. Ahmet Bakkal  gözler olmuştur yollarımı. ‘Veresiyemiz yoktur’ yazan tabelanın  arkasından gülen İsmail’e ben  de, ‘veresim yok’ diyen gözlerle  gülümserim alırken çikolataları-mı. Derken eve varmışım, cebimde huzur taneleri. Şimdi de eve  giresim yok iyi mi? O halde alı-rım turuncu bisikletimi, ver elini  Ay Nikola ver elini Kalpazankaya. Hava da pek sıcak ama...  cehennem sıcağı olsa çekilirsin  sen Burgazada.

Yine geç oldu, dönmeli artık.  Akrep ile yelkovan bile uykuda.  50 yaşına da gelsem alışamayacağım şu geçen zamanın hızına. Manzaraya daldım, gelmişiz  bak, ‘Gezinti Caddesi’ yazıyor  tabelada. Ben biraz balkondayım. Sen artık uyu, uyandıracağım seni kızarmış ekmek  kokusuyla... 

Son değişiklik Çarşamba, 25 Mart 2015 21:08
Yorum yapmak için oturum açın