Çarşamba, 03 Mart 2021 21:27

Feci Şekilde Aşağılanıyoruz

Ögeyi değerlendirin
(0 oy)

Her ay, hele bunu bir atlatayım da belki gelecek ay kurtulmuş oluruz bu meretten de bir güzel, keyifli şeyler yazarım umuduyla oturuyorum masamın başına. Bu kez bir de baktım ki ‘ha bu ay ha öbür ay’ diye diye bir yıl geçmiş bile. Biz bir yıl daha yaşlanırken o malum şeyle savaşmak adına ancak bir arpa boyu yol gitmiş insanlık. Düşünüp duruyorum, ara ki bulasın keyifli konuyu... Yeni çıkan kitabım bile kesmedi valla. Tamam, iyi bir şey, güzel bir şey ama keser mi beni öyle bilgisayar ekranına bakarak kurulan ilişkiler? Dokunmadan, sarılmadan, öpüşmeden? Şöyle fiyakalı bir imza çakmadan? Ancak adreslerine postayla gönderdiğim eş dost sahip oluyor imzalı bir kitaba, bir de satın alıp, ısrarla kapıma gelenler... Yine dokunmadan, maskeyle ve de iki metre mesafeyle, sonrasında gözlerim dola dola elimi yıkayarak...

Yok babam yok, biteceği yok bunun. Şimdilerde ‘yoksa ömür de mi böyle bitecek’ modundayım. İçeriğine ve etkisine hiç inanmadığım halde ilk aşımı da oldum. Kardeşim ki geçirdi hastalığı, iyice yandı dili, neredeyse sürükleyerek götürdü beni. Eh şimdi de ikincisini bekliyorum, ne olacaksa artık...

Dünyanın düştüğü bu berbat durumda, her kafadan bir ses çıkmaya devam etmekteyken, ülke olarak biz, bir garip yol tutturduk gidiyoruz. Allah bilir nereye... Ne kadar bilinçsizce ve çirkin bir şekilde aşağılıyorlar 65 yaş üstünü farkında mısınız? Yahu ilk aşıları onlara yaptırıyorsunuz ya, neden bu? Korumak için değil mi? Hani gençler nasılsa dayanır daha, biz yaşlılarımıza öncelik verelim de malumunuz pek uzun değil nasılsa kalan ömürleri, bari pisipisine ‘kim vurdu’ya gitmesinler. Peki. Pek güzel. Pek âlâ. O halde nedir bu sevimsiz yasaklar anlamsız kısıtlamalar? Sanki hastalığı onlar bulaştıracak gibi? Onlar bilmez mi yani kendilerini sakınmayı? Ve de gençler tüm tedbirleri hiçe sayarak, olur olmaz saatlerde, maskesiz, mesafesiz fütursuzca dolanıp kafalarına göre takılırken, nedir o kendilerine uygun görülen saati beş on dakika aksatan yaşlılara reva görülen saygısızca muamele?

Hele o toplu taşıma araçları sürücüleri veya denetleyicilerinin tavrı? Adam emekli, maaşı malum, aşı günü ve saati randevusuna göre gitmek ve de dönmek zorunda. Lütfedilip izin verilen saate denk gelmemiş ki sıkça oluyor. Ki bana verilen saat de 14.00’tü. Ne yapsın yani? Mutlaka taksiye mi binsin? Mümkün olduğunca tenha bir otobüse kendini atmaktan başka çaresi var mı? Sanki özellikle seçilmişçesine terbiyesiz olan şoför “İn ulan aşağıya moruk” diyebiliyor. İtirazla karşılaştığında, yerinden kalkıp adamı resmen aşağıya itebiliyor. İyi biliyorum, çünkü bir yakınımın başına geldi. Üstelik adamın, o iş adamlarına verilen özel izin belgesi de var. Şoförün kafası basmıyor ki... Adamı otobüsten aşağı itiyor diyorum, aşağılanmanın boyunu düşünebiliyor musunuz? Aşağı itilen ve aşağılanan, hiç üşenmeyip o şikâyet bildirilen yerlerden birine gidip, dilekçe veriyor, gerekli bilgileri ve plakasını falan aldığı sürücüyü şikâyet ediyor.

Olayın üzerinden en az on beş gün geçti, üşenmeyip her gün kontrol etti. Sürekli tekrarlanan “Başvurunuz dikkate alındı, takip ediliyor” gibi basmakalıp bir cevaptan başka bir sonuç yok. Yani genel durum bu. Ama yakınmalarım bitti mi? Bitmediii! Zekeriyaköy’de oturan bir arkadaşım var, ufak tefek bir kadındır, pek yaşını göstermez. O diyarlar tenha olduğundan evde hapis gibi de hissetmez, orman morman dolaşır... (benden iyi yani) Şehre inmek söz konusu olduğunda da izin verilen saatlere pek dikkat eder. Geçen hafta yine aşıydı, randevuydu, doktordu derken epeyce yürüdüğünden yoruluyor. Bir yerden sonra, bakıyor ki o taraflara giden bir otobüs. İçinde de beş altı kişi var, malum izin saati geçmiş değil daha... ki izin saati dışında bu işler daha rahat biliyorsunuz, soran eden yok. Atlıyor hemen, düşünüyor ki süreceği pek pek beş dakika.

Kartını basıyor, en arkaya geçip oturuyor. Derken efendim, sürücü dikiz aynasını arkaya doğru ayarlayarak bağırıyor “Heeey seeen arkadaki! 72 yaşında karısın, utanmıyor musun bakayım yasağı delmeye? İn ulan aşağıya! Ve küfür.” Kart basılınca farklı biplemeler oluyor zahir ve kimlik bilgileri mi görülüyor nedir... Kadın önce “Yahu iki durak sonra ineceğim, hem otobüs boş” diyor, adam içinde din iman falan olan sunturlu bir küfür daha savuruyor. Bizimki tırsıp inmiyor. Ayağa kalkıp avaz avaz bağırıyor “İnmiyorum ulan, sıkıyorsa gel de indir” arkasından hemen, ülkemizde yıllardır her alanda geçerli olan tehdidi savuruyor “Sen benim kim olduğumu biliyor musun?” ve de nasıl oluyorsa indirilmeden gideceği yere varabiliyor.

Gençler

Bitti mi? Bitmedi. Benim evin yakınlarında, 65 yaş üstüne yasaklı saat henüz başlamış, yani izin biteli on dakika olmuş, adamın biri, bir elinde torbalar, öbür elinde anahtarı koşar adım yürüyor. Belli ki alışverişini yapmış evine gidiyor, belki de iki üç bina sonra içeri girecek. Yüzünde maskesi de var. Arkasından, pek bir şeye benzetemediğim bir üniforması olan biri –görevlidir herhalde- alaylı bir edayla sesleniyor: “Heeey ihtiyaaaar! Nereye gidiyon bakiiim sen? Evden mi kaçtın lan?” Terbiyesizliğe bakar mısınız? Ben de bunları pencereden görüyorum. Dayanır mıyım? “Ne terbiyesizsin ulan sen, ne biçim konuşuyorsun adamla?” diye avaz avaz bağırdım. Adam yukarı baktı “Ama abla...” diye bir şeyler gevelerken, ihtiyar köşeyi döndü, ben de “abla dedi ha ha haaay” diye için için gülerek, pat diye pencereyi kapattım ve devamını duymadım.

Tamam, ben bu kırmızılı saçlarla yaşımı göstermiyorum diye, yasağa falan bakmadan, pek ender de olsa ve genelde evde kalmayı tercih etsem de istediğim saatte çıkabiliyorum ama insanların bu derece aşağılanmasına niye kimse itiraz etmiyor? Toplu taşıma sürücüleri, özellikle halk otobüslerinde, niye böyle odunlardan seçiliyor? Cumhurbaşkanı, Pandemiye rağmen kendisini dinlemeye o kadar kalabalığın gelmesine nasıl sevinebiliyor? İsyanlardayım valla. Bu arada bilginiz olsun, izin saatleri dışında otobüse, metroya falan bindiğinizde aletler garip şekilde biplemediği gibi kimse de aldırmıyormuş ha... Valla başkasının yalancısıyım, ben hiçbirine binmiyorum zaten.

Gençler ise başlı başına bir alem, hiç aldırmıyorlar hiç. Geçen gece saat 23.30, park etmiş arabanın üstüne koymuşlar kuruyemiş çanağını, maske falan hak getire, ellerinde biralar, bir keyif ki sormayın. Ahanda, ben de çekerim işte resminizi koyarım böyle dergilere falan. Ne yazık ki yukarıdan bakınca yüzleri görünmüyor. Genç olsaydım vallahi inerdim aşağıya geçip karşılarına öyle çekerdim ki bilinsin kim oldukları. Ah ne diyeyim... Bunca çelişki ve bunca cehalet varken, sanırım kolay savamayacağız biz bu illeti. Hadi bakalım artık bir sonraki aya, hayırlar ola.

Son değişiklik Cuma, 05 Mart 2021 13:49
Yorum yapmak için oturum açın