1 ay önce yayına giren sayımızın sunuşunda, “Mart kapıdan baktırmasın” başlığını kullanmış, o eski mart soğukları için kullanılan bu deyimi, yaşadığımız pandemiye bağlamış, “elde avuçta ne varsa tükettiğimiz bugünler, tedbirsizliğimizle yeni dalgalara yol açmasın. Bu dönemin kahramanları sağlık çalışanları, sabırlarının sınırında çünkü.” diye bitirmiştik.
1 Martta açıklanan “kontrollü normalleşme” açılımının vaka artışlarına yol açacağı belliydi. “Sıkı denetim ve uyarılarla” sınırlı kalacak “kontrollülüğün” artışa engel oluşturamayacağı ortadaydı ve ne yazık ki korkulan gerçekleşti.
İller vaka ve hasta sayılarına ve diğer bazı parametrelere göre mavi, sarı, turuncu ve kırmızı renklere ayrılmış, İstanbul yüz binde 86 vaka ile turuncu kategoride yer alırken, 1 hafta geçmeden iki kat artış yaşanmış ama turuncudan kırmızıya dönüştürülmemiş, açılım sürdürülmüş, ardından da 5 kattan fazla artışla, yani 589 vakayla Mart ayını kapatmıştı.
Uzmanlar, “tsunami” tehlikesine dikkat çekiyorlardı, açılımın ilk günlerinde. Bu yaşadığımıza üçüncü dalga demek yetersiz kalacak, gerçekten de pandemide “tsunami” dönemine girmiş görünüyoruz.
Sağlık Bakanı, 5 kat daha hızlı bulaşan, öldürücü etkisini yarı yarıya arttırdığı bilinen ve daha önemlisi daha genç nüfustaki etkinliği yüksek görünen İngiltere varyantının, toplam vakaların %75’ini oluşturduğunu açıkladı. Öte yandan aşılamadaki gecikmenin sonuçları, hastane yatışlarına da yansımış görülüyor. Hastaneye yatışlarda 40-60 yaş grubunun ağırlıklı olduğu da verilen bilgiler arasında.
3 Nisanda, İBB Bilimsel Danışma Kurulu’nun açıkladığı basın bildirisinde “sahadan aldığımız bilgilere göre pandemi hastanelerinde ve diğer hastanelerin ilgili kliniklerinde Covid yataklarının tamamen dolduğunu, yoğun bakımlarda çok kısıtlı yer kaldığını göstermektedir.” deniliyor. Üstelik olağan üstü bir kabarışla sayısı günlük 45 binin üzerine çıkmış vakaların hastane yatışlarına dönüşmesinin 10 gün alacağı da biliniyor. Yani dalganın pik noktasına henüz gelmiş değiliz.
Bugüne kadar büyük ölçüde korunan ve şehirle “negatif” ayrışan Adalarımızda bugüne kadar görülen en yüksek vaka sayısı Nisanın ilk günlerinde raporlandı. “Tehlike kapımızda” demekten sıkıldık artık ama durum bu.
Tek çare aşı. Adalar’da Aile hekimliklerimiz ve hastane çalışanlarımız aşılamada gerçekten de iyi performans gösterdi. Kendilerine müteşekkiriz. 65 yaş üstünde aşı olmayan neredeyse kimsenin kalmadığını biliyoruz. Bu iyi haber. Ama “aşı olduk rahatladık, maskemizi de çıkarır, arkadaş ziyaretleri de yaparız” diyenlere kötü haber, yine yukarıdaki basın bildirisinde: “Aşı kişileri salgın hastalığın bulaşmasından değil hastalığın şiddetinden ve olumsuz sonuçlarından korumaktadır. Aşı olmuş kişi hastalığa yakalanabilir ve hastalığı bulaştırabilir. Bu açıdan aşı olunmasının yanında maske, mesafe ve hijyen gibi salgın kurallarına tam uyulması gerekmektedir.”
İşte böyle.
Yaza kadar aman dikkat.