Salı, 07 Ocak 2020 03:22

Adalı'dan: Faytonsuz ilk yılbaşı

Ögeyi değerlendirin
(2 oy)

Sokaklarında faytonsuz ilk yılbaşını geçirdi üç ada. Büyükada, Heybeli ve Burgaz.

Duygular çelişik.

Kimimiz aman oh, dünya varmış dedik.

Kimimiz adanın ruhu kayboldu diye hayıflandık.

Ama hepimiz, geleceğin nasıl olacağı konusunda hissedilen belirsizlikte ortaklaştık.

Eminim, faytoncu ailelerin evinde tarifi mümkün olmayan bir kaygı yaşanıyor.

Yılların ekmek teknesi, ellerinin altından kayıp gidiyor çünkü.

Ne yapacaklar? Yıllarını adada geçirmiş, dışarıya adımını atmamış olanlar, özellikle.

Başka da iş bilmiyorlar, ne iş tutacaklar? Ellerine toplu bir para geçeceği söyleniyor, Ne kadar idare eder ki?

Ya atlar ne olacak?

Spekülasyon çeşitli.

Sayıları çok az da olsa, atlarını ada dışına göndermek istemeyenler, her koşulda ben bakarım diyenler var. Onlara bu imkan sağlanabilecek mi?

Bir miktar fayton kalacak deniyor. Kalsa da sahiplik olmayacakmış. Ne atlara ne de faytonlara. El kapısında çalışmak? Duygular, düşünceler çelişik.

İBB, zor bir görevle karşı karşıya.

Adalarda son yıllarda yaşanan tüm olumsuzluklar, bir şekilde faytonculara fatura edildi. Faytonlar önemli bir değer, bir kültürel varlıktı ama faytoncular, sürücüler her şeyi berbat etmişlerdi. Genel yargı böyleydi?

İşini, görevini yapmayan kamu otoritesi de eleştiriliyordu ama asıl şamar oğlanı konumunda olan faytonculardı.

Onların arasında da Büyükada’dakiler. Burgaz ve Heybeli’nin, zaten sayısı az olan faytonları ve faytoncuları, Adalılar için tanıdık, bildik insanlardı. Onlardan yana bir problem, şikayet çok fazla dillendirilmiyordu. Kurunun yanında yaş da yanar derler ya, onların durumu da böyle oldu.

Bu noktaya nasıl geldik? Farklı olabilir miydi? Bunda hepimizin sorumluluğu yok mu? Konuşamayan, tartışamayan, ortaklaşma (consensus) noktasında problemli bir toplum olduğumuz muhakkak. Sorunları çözmekten çok biriktirme konusunda uzmanlaşmış sayılırız. Neredeyse hemen her konuda böyle. Sonra da şeriatın kestiği parmak acımaz deyip, başımıza gelen her şeye razı oluyoruz.

Bu işte de böyle olmadı mı?

En kötüsü, ders almayı da bilmiyoruz.

Yaşananlar, yaşanacakların habercisi..

Umarız tersi olur...

İyi yıllar.

Son değişiklik Salı, 07 Ocak 2020 05:43
Yorum yapmak için oturum açın