Bizim Adalar filminin ilk gösterimi Beyoğlu Sineması’nda 12 Haziran’da gerçekleşti. Film Adalılar tarafından ortalama bir beğeni aldı. Filmin kurgusunu neyi düşünerek yaptınız?
Bu film Adalar Vakfı ve İstanbul Kalkınma Ajansı’nın bir projesi olarak yaşama geçti.
Geçen yıl, Adalar Vakfı’ndan arkadaşlar “küçük bir bütçemiz var, bize Adalar’ın tanıtımını konu alan bir film yapar mısınız” dediler. Ben de tamam dedim ve film çalışması başladı. Geçen yıl, Gezi olaylarının yaşandığı dönemdi işsiz kalmıştım. İşten atılmıştım. O zaman Gezi olayları vardı bütün Adalar’da forumlar yapılıyordu. Ben gaza geldim işte, nerdeyse olmayan bir bütçeyle bu işe giriştim. Hem Adalar konusunda adına yaraşır bir film yapmak gerekiyordu hem de İstanbul kalkınma Ajansı ve Adalar Vakfı’nın istediği tanıtım filmi olması gerekiyordu. Öyle bir süreçte Adalar’ı tanıtacak bir film yapmak hiç içimden gelmedi. Olacak bir şey değildi o süreçte olanları düşünecek olursak... Yassıada ve Sivriada imara açılıyor; bu arada sen “Ah Güzel Adalar’ımız” diye bir film yap; olacak bir şey değil!.
Dolayısıyla Adalar’da olan neyimiz varsa onlarla dedik ve işe giriştik. Bu koşullarda ne olabilir diye düşündük, var olanları gözden geçirip potansiyeli değerlendirdik. Adalar’da ne var, müzisyenler var… Vassiliki Papageorgiou, Taner Öngür, Olcayto Art... Bu anlamda her adadan müzisyenler ve her adadan ilginç adalı kişiler çerçevesinde bir kurgu geliştirmeye çalıştık. Var olanla manevi destekle işe giriştik. Olaya maddi boyutuyla bakarsak hem benden hem de vakıftaki arkadaşlardan çok fazla şey gitti. Bir kuruluş ve bir şahış borçlu çıktık. Canım feda, çünkü yoklukların ürünü oldu.
Filmin ön gösteriminin yapıldığı Sismanoglio Megaro’da - Yunan Konsolosluğu - çok duygulandım ve giriş konuşmasında iyi ki böyle bir film yaptık dedim.
Beş sene sonra Adalar’ı böyle görebilecek miyiz acaba dedim. Bu bir belge oldu. Sadece yaşlı insanların göçecek olması nedeniyle değil, doğası, mimarisi, binaları da yok olacağı için. Binalar kalmayacak, değişim hızlı oluyor. Böyle baktığımızda da çok iyi bir iş yaptık diyorum. Tarihe kalacak bir belgesel daha doğrusu beş yıl sonrasına... Bu yanıyla vakıftan arkadaşlara müteşekkirim. Her şeye rağmen destekleyen arkadaşlara teşekkürler. Her şeye rağmen evet, borçlu olarak filmi bitirmemize rağmen...
Her şey böyle kalmayacak diyoruz ya son günlerde aldığım bir haber sanki bu düşünceyi doğruluyor gibi. Filmde de bir bölümü oluşturan Heybeliada Rum İlkokulu’nu uluslararası bir müzik merkezine dönüştürmeye çalışan Vassiliki Papageorgiou ve Nikiforos Metaxas, Faruk Berksan ve diğer Heybeliadalıların bir çabası var. Duymuşsunuzdur belki. Bu işin tehlikeye düştüğünü öğrenmiş durumdayım. Birtakım ticari hesaplar uğruna bu arkadaşların çalışmasına aslında son verilmek isteniyor. Yani kaba tabirle siz çıkın oradan, biz otel yapalım bazında bir şey.
Bana kalırsa o proje Adalar’ın çehresine kültürel yapısına son derece uygun ve yaratıcı bir fikir. Artı yapı olarak bu bina tırnak içerisinde ‘bizim kovduğumuz’ Rum azınlığın geride bıraktığı önemli bir eğitim merkezi; bilimkültür merkezi. Onun yapısına uygun bir proje gerçekten.
Arkadaşlar işe Yunanistan ve AB’den aldıkları fonlarla başladılar. Çatısı ve birinci katı da çökmüş olan bina, Almanya’dan getirtilen kalaslarla sağlamlaştırıldı. Temel de yeniden elden geçirildi sağlamlaştırıldı, depreme dayanıklı hale getirildi. Dış cephesi yapıldı, camlar çift cam oldu, molozlar temizlendi. Binaya müziğin dışarı sesi vermemesi için ses izolasyonu yapıldı. Ses geçirmez müzik sistemi kuruldu; böyle böyle 2007 yılından beri emekle bugünlere getirildi burası. 2011’de Yunanistan mali bir krize girdi ve kaynak kesildi. Arkadaşlar zorlandılar. En sonunda iyi bir fikir olarak İTÜ’nün müzik bölümüyle ilişkiye geçtiler. Rektör de geldi, gördü, inceledi ve beraber ilerlemeye karar verdiler. İTÜ bir bankadan yarım milyon TL bir fon sağladı, bekliyor... Şimdi bina sahiplerinin ucuz hesaplarından dolayı riske girdi proje.
Bu merkez açılsın diye şimdi biz filmden müzisyen arkadaşlarla Taner Öngür, ben, gazeteci Murat Meriç bir web sitesi üzerinden bir imza kampanyası başlatıyoruz. İnşallah web sitesi ve imza kampanyası en kısa zamanda biter, gereksiz hale gelir ve Vassiliki ve Nikiforos çalışmalarına devam ederler.
Biz aslında böyle bir şey yapmak istemiyoruz bu nedenle en kısa zamanda çözülür temennisindeyiz. Çözülmezse de ismi cismi olan sanatçı arkadaşlarla konuştuk. En kısa zamanda sanırım bu yaz sonu gibi okulun, yani binanın önündeki meydanda bir dayanışma konseri yapacağız. Sadece Türkiye’den değil dünyaca ünlü müzisyenlerle de Yunanistan’dan da sanatçıların katılacağı bir konser olacak. Buna da izin verilmezse o zaman da ‘Heybeliada Gezi Parkı’ eylemleri olacak. Çünkü biz bu sanatçı arkadaşlarımızın, meslektaşlarımızın yanındayız. Bize göre müzik ve meslektaşlık milliyetten önce geliyor ve öyle kolay kolay ucuz hesaplarla Adanın, Adalar’ın çehresinin değişmesine, heba olmasına izin vermeyeceğiz.
Bizim Adalar, yoluna devam edecek... Sevgilerimle...
İmza kampanyası için: www.halkicentre-friends.org