İstanbul Adalar’ındaki yerleşimin karakterinin radikal şekilde dönüşümü, 19. yy ilk yarısında gerçekleşir.
Eskiden deniz ulaşımında, insan ve yük taşımacılığında pazar kayıklarına mahkum Adalılar artık İstanbul köprü ve Adalar arasında tarifeli seferler yapan Şehir Hatları’nın (Şirket-i Hayriye) buharlı, yandan çarklı gemileriyle tanışmışlardır. Ortalama 2 saatte gerçekleşen bu yolculuk, Adalar’ı sayfiye yerleşimine açacaktır. Bir yanda İstanbul Pera, Galata bölgesinde apartmanlaşma gerçekleşirken, öte yandan İstanbul’un kalburüstü kesimleri Boğaz ve Adalar’da, birbirleriyle yarışırcasına güzel, bahçe içinde köşkler, konaklar, yalılar inşa edileceklerdir. Ağırlığını ticaret ve bankacılıkla zenginleşmiş azınlıkların oluşturduğu, büyükelçilikler çevresinden yabancıların da yer aldığı ama aynı zamanda saray ileri gelenlerinin bulunduğu İstanbullular, artık Adalar’ın yazlıkçılarıdır.
İskeleye kadar iş kolaydır da, sonra önemli bölümü evden 1.5- 2 km uzaklıktaki konutlarına nasıl ulaşacaklardır? Yürümek bir yere kadar. Bir de bunun, hemen her gün şehirden taşınan malzemeleri var. Yükü var. Daha da önemlisi, yaz başında İstanbul’dan adaya, yaz sonunda da adadan şehre taşınması var. Öyle bir taşınma ki, bugünün ev taşınmasına bedel.
Eşekler yine başrollerdedir. Eşekçiler, bir esnaf grubu olarak Adalar’da çok güçlüdür. Bütün insan ve yük taşımacılığı onların kontrolündedir.
Adalar’ın çok popüler eşek turları da o yıllarda başlar. Genci orta yaşlısı, iskelede başlayıp, örnek, Büyükada’da küçük ve büyük tur yolunda eşek turlarına, hatta yarışlarına katılırlar.
Ünlü Aya Yorgi tepesine, yine eşekle tırmananlar, gravür ve kartpostallarda arz-ı endam edeceklerdir.
Hepsi iyi güzeldir de, eşeğin pek bir konforu yoktur. İnsanların ulaşımı, taşınması açısından.
Tam da bu sıralarda (1840’lar) Osmanlı Sarayı, şehir içi ulaşım aracı olarak atlı arabalarla tanışmaktadır. Özellikle sarayın kadınları, kapalı atlı arabalarla sık sık boy gösterecektir. Saray efradı ile aşık atmaya pek gönüllü İstanbullu zenginleri de bu modaya ayak uyduracak, zamanla (1860’lar) şehrin tozlu, toprak yollarını doldurmaya başlayacaktır. Arabalara sahip olmak epey pahalı bir iştir. Arabası, atları, seyis ve sürücüleriyle, bakım masraflarıyla epey yüklü bir bütçe gerektirmektedir. Sahip olmak kolay değildir ama çözüm vardır: Kiralık faytonlar. “Kiralık faytonlar iki kısımdı, bir kısmı her gün piyasaya çıkardı; bir kısmı da lüks faytonlardı, piyasaya çıkmaz, ahırlarda arabalıklarda durur, varlığı hususi araba tedarik edecek mertebeye varmamış, fakat kira arabası ile dolaşmayı da kendilerine yetiremeyenler tarafından haber salınarak tutulur, içine, konak arabası cakası ile binilirdi. (Reşat Ekrem Koçu, İstanbul Ansiklopedisi, C. 10) Atlı arabaların açık olanları fayton, kapalı olanlar ise kupa ya da lando diye adlandırılacaktır.
Fayton: Şehirde olur da, adada olmaz mı?
Hele ihtiyaç da varsa.
Adalar’a fayton ya da kupa, önce, İstanbul’da olduğu gibi özel kullanım için girmiş olmalı. Özel fayton sahibi olacak kadar geliri olmayanlar için de, kira arabaları zamanla yaygınlaşmaya başlayacaktır. Ama bu o kadar kolay olmayacaktır. Çünkü güçlü eşekçiler esnafı bu araçları kendi gelecekleri için tehlike olarak görmüşlerdir. Akillas Millas yazıyor: “.. 19. yüzyılın üçüncü çeyreğinde Ada yollarında özel atlı araba ve faytonların sayısı artmaya başlayınca, eşekçiler hemen tepki gösterdiler.
İki esnaf grubu arasında çok ciddi kavgalar çıktı, eşek sahipleri araba sahiplerine bir de iyi dayak attılar. Hatta daha ileri gidip yeni düzenin atlarla ilgili edevatını tahrip ettiler.
Ancak Cox’un anlattığına bakılırsa (1886), eşek anırtıları zengin Rum bankerlerin altınlarıyla başa çıkamadı ve Büyükada’da özel faytonlar çok kısa zamanda artmağa başladı. Buna karşılık ‘yeşillikler diyarı’ Heybeli’de âlimlerin ve ruhanilerin babaca nasihatlerine rağmen olaylar eşek sahiplerinin galibiyeti ile neticelendi ve bu hakimiyet uzun yıllar devam etti.” (Akillas Millas, Büyükada, Ada-ı Kebir, Adalı Yayınları, S. 126)
Faytonculuğa düzen
Üç adada ama özellikle de Büyükada’da, faytoncu esnafı, artık bir ağırlığa sahiptir.
İskeleye yakın noktada, faytonlar için ana durak noktaları oluşmuş, yaz aylarında sayıları artacak şekilde yaz – kış hizmet vermeye başlamışlardır.
Belediye, fayton ve yük arabalarında kullanılan atlar, tarifeleri, durak noktaları, barınma ve ahır sorunlarıyla, elbette temizlik ve hijyen problemleri için yetkilidir ve önlemler almakta uygulamaktadır.
Fayton ve faytoncuların sayısı yaz ve yaz dışı dönemlerde değişmektedir. Eşekçiler ise artık sadece yaz aylarında çalışabilecekler ve sayıları da giderek azalacaktır. Yıllar itibariyle her üç adanın fayton sayılarıyla ilgili bir istatistik bulunmuyor. Tarih Vakfı tarafından yayımlanan İstanbul Ansiklopedisi’nde, “Büyükada’da 1930 yılında 15-20 adet, 1936’da 25 fayton” bulunmaktadır deniyor. Kuşkusuz bu sayı, sadece ulaşımda kullanılan faytonlar içindir. Özel olarak kullanılan tek ya da çift atlı faytonlarla ilgili olarak, bir bölümüne sayfalarımızda yer verdiğimiz anılar* dışında bilgi sahibi değiliz. 1950’de, Arif Ağa’nın ahır kuracak büyüklüğe ulaştığı dönemde sadece kendisine ait 25 fayton olduğuna göre, Büyükada’daki toplam fayton sayısının bu yıllarda 60-80 arasında değiştiği düşünülebilir. Sayı yıllar içinde, nüfusa, ziyaretçi sayısına ve ihtiyaca göre artmış olmalı. (Bugün sadece Büyükada’da 225 fayton var)
Adalar’da fayton, sürücü ve at sorunu
Bugün Adalar, faytonlara koşulmuş atların gün boyu öldüresiye çalıştırıldığı, çatlayıp yere yıkılmış at görüntülerinin sosyal medya hesaplarında servise sokulduğu bir belde olarak gündemde. Hayvan hakları savunucuları olarak kendini tanımlayan ve sayıları on binlerle ifade edilen gruplar tarafından “atlara özgürlük” isteniyor. Bunun için eylemler yapılıyor, imza kampanyaları düzenleniyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 17 Haziran Yenikapı mitinginde, “Adalar’da atları, faytonların boyunduruğundan kurtaracağız” diye açıklama yaptı. 2017 sonunda yapılan taramalarda, atlarda ruam vakalarına rastlandığı için Adalar karantina bölgesi ilan edildi ve at giriş çıkışı yasaklandı. Her yıl 300-400 yeni at getiren (demek ki bu kadar at bir yıl içinde telef oluyor diye haklı bir değerlendirmeye de kapı aralayan) faytoncular, yoğun sezonun başladığı 2018 yaz başında çalıştıracak at sıkıntısına girdiler. Siyasileri araya sokup, karantinaya rağmen 200 atı Büyükada’ya sokabildiler ama yükselen tepkiler öyle bir boyuta ulaştı ki, kalanlar, şehirde ellerinde kaldı, getirildikleri illere jandarma kontrolünde geri gönderildi.
Bugünlerde, Adalar’da faytonların kaldırılacağı ve yerlerine fayton görünümlü akülü araçların getirileceği konuşuluyor. Konuşulmanın da ötesinde, yarı resmi tebligat olarak Faytoncular Meslek Birliği’ne tebliğ edildiği söyleniyor.
Çanlar, faytonlar, fayton taşımacılığı için çalıyor.
Aslında çanlar Adalar için çalıyor.
*Bu yazı, ODTÜ Mezunları Derneği İstanbul Şubesi’nin yayın organı olan Baraka dergisinin 2019/1. sayısında dijital ortamda yayımlanmıştır.