Salı, 05 Şubat 2019 16:29

Adalı'dan: 31 Mart ve sonrası

Ögeyi değerlendirin
(0 oy)

Yerel seçimlere 2 aydan kısa süre kaldı.

Yarışan partilerin merkezden aday belirleme alışkanlıklarının yarattığı gerilime paralel olarak, seçmen listelerindeki olağandışı hareketliliğin, seçmen taşımalarının, sahteciliğin ve seçim kurullarına itirazların gölgesinde günler ve ayları harcadık.

Umarız önümüzdeki günlerde, istenen, beklenen olur, serinkanlı bir ortamda 31 Mart sonrasını hakkıyla ele alabiliriz.

Ülkenin gündemi, yeterince sorunlu zaten. Türkiye’de “Siyaset kurumu”, çözüm değil sorun üretmeye odaklı bir makine gibi çalışıyor uzun zamandır. Değişeceğine dair bir umut da yok.

Umudumuz hiç değilse Adalar’da bu koşullara, bu ortama teslim olmamak.

Yarışacak adayları artık biliyoruz.

Son iki dönemin kazananı CHP’nin adayı, Adalı değil ama tanıdık bir gazeteci: Erdem Gül. Ak Parti’nin adayı Adalı Özlem Öztekin Vural ile yarışacak. Yarışa katılan üçüncü isim ise Coşkun Özden. Yine, yeniden!. İki dönem ANAP’tan seçime katılmış, seçilip belediye başkanlığı yapmış, ikinci döneminde Ak Parti’ye transfer olmuş, son iki dönemde ise bu defa Ak Parti adayı olarak seçime girip CHP adaylarına kaybetmiş bir isimden söz ediyoruz. Bu defa DSP adayı olarak “tepki” oylarına talip.

Her dönem rengi değişse de, yapıp edebileceklerini biliyoruz.

Özlem Öztekin Vural, “Adalar halkının sorunlarını tek tek çözeceğiz”; İBB ile, Ankara ile el ele verdik, planlarımız hazır diyor her konuda. Planların ne olduğunu henüz bilmiyoruz. Umalım ki Yassıada gibi olmaz.

Erdem Gül’ün ilk açıklamasında öne çıkan, Adalı olmadığı, Adalar’ı tanımadığı eleştirilerine karşı naif tepkisi oldu. “Benim de Adalı olmak hakkımı elimden almasınlar” dedi. Valla, bizler gibi, 5, 10, 20, 25 yıldır Adada yaşayıp da henüz “Adalı olabilme şerefine” nail olamamış kullar olarak, bu eleştirileri çok da dert etmemesini, enerjisini tüketmemesini öneririz.

Beklentimiz, bu seçimlerde, geçmiş deneyimlerin de ışığında, katılımcılık meselesinin enine boyuna konuşulması.

Seçim sürecinde, sorunları sıralayıp mucizevi çözümler önermek, gibi bir yola girmeden önce, nasıl bir yönetim anlayışıyla hareket edilecek, katılımcı kanallar nasıl açılacak, bu konularda Türkiye’de ve dünyada olumlu örnekler ne diyor; bunları konuşmak en büyük dileğimiz.

Adalar’ın imkanları belli. Belediyenin iş yapabilme kapasitesini de, maddi koşulların olumsuzluğunu da bilmeyen yok. Her şey taşıma, oradan buradan kaynak aktarma, yardım dilenme yöntemiyle çözülmeye çalışıldı bugüne kadar. Sır değil.

Tam da bu ortamda, her konuda; var olan yasal mekanizmalara teslim olmayıp, katılım ve işbirliği kanalları ne kadar geliştirilebilirse, olumsuz her gelişmede başarısızlığa gerekçe üretmeyip ne kadar şeffaf davranılırsa, hiç bir şeyin gizlenmediği, dürüstçe paylaşıldığı ve hesap verildiği bir yönetim anlayışı bu dönem ne kadar temellendirilebilirse, gelecek döneme o kadar iyi bir miras bırakılmış olacak diye düşünürüm.

Son değişiklik Salı, 05 Şubat 2019 20:49
Yorum yapmak için oturum açın