Sayın Berksan’ın Adalı Dergisi’nin son sayısında kaleme aldığı ‘Kent Konseyi’ değerlendirmelerine katılmadığım noktalarla ilgili olarak dikkati çekmek amacıyla görüşümü bildirmek isterim. Bahsedilen konunun taraflarından biri olmam sıfatıyla buna hakkım olduğu kanısındayım.
Sayın Berksan’ın benim bu demokratik hakkımı kullanmama itiraz etmeyeceğini tahmin etmekteyim.
Berksan’ın anlatımında dile getirdiği Kent Konseyi’nin tanımı ve görevleri ile ilgili yorumuna kimsenin itiraz etmeyeceği kanısındayım.
Konseyin kurulduğu yıldan bugüne kadar Sayın Farsakoğlu’nu bahane ederek hiçbir şey yapmadan üretmeden oturan yöneticiler için yaptığı eleştirinin muhakkak ki muhatabı ben değilim. Bu sürecin baş aktörü başta Sayın Bülent Mısırlıoğlu, Sayın Tuğrul Akoğlu, sonraları Sayın Özer Kangür, Sayın Kemal Kil vs. Sayın Bülent Mısırlıoğlu Kent Konseyi yöneticiliği dışında uzun yıllar Adalar Belediyesi başkan yardımcılığı da yapmıştır. Yani bardağın hem dolu tarafında hem de boş tarafında bulunmuştur. Bir anlamda yapılan eleştiriler ona ve ekibine "kapak" olmuştur. Ben 2014 konsey seçimine Adalar Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Derneği delegesi olarak ilk defa katıldım. Konuşmamda da belirttiğim gibi eski Başkan Sayın Tuğrul Akoğlu, Sayın Ali Tolga, İstanbul Mühendisler Odası, İstanbul Eczacılar Odası, Anadolu Kulübü, Büyükada Deniz Kulübü Derneği, Cesur Kadınlar Derneği, Adalar Turizm Derneği, Malatyalı İşadamları Derneği, Büyükada Musiki Derneği yetkilileri ile Büyükada muhtarlarının ısrarlı teklifleri üzerine adaylığımı koydum. Bu arada Adalar Belediye başkanı bir telefon konuşmamızda adaylığımdan onur duyduğunu belirtti. Benim birleşik bir dayanışma duygusuna yaslanarak irade koymamın ana eksenini oluşturan etkenler yukarıda sıraladığım unsurlardır.
Sayın Berksan’ın "fark" dediği matematiğe katkı sağlayan sivil toplum örgütlerine baktığımızda; Adada olmayan Emlak Komisyoncuları Derneği, merkezi Bostancı’da olan Mavi Marmara Kooperatifi ve birçok faal olmayan kurum ismine rastlayabiliriz. İstanbul Mimarlar Odası ise konsey seçimi için kimseye belge vermedik diye yazılı açıklama yaptı. Ama seçim günü geçersiz bir belge ile bu kurumun adına Sinan arkadaşa oy atıldı. Ayrıca oy atan şahıs Sinan’ın listesinde yönetimine de girdi. Sayın Atilla Aytaç’ın diğer aday Sayın Tuğrul Akoğlu’na adaylığı kendisinin teklif ettiğini inkâr etmiyor. Sayın Özer Kangür marifeti ile milliyetçi kesim ve cami derneklerinden oluşan blok, 2. turda Sayın Atilla Aytaç’ın adayı Sinan Bey’i desteklediği herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Bana göre seçimin asıl galibi 22 oy seviyesindeki kolektif bir iradeyi dimdik temsil eden Baki Nedim Baltacı’dır.
Yapılan illüzyonlar tersine çevrildiğinde, yani hukuk devreye girdiğinde farkı kimin attığı muhakkak ki belli olacaktır.
Listeme hiçbir partiliyi almadığıma dikkat edilirse Adalar’ı bugüne kadar taşıyan siyaset sınıfına önem vermediğim anlaşılacaktır. CHP’li 4 eski ilçe başkanı, emlakçılar, eski ANAP’lılar, AKP’liler fotoğrafın aynı karesindeydiler. Bu fotoğrafın çekilmesine neden olmam beni çok mutlu etti. Ayrıca bu kadar illüzyonu bir arada gören Cumhuriyet Savcılığı da soruşturma başlattı. Sahici yapılacak seçimde buluşmak üzere… Yayınlayacağınızı umuyorum.
İyi yayınlar.
Faruk Berksan, Kent Konseyi Başkan Adayı Baki Nedim Baltacı’nın gönderdiği açıklama yazı ile ilgili görüşlerini açıkladı.
İtiraz gibi gözükse de, pek çok yanı ile bu yazı benim iddialarımı güçlendirmektedir. Kendisinin illüzyon ismini verdiği manipülasyon olmuş mudur bilemiyorum ama ikinci turda Prof. Dr. Sinan Özbek’in aldığı 56 oya karşılık, Sayın Baltacı’nın oylarını daha da aşağıya düşürmesi, kendisine oy vaadinde bulunanların Sinan Hoca’yı dinleyince görüşlerini değiştirdikleri izlenimini veriyor. Sayın Baltacı’nın yazısında siyasi partilere ve dindarlara göre bir bloklaşmadan bahsediyor. Ancak her kesimde, her siyasi ve dini görüşten kişilerin bulunduğunu basit bir inceleme ile hemen fark edebilirsiniz. Bu iddia doğru olmadığı gibi, böyle bir iddiada bulunmayı da kutuplaşmayı tetikleyebilir düşüncesi ile doğru bulmuyorum. Bilhassa Ada yerlileri ile sonradan gelmişleri ayrı kefelere koyma gayretinin, çok tehlikeli olduğu, artık sözünün edilmemesi gerektiğini düşünüyorum.
Sayın Baltacı’nın “acaba yazım yayınlanır mı” gibi bir endişesi de var. Ancak başından beri dergimizi takip edenler bilir ki bu dergi bütün Adalıların kürsüsüdür. Yasalara aykırı olmadığı, ayrımcılığı körüklemediği, genel ahlak ve etik kurallarına uygun olduğu, kaliteyi düşürmediği sürece, bu dergide Adalılara her zaman yer olacaktır.