Hatırladığım Büyükada bundan 27 yıl öncesine ait. Mahallelerin asla boş olmadığı, çocuk seslerinin sokakları doldurduğu zamanlar. Henüz cep telefonları, bilgisayarlar olmadığı için çareyi yerden yüksekte, bisiklet yarışlarında, kimi zaman da yaralı bir martıyı iyileştirmekte arardık biz.
O dönemler ada bu kadar kalabalık, sokaklar bu kadar sıkışık, hatta insanlar bu kadar yabancı değildi. Çarşıda yürürken azami 20 kişiye selam vermeden günü bitiremezdik. Tüm esnaflar tanıdık, tüm çocukluğumuz özgür bir rüya içindeydi. 87 yılında uyandığım Büyükada’yı her zaman çok sevdim ve kışın eve döndüğümde onu hep bir rüya içinde, biraz ağlayıp biraz da hüzünlenerek hatırladım.
Bugüne baktığımda ise benim güzeller güzeli ütopyam Büyükada’dan eser kalmadığını görüyorum ne yazık ki. Güzel bir olgunun bitişi kadar ağır ve yaralayıcı bir şey olamaz. Aradan çok az zaman geçti, fakat yitirilen tüm güzel değerler geçmişte bı-raktığım çocuğu epey yaralıyor. Vapurların nev-i şahsına münhasır doğası artık tamamıyla yok oldu. Kendi ülkesindeymişçesine rahat davranan turistler, her vapurda çöp kovası olmasına rağmen, yerlere ve denize çöp atmakta bir beis görmüyor, insanların yaşam özgürlüğüne daimi bir engel teşkil ediyorlar. Elbette turistlerin, kendi vatandaşından daha çok değer gördüğü ülkemde turist istemediğimi söylemeyeceğim. Fakat bu faydadan çok zarar veren ve yaşam kalitemizi düşüren insanlara ne yazık ki sesimi yükseltmek zorunda kalmak ve turist sevmeyen bir profil çizmek bana çok acı veriyor.
Düşünün ki Türkiye’nin çoğu ilçesine gidip, Büyükada’yı aramış ve gezdiğim yerlerle karşılaştırdı-ğımda Büyükada’yı asla bulamamış biriyim. Tahayyül edebiliyor musunuz? Hem tarihin, hem yeşilin hem mavinin tek potada eridi-ği Büyükada bunca yeterliliği ve güzelliği olmasına rağmen artık kan kaybediyor. Çocukluğumda ayrı kalmaya dayanamadığım bu güzel yer gittikçe manasını yitiriyor gözümde. Geçtiğim sokakları, akşam saat meydanında toplanan kalabalı-ğı arıyorum zaman geçtikçe. O samimi gürültüyü özlüyorum. Ne yazık ki artık selam verecek insan bulamadığım, fazlasıyla gelişmiş bu şehirde(!) beni buraya bağlayacak bir tek şeyin kaldığını fark ediyorum. Çocukluğumun güzel anlarıyla dolu, her pencereden komşu sesleri gelen o biricik hatıralar…