“Yavaşlayın, Ölüyoruz...”
30 Mayıs Pazar günü Adalar Pandemi Danışma Kurulu koordinasyonunda düzenlediğimiz canlı yayının başlığıydı bu.
20’ye yakın Adalı’nın katılımı ile gerçekleşen yayın boyunca, en çok tekrarlanan mesaj “Yavaş Adalar” oldu. “Yavaşlamaya ihtiyacımız var, çünkü hep birlikte ölüyoruz.”
Adalar’da son yıllarda araç kullanımı çok yaygınlaşmıştı. Özellikle de bireysel akülü-motorlu araç kullanımından söz ediyorum. Büyükada Maden Mahallesi muhtarı Rafet Garip, “Büyükada’nın ve Arabacılar Meydanı’nın 150 Yılı” sergileri için Adalar Müzesi tarafından hazırlanan belgeselde, “biz Adalılar ulaşım için hep ya bisiklet kullanırdık ya da yürürdük” diyordu mesela. Faytonların asıl kullanıcıları ise “yazlıkçılar” idi Rafet’e göre. Son 10-15 yılda faytonların asıl kullanıcılarıysa günübirlik ziyaretçiler olmuştu.
1980’li yıllarda, başlangıçta tüm Adalar’da 120 civarında olan fayton sayısı artmış, İl Trafik Komisyonu’nun 1998 yılı kararıyla da sınırlandırıldığında 277’ye çıkmıştı. Başlangıçta sadece Adalıların kullanımı ile fazla bir problem yaratmazken, günübirlik ziyaret talebi yükselince, faytonlar ve kiralık bisikletler kaynaklı mobilite özellikle Büyükada’da olağanüstü düzeyde arttı. Yazlıkçılar dahil Adalılar ise ulaşım için fayton kullanımında yaşadıkları sıkıntılar nedeniyle, bu defa bireysel araç talebini zorlamaya başlamışlar, ardından iki ve üç tekerlekli akülü araçlar gündemimize girmişti 2010’dan itibaren. Başlangıçta sadece sağlık ve yaş sorunları olanlar için verilen akülü kullanım izni, kontrolsüz bir şekilde artmış, Adalar’ın uzun yıllar sakin olan çarşı ve ana arterleri başta olmak üzere yollar yürünmez hale gelmişti.
2020 başından itibaren faytonlara elveda dedik. 2020 martıyla gündemimize giren pandemi göreli bir yavaşlama getirdi, nefes aldırdı diyebiliriz.
2020 kış sezonundan itibaren yeni bir şey oldu. Pandemi nedeniyle Adalar’a yerleşim-konut talebi arttı ve bunun sonucunda kiralamalar ve satın almalar sonrası el değiştirmelerin de desteklediği inşai işler tırmanışa geçti. Neredeyse her sokakta birkaç tadilat birden başladı.. Tadilatlar kaynaklı araç yoğunluğu, son günlerin en büyük problemlerinden biriydi.
Kamu kullanımı için izin verilen araçların sayısı ve mobilitesi de uzun süredir ciddi sorunlarımızdan biriydi. Sadece mobilite değil hızları da tartışma konusuydu.
Hepimiz ve da yollarını bizlerle paylaşan kediler, köpekler, tüm canlar tehdit altındaydık. Son bir yılda ne çok haber yapıldı bu konuda. Ve sonunda korkulan oldu. Mayıs ortasında sevgili arkadaşımız Leyla Özalp yolda yürürken, hızla seyreden bir atık toplama aracının çarpmasıyla ağır yaralandı. Leyla’ya bir kez daha geçmiş olsun diyor ve hayati tehlikeyi atlattığı için seviniyoruz ama bu olay, yaşamımızın pamuk ipliğine bağlı olduğunu da açıl şekilde hatırlattı yeniden.
Yayaları ve yolların yaya öncelikli olduğunu hatırlamak
Adaların yollarının yaya yolu olduğunu konuşuyoruz uzun süredir. Şikayetlerimizi dile getirirken, itirazlarımızı yükseltirken, yasal dayanağımız olduğunu düşündüğümüz bu gerçekliği dillendiriyoruz. Adalar’ın SİT alanı olduğuna, Koruma Kurulu kararlarına gönderme yapıyoruz sıklıkla. Adalar’ın tüm yolları yaya yoludur derken, derdimiz zinhar araç kullanılmasın değil elbette. Beklentimiz, kullanım izni verilen tüm kamu ve bireysel araçların, yaya önceliğini dikkate almaları... Hızlarını buna göre ayarlamaları.
Nisan sonunda toplanması beklenen, ama pandemi kısıtlamaları nedeniyle Haziran başına ertelenen UKOME (İstanbul - Ulaşım Koordinasyon Merkezi) toplantısı bu nedenle çok önemli.
Toplantıdan caydırıcı, denetlenebilir, sürdürülebilir kararlar bekliyoruz.
Özellikle de bireysel kullanıma ilişkin akülü araçlar konusunda.
30 Mayıs Canlı Yayını’nda, dünü ve bugünü tartışan 20 Adalı arkadaşımızın hepsi aynı görüşte değildi kuşkusuz. Faytonlar geri dönsün diyen de vardı, iyi ki faytonlar kaldırıldı diye düşünen de. Ama hepsinin ortak görüşü, ulaşım için her ne kullanılırsa kullanılsın, sayılarının azaltılması ve yavaşlamalarıydı. İki kelimeyle “Yavaş Adalar”dı beklenen.
Kamunun bu talebe kulak vermesi gerekiyor.