Adalar’da sonbahar bir başka güzel…
Yeni yıla iki ay kala sonbaharın güzelliklerini sayfalarımıza taşıyarak hüznün diğer yanını, güzel ve üretken yanını gösterelim istedik. Yoğun ve yorucu yazın ardından beyin ve ruhları tazeleme ayı da diyebiliriz sonbahar aylarına…
Bu ayki sayfalarımızda mini bir dosya olarak Heybeliada Ruhban Okulu’nun durumunu kısaca anlatmaya çalıştık. Dergimizin İmtiyaz Sahibi Faruk Berksan’ın “okul muamması” ile başlayan dosya okulun tarihçesi, Kezban Hatemi’nin okulun hukuki olarak durumunu ortaya koyan yazısı, Metropolit-Başrahip ile yapılan röportaj ve Adalı yazar Mustafa Özmat’ın 2009 yılında kaleme aldığı -okula bağlı olarak- azınlıkların durumunu anlatan yazıyla son buldu.
Viktor Albukrek’in anlatımından bu kez öğretmenlerin yaşamımızdaki tartışılmaz yerini yeniden yeniden hafızalarımıza kazıdık. Eğitimin önemini bıkmadan usanmadan sadece bizlere aktaranları yılda bir kez anarak değil, her gün anarak ve bilince çıkardıklarımızla pratiğimizi örgütleyerek somut olarak göstermemiz gerçekten hayati önemde…
Ayşe Ayyıldız ile resimde Rönesans’ın simetrisinden, ideal ışığından, altın oranından, ideal güzelinden kurtulmaya çalışan, gölgesel bir üslup olarak karşımıza çıkar barok sanatı ile yolculuğumuza devam ediyoruz.
Turgut Kuli, objektifiyle bize yine en güzel güz enstantanelerini sundu…
Nilgün Refiğ Pala, Kardeş Adalar’da bu ay Leros Adası’nda yapılan güzel bir düğünü konuk etti dergimize.
Ada vapuru yandan çarklı diyen Bercuhi Berberyan Adalar’a nasıl ulaşamadığımızı anlattı. Öyküsüyle Heybeli sokaklarını anlatan Adil İzci, “ahh o eski günler” diyen Deniz Çelik’in ‘geride kalan’ı, Yıldırım İlhan’ın çocukluğun yokoluşu ile Küçük Prens’in yaşadığı huzursuzluğu anlatan yazıları Kasım ayı sayfalarını doldurdu.
Sonbahar ile boşalmaya başlayan Adalar’da sizi yalnız bırakmayan Adalı Dergisi’nde bir dahaki ay görüşmek üzere…