2003 Ekim ayında Burgazada ormanlarının tamamına yakını yanmıştı.
Adanın yeniden ağaçlandırılması için yapılan çalışmalar, o dönemde tartışmalara neden olmuştu.
Yangından hemen sonra Adalar’da ve İstanbul çapında, ağaç dikme kampanyaları yürütüldüğünü hatırlıyoruz. Hem bireyler ve sivil kuruluşlar ve hem de Orman Bölge müdürlüğü adaya binlerce fidan taşıdılar ve dikim gerçekleştirdiler. Alana ilişkin kararlar Orman Bölge Müdürlüğü tarafından veriliyordu ve bunun için de Adalar bölgesi ile ilgili akademik çalışmalara imza atmış olan İ. Ü. Orman Fakültesi Toprak İlmi-Ekoloji Anabilim Dalı Başkanı, Prof. Dr. M. Doğan Kantarcı ile beraber sahanın projesi yapılmış, sahanın ana kayasının kuvarsit olması ve kumlu toprak özellikleri de dikkate alınarak, İstanbul ve Burgazada ekolojisine uygun, böcek zararlıları ve orman yangını riskine dayanıklı, rekreasyon ihtiyacını karşılayacak türler seçilerek ağaçlandırma çalışmaları yürütüldüğü açıklanmıştı. Dikilen yeni türlerin “Çınar, At kestanesi, Erguvan, İğde, Meşe, Sedir, Servi, Fıstık çamı, Kızılçam, Mazı, Y.Akasya, Mavi servi olup, ortalama 1 m boyunda fidanlar dikilmiştir." deniyordu.
Prof. Kantarcı ile Burgazadası yangınının birinci yılı nedeniyle konuşmuş ve konuşmayı Adalı dergisinin Ekim 2004 sayısında yayınlamıştık. Üzerinden 20 yıla yakın bir süre geçmiş olan bu çalışmaların sonuçlarını irdelemek açısından, 2004 yılında yaptığımız bu görüşmeyi okurlarımızla paylaşmak istiyoruz:
Sayın Kantarcı, Burgazadası ağaçlandırmasını projelendirirken neye dikkat ettiniz? Neden Ada’nın doğal bitki örtüsü kızılçam değil de, diğer ağaç türleri?
Adalar toprak ve bitki yapısı üzerine araştırmalarım ve basılı yayınlarım var. Kızılçam Adalar’ın doğal ağaçları. Adalar, Akdeniz ikliminin kuzey noktası. Kızılçam Toros’lara özgü. Kireç taşları üzerinde yetişiyor. Kalsiyuma ihtiyaç duyuyor. Ama Adalar’da ana kaya yapısı kuvarsit. Bir başka deyişle kum taşı. Kalsiyum açısından yetersiz. Bu nedenle Adalar’ın kızılçamları Akdeniz ve Ege’nin kızılçamları gibi güçlü ve boylu değil. Zayıf. Zararlılara karşı dayanıksız. Adalar’daki çamlara musallat olan zararlılarla mücadele için kullanılan kimyasallar, bitki örtüsüne ve canlı yaşama zarar veriyor. Üstelik çok da pahalı. Ama bu mücadele kaçınılmaz. İlaçlama için harcanan para ile Adalar 10 kez yeniden ağaçlandırılırdı.
Yeniden ağaçlandırma ya da ağaç türlerinin değiştirilmesi konusunda bir öneriniz ya da çabanız oldu mu?
Bunu aklımıza getirmedik. Kızılçam yamru yumru da olsa güzel. Adalılar da seviyor. Bu nedenle durduk yerde kızılçamları kaldırıp yerine farklı türleri dikmek gibi şey aklımıza getirmedik.
Ama Burgazadası yangınının ardından bunu uyguladınız...
Evet. Ada’ya daha uygun türler dikildi. Bu da iddia edildiği gibi bir peyzaj kaygısı ile yapılmadı. Ada’nın toprak yapısı, iklimi, olası yangın tehlikeleri, yaşayan insanları ve ziyaretçiler düşünülerek yapıldı.
Yani?
Uygun türler derken ağırlıklı olarak ibreliler dikildi. Ama özellikle yol boylarına yaprak döken ağaçların dikimi yapıldı. Çünkü yaprak döken ağaçlar yangına karşı ibrelilere göre daha dayanıklı. Zararlılara karşı da öyle. İbrelilerden de fıstık çamı ve sahil çamı ağırlıklı olarak tercih edildi. Çünkü bu iki tür de hızlı büyüyor ve kanaatkar. Yol boyunca kimi öbeklere yaprak döken ağaçların dikilmesinin bir başka nedeni de halkın kullanımı. İbreliler kızıl ötesi ışınları geçirir. Bu nedenle çamların altı sıcaktır. Gölge etkisi çok yoktur. Yaprak döken ağaçlar ise ışınları yansıtır, gölge ve serinlik yaratır. Yol boylarına konulabilecek seyir hücreleri için de uygun bir ortam hazırlar. Bu düşünüldü.
Ya kızılçamlar. Hiç mi olmayacak.
Biz dikim yapmadık. Ama biliyoruz ki, eski ağaçların kozalaklarından dağılan tohumlar kızılçam filizlerinin ortaya çıkmasını sağlayacak. Önümüzdeki günlerde alanda inceleme yapıp ne yaygınlıkta olduğunu tespit etmeye çalışacağız.
Kimi iddialar da var. Yangından sonra alan temizliği yapılsa ve öylece bırakılsa kızılçam filizleri yeniden ortaya çıkacak ve ağaçlandırmaya gerek kalmayacaktı diye.
Tümüyle yanlış. Ağaçlandırma olmasaydı, o alan çalılık olurdu.
Ağaçların büyük ölçüde tuttuğu(%98) açıklandı Orman Bölge tarafından. Bu başarıyı neye bağlıyorsunuz.?
Başarı tür seçimi kadar ağaçlandırma öncesi ve sırasında yapılanlarla da ilgili. Her şeyden önce temizlik sonrasında toprak 80 cm derinliğinde sürüldü. Böylelikle ağaçların köklerine daha fazla suyun gidebilmesi sağlandı. Bu sene yaz aylarının bahar ılıklığında ve yağışlarıyla geçmesi de yardımcı oldu.
Burgaz ne zaman doyurucu bir yeşilliğe kavuşacak?
5 yıl sonra dikilen ağaçların boylanacağı ve Ada’nın tatmin edici bir yeşil görüntüye kavuşacağını tahmin ediyorum.
Diğer Adalar’ın orman yapısının iyileştirilmesi için öneri ya da çalışmalarınız var mı?
Tedricen böyle bir çalışma yapılmalı. 1950-55 yıllarında Dilburnu’na giderdik. O zamanki ağaçlar, bugüne kıyasla çok daha gür, daha sıktı. Ama sürekli kullanılan ve basılan alanlar, toprağın su geçirgenliğini olumsuz etkiliyor. Toprakta yeterli besin de bulamayan kızılçamların ömrü 200-250 yıldan Adalar’daki gibi 80-90 yıla düşüveriyor. Bu nedenle kimi alanların tür iyileştirilmesinin yanı sıra, kullanıma da kapatılması lazım.