Pazar, 30 Ekim 2016 21:13

Dünden Bugüne Marmara Spor

Ögeyi değerlendirin
(3 oy)
Rahmi Gezgincan, Mustafa, Kemal Doğan, Ali Gündoğan, Aydın, Hüseyin, İrfan Can, İsmail, Bayram hoca, İbrahim Barut, (Kara)Ali Gündoğan, Tolga Arga, Mustafa ve Mehmet Gündoğan, Zülfü Barut, Ceyhun Sa Rahmi Gezgincan, Mustafa, Kemal Doğan, Ali Gündoğan, Aydın, Hüseyin, İrfan Can, İsmail, Bayram hoca, İbrahim Barut, (Kara)Ali Gündoğan, Tolga Arga, Mustafa ve Mehmet Gündoğan, Zülfü Barut, Ceyhun Sa

Nedense spor dendiğinde akla ilk gelen hep futbol olmuştur bizim ülkemizde. Daha çocuk yaşta toplum bize bunu dayatmıştır hep. Bakkal amcalardan alınan plastik toplarla, mahallelerde hatta okul bahçesinde maç yapmıştır çocuklar sabah akşam. Babalarımızın hafta sonları televizyon karşısında ayaklarını uzatarak büyük bir keyifle izlediği derbi maçlarında çokça küfür de duymuşuzdur annelerimizin kınayan bakışları altında. Ya da Kemal Sunal filmi izlemek varken futbol maçı izlemek zorunda kalan sıkıntıdan oyuncaklarına gömülen bendeniz gibi evde kavga çıkartmıştır bazı aykırı çocuklar.

Futbola uzaktan yakından ilgi duymamama rağmen, tarihi olaylar ve insanlara dair merakım yakın zamandaki değişime kadar Galatasaray’ın renklerini taşıyan Marmara Spor’un tarihini araştırmama vesile oldu. Gencinden yaşlısına ortak bir derdi vardı adalı futbol severlerin. Türkiye’de ilçe takımı olarak sahası olmayan tek takımdı Marmara Spor. Bu hasretlerini öğrendiğimdeyse ne büyük imkânsızlık ve fedakârlıklarla bu yola çıkıldığına dair merakım daha da artmıştı. Kulübün üç dönem başkanlığını yapan aynı zamanda özveriyle yönetiminde çalışan Arif Özenç’le bu konu hakkında sohbet etmek istediğimi söyledim. Sağ olsun ricamı kırmadı ve serin bir Eylül akşamı ‘Barsami’ deresi mevkiindeki zeytinliğinde, palamut ızgara ve kırmızı sek şarap eşliğinde muhabbetimizi yaptık. Çeşitli dönemlerde takıma emek veren futbolcularla yaptığım kısa sohbetlerle hikâyemi zenginleştirmeye çalıştım. Kurucu üyelerden Rahmi Gezgincan’la ise son ayrıntıları netleştirdim. Unutulmaya yüz tutan emek ve mücadeleyle geçen günleri yâd ettik hep birlikte...

02 marmara spor 280xÇubuklu siyah-beyaz forma ile Şevket Özgümüş, Emin Kocatepe ve Ahmet Kırık1958 yılında kırmızı beyaz renklerle Marmaralı gençlerden amatör bir ruh ile oluşturulan ilk takım, köyler arası yapılan karşılaşmalarda bulunmuştu ve resmi herhangi bir vasfı yoktu. Daha sonraları formasının renklerini birkaç kez değiştirmişti. Beyaz üzerine mavi kuşak formalarla top oynadıklarını aktaran eski belediye başkanlarından Av. Ali Aksu bir süre sonra da siyah-beyaz çubuklu formalara geçtiklerini anlatmıştı. 1972 yılında Marmara Belediyesi kurucu başkanı olan Ahmet Enön seçimi kazanmış ve 1,5 yıl geçici süreliğine başkan seçilmişti. 1973 yılına kadar gayri federe olan, yani mahalli ligde mücadele eden Marmara Gençlik Spor, Adanın köylerinde, Kapıdağ yarımadasındaki köylerle ve komşu adalarla maç yapmış, Erdek Kaymakamlığı kupalarına katılmıştı. Marmara Gençlik Spor, Ahmet Enön başkanlığı döneminde federe olmuş ve dernekler kanununda şart koşulan üyelerle resmen kurulmuştu. Akabinde de genel kurul kararıyla ‘Marmara Spor Kulübü’ adını almıştı. Kulübün kurucu üyeleri Halil Rüştü Kırık, Ahmet Enön, Rahmi Gezgincan, Dursun Aksu, Hüseyin Bozkurt, Şevket Şenol, Hüseyin Gündoğan ve Orhan Barut’tan oluşuyordu.

06 marmara spor 840xFotoğraf Sadık Dinçer, Rıza Öksüz, Emin Kocatepe, Engin Algan, Ali Aksu, Dursun Aksu, Engin Denizyaran, Şahap Savaş, Osman Ensert, Mehmet, Şevket Özgümüş

 

Futbol henüz bir endüstri haline gelmemişti o yıllarda, ne siyaset ne de maddi güç belirleyici rol oynuyordu alınan kararlarda. Bir vefa ve centilmenlik örneği teşkil eden takımın renk değişimi ise bunun en somut örneğiydi… 1973 yılı öncesi Marmara Gençlik Spor son olarak çubuklu siyah beyaz forma ile sahaya çıkıyordu. Ve amblemleri birbirinin tersi istikametlere bakan iki kolyoz balığından oluşmaktaydı. O yıllarda üç büyük takımdan en az Galatasaray’ın taraftarı vardı Marmara’da. Galatasaray taraftarlarından biri de herkes tarafından sevilen ve saygı duyulan ‘Baba’ lakaplı Orhan Barut’tu. Her ne yaptılarsa takımından vazgeçiremedikleri Orhan Baba’nın gönlünü almak için genel kurulda takımın renklerini oy birliği ile sarı-kırmızıya çevirmişlerdi. Amblemiyse kalp içine ‘M’ ve ‘S’ harflerinin işlenmesiyle yeni şeklini almıştı. Ancak yeni kurulan bu takım sürekli maddi sıkıntılarla boğuşmak zorunda kalmıştı. Kurul içinde birçok farklı siyasi görüşte insan vardı. Fakat hiçbir şekilde yönetime siyaseti karıştırmamışlardı. O günün koşullarında üyeler lokantaları ve esnafı gezip kulüp için makbuz karşılığı yardım toplamaya çalışıyorlardı. Kimi zaman lokanta sahibi tarafından kovuldukları dahi olmuştu! Üye aidatları ve gönüllü yardımlarla zorlukların üstesinden gelmeye çalışıyorlardı. Uzun müddet Veli (Yakar) Kaptan finanse etmişti takımı. Öylesine bonkördü ki posta seferlerinde takımdan para almadığı gibi cebinde ne varsa sporcular için harcardı… Marmara Gençlik Spor eski kalecisi Osman Ensert de başkanlığı döneminde maddi desteklerde bulunmuş posta motoruyla ulaşımlarını sağlamıştı. Belediye başkanlarıysa otopark ve liman çekek yeri gelirlerinin bir kısmını takıma aktararak destek olmaya çalışmışlardı.

Oyuncuların tamamı gönüllülük esasına göre çıkıyorlardı sahaya. Çoğu zaman tek bir simit ve çayla bütün bir günü geçiştirmelerine rağmen adeta sahada fırtına estiriyorlardı. Toplamda 20 kişilik bir aile oluvermişti Marmara Spor. Kimi futbolcular gece denize açılıp sabaha kadar ığrıp volisi atıyor, ağ temizliyor, 2-3 saatlik uykunun ardından da sırtına geçirdiği formasıyla sahaya koşuyordu. Belki de onları hayata bağlayan, birlikte mücadele etmenin hazzını alabildikleri bir platformdu futbol sahası... Gençliğin verdiği heyecan ve profesyonel futbolcu edasıyla, taraftarın yoğun alkışı altında sahaya çıkıp sevinci ve hüznü hep birlikte paylaşıyorlardı. Adalı kadınlar dikiyordu formalarını çoğunlukla ve elini taşın altına koyan yöneticilerin maddi manevi destekleriyle ilerliyordu bürokratik işler… Öyle çok hikâyesi vardı ki bu küçük ada takımının… Yıllarca kulübün kısıtlı maddi olanaklarıyla bıkmadan, yorulmadan çalışan yılmaz savaşçıları; namı diğer Şoför Sadık (Dinçer) ve Küçük Osman’ın (Özdemir) emekleri anlatmakla bitmezdi… Oğlu Gökhan’ın doğumunda dahi Bandırma-Marmara karşılaşmasından kopamamıştı Sadık Dinçer! Hastaneyle stat arasında mekik dokumuştu adeta… Serhat ve Süleyman Özdemir kardeşlerse bir aile geleneğini sürdürmüşlerdi uzun seneler. Dökülen her damla alın teri Marmara içindi. Ulaşım araçları yine kendi ekmek tekneleriydi çoğu zaman. Özellikle yakın sahillerdeki maçlara giderken kaçak fırtınaları ve üçerlemeleriyle ünlü Marmara Denizi bazen cesaretlerini sınıyor, bazen de izin vermiyordu engel tanımayan sporculara... Maçlara ya geç kalıyor ya da hiç gidemiyorlardı.

04 kaptan ali 2 280x7 Aralık 1991’de Karabiga sahilinde karaya oturan Kaptan Ali-2 posta motoru7 Aralık 1991 günü de hafızalardan hiç silinmeyecek bir maç gününe dönüşmüştü adalılar için. Hava çok sert yıldız-poyrazdı ve kar yağıyordu. ‘Kaptan Ali-2’ posta motoru sert havaya rağmen yola çıkmıştı. Metrelerce yüksekliğinde dalgalar çiğniyordu tekneyi amansızca. Kaderin cilvesi bu olsa gerek o gün Erdek’te Ramiz Kaptan’ın kızının düğünü vardı aynı zamanda. Marmara Spor tam tekmil ilk önce maça gidecek, sonrasında da akşam düğüne katılacaktı. Ama gemi, Paşalimanı Adası açıklarında arıza yapmıştı ve saatlerce fırtınayla boğuştuktan sonra Karabiga’ya doğru sürüklenerek karaya oturmuştu. Bin bir güçlükle sahile çıkan yolcular arasında düğüne gidecek kadınlar, yaşlılar, çocuklar ve o tarihte hamile olan, kazadan 11 gün sonra da doğum yapan Selma Özenbaş bulunuyordu… Takım oyuncularıysa kazazedeleri tahliye ederken canla-başla çalışmıştı. Saatler sonra ancak Erdek’e varabilmişlerdi.

Ama orada da şanssızlıklar peşlerini bırakmamıştı. Elektrikler kesikti ve üst baş sırılsıklamdı. Fırtına nedeniyle üç gün üç gece mahsur kalmışlar, günübirlik yola çıktıkları için de paraları tükenivermişti. Bunun üzerine kredi çekerek takımın tüm masraflarını kulüp başkanı Rahmi Gezgincan karşılamıştı.

Erdek sokaklarında ilginç görüntüler sergiliyordu ‘Kaptan Ali-2’nin yolcuları; düğün için yola çıkan ve üstündeki kıyafetleri ıslanan 70’lik dedeler Marmara Spor formasıyla dolaşıyordu çaresizlikten… 1993 yılı yaz sezonu Necip Altınsuyu’nun çalıştırdığı lokantada bir gece tertiplenmişti. O dönemki gençlik ve spor bakanı Mehmet Ali Yılmaz adına danışmanı; Ender Asman da geceye katılanlar arasındaydı ve olağanüstü bir afet veya kazada spor kulüplerine verilen desteğin sözünü vermişti Marmara Spor yöneticilerine. Böylece Türkiye’de ilk kez bir amatör takıma devlet destek olmuştu. Onca olumsuz koşula ve kısıtlı imkânlarına rağmen ikinci amatörde en az yedi kez, birinci amatördeyse iki defa şampiyon olmuşlardı. Bir kez de süper amatörde Bandırma ve Balıkesir’le aynı gruplarda oynamışlardı. Birçok kupa ve ödülün sahibi olmuşlar, fakat sabit bir kulüp binası veya lokalleri olmadığı için kazanılan bu kupaların çoğu Belediye Başkanlığı’nda veya şahıslarda kalmıştı. Çok kısa bir dönem bugün İlçe Polis Karakolu’nun olduğu ahşap binanın alt katı lokal, üst katıysa genel kurul toplantıları için kullanılmıştı. Gol atanlaraysa küçük jestler yapıldığını dile getirmişlerdi. 42 yıl türlü zorluklarla mücadele eden kulübe ve yönetimlere ait ciddi bir ceza da alınmamıştı. Ada’da yediden yetmişe üç nesil, Marmara Spor için mücadele etmişti büyük bir özveriyle. Besim Gezgincan antrenör, Rahmi Gezgincan kulüp başkanı ve üçüncü kuşak Besim Gezgincan da sahaya çıkarak omuz omuza birlikte mücadele vermişlerdi. Balıkçısı, küçük esnafı, öğrencisi birlik olmuştu tek bir amaç uğruna. Antrenmanlar esnasında adanın zorlu dağ yollarında koşuya çıkıyor, eski Et ve Balık Kurumu Buzhanesi yanındaki toprak sahada çalışmalarını yapıyorlardı. Daha sonraları bu arazi üstüne halı saha yapılmış ve takımın daha sağlıklı bir şekilde antrenman yapması olanağı yaratılmıştı.

05 marmara spor 280xEşref Şefik Atabey’in Marmara merkez mezarlığındaki kabriMarmara Adası’na gönül vermiş ve 1950’li yıllardan beri adaya gelen, Türkiye’nin ilk spor spikerlerinden Eşref Şefik Atabey’in cenaze töreni vasiyeti üzerine Marmara’da gerçekleşmişti. Naaşı Marmara Spor oyuncuları tarafından iskelede karşılanmış ve törenle defnedilmişti. Bu kıymetli büyüklerini her sene yıldönümlerinde anmış, takım olarak kabrine vefa ziyaretinde bulunmuşlardı.

Maçların değişmez seyircilerinden biri de uzun yıllar Günaydın Gazetesi Marmara muhabirliği yapan Hasan Savran’dı. Elinden düşürmediği fotoğraf makinesiyle birçok anı ölümsüzleştirmişti.

2015 yılında yeni bir döneme girmişti takım. Genel kurul kararıyla Marmara Adalar Belediyesi bünyesine katılmışlardı ve takımın adı, hatta arması değiştirilmişti. Bu sayede ekonomik sıkıntılarını büyük ölçüde halletmiş ve moral-motivasyonun sağlanmasıyla ikinci amatör kümede çok başarılı sonuçlar elde etmişlerdi. Nitekim emekler boşa gitmemiş ve ikinci amatör kümede şampiyon olan takım, birinci amatör kümeye yükselmişti uzun bir aradan sonra.

Bu vesileyle Marmara Adalar Belediye Spor’a 2016-2017 sezonunda başarılar diliyor, sporun yalnızca futboldan ibaret olmadığını bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Marmara Adası’nda var olan kapalı spor salonu düşünüldüğünde hentbol, voleybol hatta basketbol takımları da oluşturulabilir. Doğdukları günden itibaren denizle iç içe olan adalı çocuklar, eğer olanaklar sağlanırsa yüzme, yelken ve kürek sporunda da dereceler kazanabilirler. Anlattıklarıyla ve fotoğraf katkılarıyla yardımcı olan; Tuncer Özenbaş, Arif Özenç, Rahmi Gezgincan, Ali Aksu, Emin Toksöz, Ahmet Kırık, Engin Denizyaran, Engin Algan, Mehmet Mersin, Kemal Midilli ve Volkan Dinçer’e teşekkür ederim.

 

Son değişiklik Salı, 01 Kasım 2016 13:51
Yorum yapmak için oturum açın