Açılışta Vatikan tarafından atanıp göreve ayağının tozuyla başlayan Ermeni Katolik Başpiskoposu Levon Zekiyan, Türkiye Ermeni Patrikhanesi Ruhani Kurul Başkanı Başrahip Tatul Anuflyan, Adalar Rum Ortodoks Kiliseleri Metropoliti Peder Iakovos Sofroniadis, Alevi Vakıfları Federasyonu 2. Başkanı Doğan Bermek ve yönetim kurulu üyeleriyle, İstanbul Anadolu Yakası Cemevi Başkanları bulundu. Adalar Belediye Başkan Yardımcısı Mahmut Yerlikaya, bir önceki dönemin belediye başkanı Dr. Mustafa Farsakoğlu ve belediye yetkilileri de açılışta yer aldı.
Adalar’da, camiler, Rum Ortodoks, Ortodoks Apostolik (Gregoryen) Ermeni, Katolik Ermeni ve Latin Katolik kiliseleri, sinagoglar ve cemevinin de bulunduğu tüm mabetler, yani cami, cemevi, manastır, kilise, ayazma ve sinagoglar fotoğraflarla yer alıyor. Adalar Vakfı Başkanı ve Adalar Müzesi yönetim kurulu üyesi Halim Bulutoğlu, serginin küratörü ve mimarlık tarihçisi Hasan Kuruyazıcı, açılışta yaptıkları konuşmada, İstanbul Adaları’nın farklılıklarla birlikte yaşamın en güzel örneklerini barındırmaya devam ettiğini, sergi ve açılışta ortaya konulan bu güzel birlikteliğin yakın coğrafyamızda yaşananlar dikkate alındığında, bütün dünyaya çok önemli ve anlamlı bir mesaj verdiğini anlattılar. Serginin küratörü mimarlık tarihçisi Hasan Kuruyazıcı, serginin amacının Adalar’ın çok yönlü dinsel-toplumsal yapısını bir mimarlık tarihçisinin bakışıyla, bir fotoğraf sanatçısının gözünden belgelemek olduğunu söyledi.
Kuruyazıcı, İstanbul’un dinlerin, mezheplerin yüzyıllardır birlikte var olduğu bir kent olduğunu vurguladı: “İstanbul’da Tanrı’nın yüzlerce evi bulunuyor. Adalar, sayısız özgünlükleriyle birlikte, bu konuda İstanbul’un küçük ölçekli bir örneğini oluşturuyor. Burada da her dine ait Tanrı’nın evleri eksik değil. Adalar’da Bizans döneminden beri Rum balıkçı köylerinden başka Ortodoks manastırlarının, kilise ve ayazmalarının da bulunduğunu biliyoruz. Bunların birçoğu, zaman içinde değişikliklere uğramış da olsa, günümüze ulaştı. 19. yüzyılın ikinci yarısında Adalar sayfiye yeri olarak gelişmeye başlayınca Rumlardan başka Hıristiyan, Müslüman ve Yahudilerin nüfusu da arttı. Ardından Tanrı’nın evlerinin sayısı, Ortodoks Apostolik (Gregoryen) Ermeni, Katolik Ermeni ve Latin Katolik kiliselerinin, sinagogların yapılmasıyla çoğaldı. Her adada bir cami inşa edildi. Sonra Büyükada’da cami sayısı dördü buldu. Burgazada’daki cemevi de son halka olarak bunlara eklendi.” Adalar Vakfı Başkanı Halim Bulutoğlu da Adalar’ın, “Tanrı’nın evleri” açısından çok zengin bir çeşitliliğe sahip olduğunu belirtti. “Cami, cemevi, manastır, kilise, ayazma ve sinagoglar... Bu kadar küçük toprak parçasında, böylesine çeşitlilik başka bir yerde yok. Üstelik hemen hepsi de faaliyette” dedi. Sergide yer alan mekânlardan fotoğraflar fotoğraf sanatçısı Damla Yılmaz’a, sergi ve sergiye eşlik eden kitabın tasarımı da Sera Dink’e ait.
Yaklaşık iki yılda hazırlanan sergi, yaz boyunca her gün ziyarete açık kalacak.