Haziran ortasında toplu ulaşım için kullanılacak akülü araçlar Adalar’a getirildi.
O günden itibaren çeşitli ortamlarda ve sosyal medya hesaplarında hızla paylaşıldı.
Paylaşımda bulunanların önemli bölümü hayal kırıklığı yaşadıklarını belirtiyorlardı. Araçlar, anakarada kullanılan dolmuşları hatırlatmaktaydı. Hatta otobüs diyen de vardı.
Araçların 14 kişilik olacağı söylene gelmekteydi. Hatta 1-1,5 yıl önceden, İBB önceki dönem yönetimi tarafından fotoğrafları paylaşılanlar da vardı. Hani o sarı akülü araçlar.
Kınalıada’da ilk kez test sürüşleri yapılacaktı ve sonra da diğer Adalar’da da kullanıma sunulacaktı.
Gelen araçlar, onlardan daha iri görünümlüydü. En azından fotoğrafları böyle görüntü vermekteydi.
Üzerleri gökkuşağı renkleriyle şeritler halinde boyanmıştı. Bu da pek hoş durmamış diye eleştiriliyordu. Daha sade renkler olamaz mıydı? Adalar’ın simgesi sayılan martılar, mimozalar serpiştirilemez miydi?
Faytonlara yazık oldu diyenler de vardı paylaşımcılar arasında.
Hatta eski Adalıların önemli bir bölümü, bir anlamda faytonların adasında büyümüş, gençliğe adım atmış, yaşamını geçirmiş olanlar için faytonlar ada kimliğinin parçasıydı. O kimlikten önemli bir parça eksilmekteydi.
Bunu diyenler, öte yandan Adalar’da, özellikle de Büyükada’da faytonculuğun son yıllarından da şikayetçiydiler. Faytonculuğun ulaşım değil, artık turistik gezinti aracı haline gelmesi, aşırı ziyaretçi baskısı altında hem atların hem de ada yollarının ezilmesi, şehirdekine benzer bir trafik yoğunluğunun yaşanıyor olması, giderek kaosa dönüşmesi Büyükada’nın son yıllarının en önemli problemi sayılmaktaydı.
Mutlaka yeni bir ulaşım düzenine, sistemine ihtiyaç duyulmaktaydı ve giderek Büyükada’da fayton sayısının azaltılıp, toplu ulaşım alternatifiyle desteklenmesi yönünde bir mutabakat oluşmaktaydı.
Nitekim bu mutabakat, İBB yeni yönetiminin 2019 Ağustos ayı sonlarında Büyükada Anadolu Kulübü’nde yapılan Adalar Ulaşım Çalıştayı’na da yansımıştı.
Çalıştay’ın toplu ulaşım ve faytonlar masaları en çok tartışmanın yaşandığı masalar olmuştu ve bu masalardan çıkan sonuçlar Çalıştay’ın sonuç bildirgesine ve notlarına da aktarılmıştı.
Moderatörlüğünü Prof. Dr. Haluk Gerçek’in yaptığı “Ada içi toplu ulaşım” masasından çıkan sonuçlar şöyle yer almıştı Eylül 2019 sayılı Adalı dergisinde:
- Ziyaretçi yönetimi en önemli konu. Adalar ve özellikle de Adalar’ın merkezi noktaları üzerindeki günübirlikçi yoğunluğunun nasıl yönetileceği, yönlendirileceği ve merkezden uzaklaştırılacağı üzerine çalışılmalı.
- İskelelerden itibaren ihtiyaç duyulan yönlendirme eksikliği giderilmeli.
- Ada için ulaşımın bugünü tam bir kaotiklik taşıyor. Faytonlar gezinti aracı olarak günübirlikçi ziyaretçilere hizmet ediyor. Bugünkü günübirlikçi baskısı altında Ada içi ulaşımın yükünün faytonlar tarafından üstlenilmesi mümkün değil ve kaosun önemli nedenlerinden biri bu.
- Fayton sayısı azaltılmalı, güzergahları yeniden belirlenmeli.
- Faytonların denetimi, ıslahı, sürücü kontrolleri yapılmalı.
- Toplu ulaşım, ekolojik ve adaya uygun elektrikli toplu ulaşım araçlarıyla sağlanmalı. Bu araçlar faytonlar üzerindeki yükü de azaltacaktır. Tepelik noktalara ulaşım, toplu ulaşım araçlarıyla entegre daha küçük kapasiteli elektrikli araçlarla yapılmalı.
- Akülü bireysel araçlar, kiralık bisikletler de kaosun diğer halkaları ve denetim altına alınmalı.
- İskele çevresi mutlaka tüm araçlardan arındırılmalı.
- Bisiklet kiralama dükkanları, yayalaştırılmış bölge dışına taşınmalı.
Moderatörlüğünü Prof. Dr. Murat Arslan’ın yaptığı Hayvan Hakları ve Çevre masasından çıkan sonuçlar ise şöyle sıralanmıştı:
- Fayton adanın ayrılmaz kültürüdür, devam ettirilmelidir.
- Veterinerlik hizmetleri artırılmalıdır.
- Bugün ziyaretçi baskısı faytonlar ve atlar üzerindeki yükü artırıyor, eziyete dönüşüyor.
- Kaçak atlar sorununun önüne geçilmeli.
- Hayvanların kaydı tutulmalı.
- Dinlenme kriterleri yeniden tespit edilmeli.
- Hava koşullarına göre kullanım ve önlemler alınmalı.
- Yük denetimi yapılmalı.
- Atların sadece beslenme değil, tüm haklarına önem verilmeli.
- Fayton kullanımı ulaşım değil turizm ağırlıklı olmalı.
- Ulaşım raylı ya da tekerlekli toplu ulaşım araçlarıyla gerçekleştirilmeli.
- Kullanılmayacak ya da dinlendirilecek atlar için padok alanı, binicilik, rehabilitasyon hizmetlerinin de yer aldığı, belki içinde bir At Müzesi’nin de bulunduğu bir alan yaratılmalı.
- Uluslararası anlaşmalara uyum gösterilmeli.
- Toplum doğru bilgilendirilmeli.
Görüleceği üzere, Çalıştay’a davet edilen hayvan hakları örgütlerinin temsilcileri dışında hemen hiçbir Adalı için faytonsuz ada düşlenmiyordu.
Çalıştay sonrası
Katılıma dönük kimi itirazlar olsa da çıkan bu sonuçlar esas olarak Adalıların büyük çoğunluğunun görüşlerini yansıtır nitelikteydi.
Elbette bu büyük çoğunluğun dışında kalan iki kesim daha vardı. Birincisi faytonların tümüyle yasaklanması, atların hiçbir şekilde çalıştırılmamasını savunanlar, öte yandan var olan düzenin denetim ve sıkı kontrollerle devamını isteyen, ama hiçbir şekilde fayton sayısının azaltılması taraftarı olmayan, hatta ziyaretçi – nüfus artışı nedeniyle sayının iki katına kadar çıkarılmasını talep edenler...
İBB, Çalıştay’a en üst düzey yöneticileri ile katılmıştı. Açılışı Genel Sekreter Yavuz Erkut Çalıştay sunumunu ulaşımdan sorumlu genel sekreter yardımcısı Orhan Demir yapmış, Adalar Kaymakamı Mustafa Ayhan ve Belediye Başkanı Erdem Gül de Çalıştay’ı başından sonuna kadar izlemiş, kapanışta da konuşmuşlardı.
Çalıştay’da verilen bir söz daha vardı.
Sonuçlar en kısa zamanda Adalılarla yaygın olarak paylaşılacak, sahada yapılacak uzmanlık gerektiren çalışmaların ardından atılacak adımlar da belki katılımcıları daha farklı olacak bir ikinci çalıştayda ele alınacak ve sonrasında da eylem planına dönüştürülüp uygulamaya geçilecekti.
İkinci çalıştay kadük oldu
İkinci çalıştay için tarih de verilmişti. Aralık ya da Ocak diye.
Yeni ulaşım düzeninin uygulamasının ise 2020 yaz dönemi başlamadan yaşama geçirilmesi planlanıyordu.
Sonrası, yönetilemez bir sürece kapı açacak şekilde, çorap söküğü gibi geldi.
19 Aralık’ta Mahalli Çevre Kurulu Alt Komisyonu Adalar’da Kaymakamlık başkanlığında toplandı ve aynı gün bir basın duyurusu yayımladı. Duyuruda “ilgili mevzuat gereğince sonbahar aylarında yapılan sağlık taramasında Büyükada’daki bazı atlarda ruam hastalığı tespit edildiğini ve bu nedenle tahlil sonuçları kesinleşen ve tedavisi bulunmayan hastalığa yakalandığı tespit edilen 81 atın mevzuat hükümleri uyarınca itlaf edildiğini, tahlil sonuçları kesinleşmeyen tek tırnaklıların işlemlerinin ise devam ettiğini; alınan tedbirler kapsamında da ilçeye hayvan giriş çıkışının durdurulduğu, Adalar'daki tüm atların; ruam hastalığı test sürecinin tamamlanabilmesi için faytonlara at koşulmasının; insan, hayvan ve çevre sağlığı yönünden 3 ay süre ile durdurulmasına, Faytonlara at koşulmasının 3 ay süre ile durdurulması nedeniyle, toplu taşıma hizmetlerinin aksamaması için İstanbul Büyükşehir Belediyesince gerekli tedbirlerin alınmasına” karar verilmişti.
Aslında perşembenin gelişi çarşambadan belliydi ve aynı kararın farklı bir versiyonu 2017 Aralık ayında da yine Kaymakamlık tarafından alınmış ancak valilikten onay görmediği için yürürlüğe girmemiş, sadece ilçeye at giriş çıkışlarının durdurulması ile yetinilmiş, bu yasak da faytoncular tarafından farklı yollarla delinmişti. Üstelik faytonların azaltılması ve özellikle Büyükada için elektrikli toplu ulaşım araçlarının konulmasına yönelik kararlar 2000’li yılların UKOME kararlarına yansımış ama uygulamaya girmemişti.
Şimdi ise güçlü bir kamuoyu baskısını da arkasına alan valilik ve kaymakamlık, bu dönüşümü, radikal şekilde ve faytonları 3 ay süreyle de olsa tümüyle yasaklayarak “çözmek” konusunda adım atmış, İBB yönetimini de ve çalıştayla oluşan mutabakat doğrultusunda izlenebilecek yol haritasını da devre dışı bırakmıştı.
İBB önünde günlerce çadırlı eylem yapan “hayvan hakları savunucuları”, atlara koşulan tek bir fayton kalmayana kadar direnişe devam edeceklerini açıklamaktaydılar. Ocak ayında bir grup Adalı gönüllü ile İBB Genel Sekreteri Yavuz Erkut’u makamında ziyaret ettiğimizde manzara buydu.
Ardından İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun açıklaması geldi. Faytonlar “sembolik” dahi olsa çalıştırılmayacak, tümüyle kaldırılacaktı. İBB Meclisi 16 Ocak tarihli toplantısında yeni dönemde hiç olmadık şekilde oybirliği ile faytonların tümüyle ulaşımdan çekilmesi, fayton başına 300 bin, at başına dört bin TL ödenmesi kararını aldı.
Artık geri dönülmesi mümkün olmayan bir yola girilmişti.
13 Şubat tarihinde toplanan İBB Meclisi, bu defa İBB TUHİM’in “Adalar’da elektrikli araçlarla taşımacılık yapılması” hakkındaki talebini değerlendiriyor, taşıma işinin İETT tarafından yapılmasının uygun olduğu belirtiliyor ve bu karar da meclisten oybirliği ile çıkıyordu.
Haberi yapan Anadolu Ajansı, haberde akülü araç fotoğrafını da kullanmıştı. Bu fotoğraf, 2018 Haziran ayında, yani tam iki yıl önce, İBB Başkanı Mevlüt Uysal döneminde Kınalıada’da deneme sürüşlerine başlayacağı bildirilen ve sonra da tüm adalarda çalışacağı söylenen akülü golf tipi araçların aynısıydı.
Mart’ın ilk günleri tüm dünyayla birlikte Türkiye de pandemi nedeniyle kapandığı günlerdi.
Adalar’ın ulaşımı, olup bittilerle yaratılmış koşullara ve bu koşullarda İBB bünyesinde oluşmuş “siyasi mutabakata” uygun bir teknik çalışmaya bırakılmış, çalıştayla oluşmuş Adalar mutabakatı tümüyle terkedilmişti.
Meselenin kamuoyuna yansıyan tek yüzü olarak da İBB tarafından satın alınan binden fazla atın akıbeti kalmıştı.
Ta ki, satın alınan ve Adalar ulaşımında kullanılacak araçların fotoğrafları Haziran ortasında gündeme düşene kadar.
Gelen araçların aslında, 2018’den bu yana İBB tarafından fotoğrafları servis edilen akülü araçlardan bir farkı yoktu. Her ikisi de Çin malıydı. Yani sürprizli bir durum bulunmamaktaydı.
19 Haziran’da Ekrem İmamoğlu test sürüşü ile araçların kullanıma alınması için yapacağı Büyükada ziyareti, Adalar Kaymakamlığı’nın aldığı kararın gölgesinde kalacaktı. Kaymakamlık, alınan araçların karayolları Kanununa göre olması gereken uygunluk belgelerinin bulunmadığı gerekçesiyle, test sürüşü dahil kullanımını yasakladığını duyuruyordu.
İmamoğlu ise aynı gün basın mensuplarına yaptığı açıklamada, araçların tescil sürecinin devam ettiğini dile getiriyor, kaymakamlık kararının ziyaret gününe denk getirilmesine tepki gösterip, “Herhalde kaymakamın az meşguliyeti var bugün ama fazla meşguliyet istiyorsa biz kendisini davet ettik. Keşke aramıza katılsaydı” ifadelerini kullanıyordu.
O günden bugüne 10 gün geçti ama henüz tescil işlemlerinin ne zaman tamamlanacağı ve araçların ne zaman kullanıma gireceğine ilişkin bir açıklık oluşmadı.
Satın alınan araçlar, hazırlığı 2018’de başlayan seçim sürecinin sonucuydu. İmamoğlu yönetiminin eski yönetimden farkı ise, şu cümlede ifadesini buluyordu: “En uygun araç tipinin alınması ile ilgili arkadaşlarım yoğun bir araştırma yaptılar. Şu an Türkiye’de bu tarz büyük coğrafyalarda insan taşımak için kullanılan en efektif araç tipine ve modeline erişildi. Hızlı bir çözüm için de belli bir sayıda araç alımını yine Büyükşehir Belediyemiz olarak yaptık. Ancak gördüğünüz araç modelleri ya da sayısı, Adalar’ın gelecek ulaşım planlaması değildir. Araçların gelecek ulaşım planlaması ile ilgili yapacağımız birkaç çalışma vardır. Bunlardan bir tanesi kesinlikle sıkı bir yarışma ile hem araç tipinin hem araç şeklinin hem araç felsefesinin oluşması konusunda bir kamuoyu çalışması yapılacaktır. Artı, yine araçların, umuyoruz ki yerli bir imalat ile yapılması ile ilgili de çalışmalarımızı sürdüreceğiz.”
Anlaşılan o ki, “bu pilav daha çok su kaldıracak” ...