Çocukluk anılarımızda hepimiz hatırlarız ailelerimizle pazara gittiğimizi… Bize o pazar arabasını taşıttıklarında verdikleri sorumluluk ile duyduğumuz o büyümüşlük hissini… Mehmet Abi’nin ineklerinin bu ara pek süt veremeyişini, Ayşe Teyze’nin açtığı meşhur gözlemesini… Tam o sırada meyve tezgahlarından ikram edilen erikleri; ‘’ Can eriiiik caan... ‘’ E bir de yaratıcı isimlikleri… Kavunların üstündeki isimlikte yazılıydı bir kere; Güllüoğlu Baklavaları. Bal gibi meyveler, satıcılar. Kendimle aynı yaştaki hamal çocuğu görürdüm, sepetin altındaki yüzünü bulmaya çalışıp kolay gelsin deyip gülümsemeye çalışmamı da hatırlıyorum. Gülümsememiz lazım emek veren herkese! Sonra eve dönüş.. Döner dönmez meyveleri suya koymak lazım!
Zaman su gibi akıp geçti, insanların yaşamlarını sürdürme şekilleri değişen ekonomik sistemler ve teknoloji ile birlikte günümüze dek birçok değişim geçirdi. Eski zamanlarda insanların hem kendi ile hem doğa ile daha iç içe bir yaşamı vardı. Beslenme ihtiyacını, doğanın doğal döngüsünde sunduğu kadarı ile karşılıyorlardı. Doğanın sunduklarını üretecek vakitleri vardı. Üretici konumundaydılar. Sanayi ve ticaretin gelişmesi ile birlikte kırsaldan kente yapılan göçler, kentleşme kavramını ortaya çıkardı. Çalışma alanları ve günlük yaşam rutini değişti. İnsanlar üretici pozisyonundan tüketici pozisyonuna geçti. Sistem sürekli tüketmemizi söylüyordu. Bunun nedeni ihtiyaçtan fazlasını üreten üretim şekliydi. Yoğun iş gücü ile talebin fazlasını üreten bir üretim gerçekleşiyordu. Dolayısıyla eskiden olmayan yeni ‘ihtiyaçlarımız’ ortaya çıktı. İnsanlar her mevsim her ürüne sahip olmak istiyorlardı. Ekonomik sistemin yarattığı bu talep, beraberinde birçok endüstrinin oluşumuna ön ayak oldu; gıdaları saklayacak yüksek teknolojili dolaplar, gıdaların ambalajları, saklanması için kullanılan kimyasallar gibi. Hızla dönen bu çarkın içinde insanların yaşamları da hızlandı. Üretim ve tüketim zinciri arasındaki mesafe arttı.
Ülkemizde hızlı kentleşme ve serbest piyasa ekonomisinin uygulanmaya başlaması ile birlikte artan yabancı yatırımlar alışveriş merkezlerinin açılmasını, zincir süpermarketlerin yayılmasını beraberinde getirdi. İnsanlar stok yapabileceği donuk ve ambalajlı ürünlere yöneldiler, çünkü yaşam şartlarından dolayı bu bir ‘ihtiyaç’tı. Bu ihtiyacı doğuran faktörler ise; kentleşme, kadınların çalışma hayatına atılması, tüketim ve beslenme alışkanlıklarının değişimi gibi faktörlerdir. Çok eski zamanlardan beri kurulan semt pazarlarına olan talep azaldı. Küçük üreticilerin ürünlerini sattığı semt pazarları, üretim ve tüketim zinciri arasındaki mesafeyi daraltan bir oluşumdur. Halden alınan ürünler veya direk üreticilerin kendi ürettiği ürünlerini sattığı yerlerdir. Satıcıların giderleri az olduğu için fiyatları da uygun olan pazarlar, gıda ihtiyacını karşılamak için eskiden çok kullanılırdı. Ancak günümüzde semt pazarlarına olan ilgi giderek azalıyor. Bu konuyla ilgili yapılan bir araştırmaya göre insanların semt pazarlarını tercih etme nedenlerinin istatistiksel dağılımı şu şekildedir: semt pazarlarında ürün çeşidinin bol olması (%60), fiyatların ucuz olması (%55) ve ürünlerin daha taze olması (%51) gibi nedenlerin öne çıktığı görülmektedir. Bunların yanı sıra, semt pazarlarının tüketicilerin evlerine yakın olması (%29) ve semt pazarlarında ürünlerin daha doğal bulunabilmesi (%25). Günümüzde hem artan enflasyon, hem de ürünler direk üreticiden değil aracılardan temin edildiği için fiyatlar eskisi gibi uygun değil. İnsanlar artık pazar fiyatlarının uygunluğundan ziyade taze meyve ve sebzeye ulaşmak, daha bol ürün bulabilmek, yediğinin nereden geldiğini bilmek istediğinden dolayı pazarları gıda alışverişi için tercih ediyor. Pazarlarda bulunan yerel ürünler hızlı yaşamın getirdiği tek tip beslenme tarzından sıyrılmamızı, daha sağlıklı ve yerel ürünler tüketmemizi sağlıyor. Ayrıca küçük üreticiler emeklerinin karşılığını alıyorlar, ürettikleri ürünler de nesilden nesle aktarılarak yöreye ait yemek kültürü korunabilmiş oluyor.
Adalarda da tüm sene boyunca haftanın belirli günleri pazar kuruluyor. Salı günleri Kınalıada Sahilhaneler Sokak, Çarşamba günleri Heybeliada Heybeli Mektebi Sokak, Perşembe günleri Büyükada Misak Sokak, Cuma günleri ise Burgazada Çamlık Çıkmazı’nda kuruluyor. Adalarda satışı yapılan ürünlerin bir kısmı adalarda yetiştirilen ürünler, bir kısmı halden gelenler, bir diğer kısmı da üreticinin başka bir yerde(çoğunlukla Yalova’dan) yetiştirip satmak için getirdiği ürünlerdir. Eğer yolunuz adaların pazarlarına düşerse adalarda üretilen balı, yetişen otları, taze meyve ve sebzeleri kaçırmayın.
Topraktan çıkan ürünlerin tadına vara vara tüketmek ve zevkine varabilmek için alışveriş yaparken belirleyicimiz mevsimler olmalıdır. Ürünlerimiz pazardan olmalıdır, en tazesinden. Gıda pazarları tüketicilerden göreceği talep doğrultusunda korunabilir ve ayakta kalabilir.