1950’lerin başında bir avuç amatör balıkçı salaş görünümlü bir balıkçı kasabası olan Marmara’ya gelmişti. İçlerinden ikisi vardı ki, hafta sonları alışkanlık haline getirdikleri bu seyahati bir adım daha ileriye götürüp ev yapacak ve yaz aylarını Marmara Adası’nın birbirinden güzel koylarında geçirecekti. Bu değerli insanlar İstanbul Radyosu ve Güneş Spor’un kurucularından, ilk spor spikerimiz Eşref Şefik ve Tatbiki Güzel Sanatlar’dan Dekoratör Prof. Mazhar Resmor’du. Eşref Şefik Marmara Adası merkezinde bulunan, kısmen ulaşımı daha kolay, ‘Aba Koyu’nu seçmişti. 1970’li yıllardan vefatına kadar olan zaman diliminde senenin yaklaşık altı ayını Aba sahiline paralel inşa ettiği bu evde geçirmiştir.
Mazhar Resmor 1901 yılında İstanbul’da doğmuş, orta öğrenimini Galatasaray Lisesi’nde bitirmişti. Lisede okuduğu yıllarda sporla uğraşmış, çeşitli dereceler kazanmış, hatta Paris Olimpiyatları’na katılarak şampiyon olmuştu. Yüksek öğrenimini Paris Dekoratif Sanatlar Yüksek Okulu’nda yaparken çalışmalarını okul çevresinin dışına taşıyarak, Fransa’nın en büyük vitray ve mozaik atölyesi sayılan Momejan Frer Stüdyoları dahilindeki vitray ve mozaik proje bürosunda çalışmaya başlamıştı. Bir süre sonra da atölye şefi olan Resmor, vitray ve mozaik tekniklerini uzun süre çalışmış ve bütün inceliklerini kavrayarak 1933 yılında yurda dönmüştü. Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu’nda ve Kız San’at Enstitüsü’nde uzun yıllar teknik dersler vermiş, yüzlerce öğrenci yetiştirmişti. Ayrıca Türkiye’ye Kurşunlu Cam Vitray tekniğini getiren kişi de Resmor’dan başkası değildir. Zamanının en gözde mekânlarından biri olan ve
ülke edebiyatının usta isimlerinin uğrak yeri ‘Markiz Pastanesi’nin cam vitrayları da Mazhar Resmor’a aittir. İstanbul Intercontinental Oteli’nin giriş katında ana merdiven karşısındaki büyük pano, Atatürk’ün Yalova Köşkü’ndeki vitray ve dekorasyon, İstanbul’un en eski ve şık et lokantalarından ‘Beyti’nin kubbe şeklindeki havuzlu salon süslemeleri sanatçının başlıca eserleridir. Haydarpaşa Numune Hastanesi’nin başhekimlik binası merdivenlerine bir hasta bakıcı ve hasta kompozisyonu olarak 2,5-3 m boyunda büyük bir vitrayı daha vardır ki bugün nerede olduğu bilinmemektedir!Resmor’un eşi Hikmet Hanım da Tatbiki Güzel San’atlar Resim Bölümü’nden mezun olmuştur. Ayrıca, Haydarpaşa Numune Hastanesi’ndeki hastaların ‘Mavi Meleği’ olarak ün yapmıştı. Çünkü hiçbir ücret almaksızın gönüllü hastabakıcılık yapıyordu. İkisi de sanatçı ve bohem bir tabiata sahip oldukları için Marmara Adası’nın salaş yaşamına ve doğallığına çabuk adapte olmuşlardı.
Mazhar Resmor, merkezin batısında ‘Kamara Mevkii’ olarak bilinen sarp kayalık ve toprak zeminden oluşan kendine münhasır bir koyu seçmiş ve buraya kulübe denebilecek büyüklükte bir ev yapmıştı. Eşek sırtında patikalarda, dikenlerin arasından taşınan briket ve inşaat malzemeleri Şaban ustanın maharetiyle kulübeye dönüşmüştü. Henüz su, elektrik hatta yolu dahi olmayan bu koyda vahşi bir ortamın verdiği huzuru ve sadeliği düşlemişti adeta Mazhar Resmor… Oysa Japonya’dan getirttiği olta takımlarıyla balık tutmak ve kafa dinlemek için geldiği adaya her seferinde bir akraba veya dostunu yanında getirmişti. Gelenler Ada’nın doğal yaşamına, güzelliğine vurulmuş ve her yıl bu ziyaretler artarak devam etmişti. Kulübenin yetersiz gelmesi sonucu deniz kenarına oldukça mütevazı ‘Kıyı’ adını verdiği evi inşa ettirdi. Daha sonra ilk yerleştiği yerdeki kulübesini yıkarak ‘İkiz Ev’leri yaptırdı. Kıyı’nın hemen ardına ise denize paralel bir ev daha yaptırarak küçük bir site inşa etmiş oldu ve ‘Resmor Oteli’ni 12 yataklı olarak hizmete açtı. Et ve balık kurumu buzhanesinin sağladığı elektrik günün belli saatlerinde kasabaya elektrik sağlıyordu. Fakat gece geç saatlerde kesilmekteydi. Lux lambaları ve gemici fenerleriyle aydınlatmayı sağlayan Resmor, sanatçı kişiliği ile inşa ettiği evlerine küçük dokunuşlar yapmıştı. Lüks ve şatafattan uzak, taş ve ahşap yapı malzemesinin yanında vitray ve mozaiklerle süslediği evler doğal ortama ayak uydurmuştu. 1960’ların başından itibaren adaya gelen birçok turist burada kalmıştı. Alman Lisesi’nde çalışan öğretim elemanları ve aileleri, San’at çevresinden dostları, akrabaları ile dolup taşmıştı. Daha sonra Prof. Mustafa Aslıer ve Yük. Müh. Mahmut Karasaban birer yazlık yaptırarak otele komşu olmuşlardı. Zamanla merkeze gidip gelme işini rahatlatmak için, Meşhur Hürrem Usta’ya bir ‘Kancabaş’ sandalı yaptırmış ve 10 beygir kuvvetinde Albin marka motor monte etmişti. Baş tarafındaki çiçek süslemelerini ise kendisi çizmiş ve Çukurcuma’da işinin ehli eski bir ağaç ustasına oydurtmuştu. Kamara Koyu sakinleri ile yapılan toplu gezilerin en güzel anlarına şahit olan bu sandal, sert bir lodos fırtınasında kayalara çarparak parçalanmıştı! Davulcu taşları olarak tabir edilen büyükçe granit kayaların dağdan yuvarlanarak oluşturduğu tahmin edilen bir burun ile Kamara koyu bugün hâlâ Marmara Adası’nın en güzel köşelerinden birini teşkil etmektedir. Bu koyun diğer sakinleri de bütünlük arz etmesi için Mazhar Bey’in evlerine benzer mütevazı yazlıklar inşa etmişlerdi. Coğrafya Profesörü Sırrı Erinç ve Prof. Sami Öngör’ün evleri arka arkaya sıralanmıştır.
Mazhar Resmor, Marmara Adası’na gönülden bağlanmış, uzun yıllar medeni dünyanın nimetlerinden mahrum kalan, ihmal edilen bu güzel vatan parçasına elinden geldiğince katkı sunabilmek için Marmara’yı Kalkındırma Ve Güzelleştirme Derneği’ni kurmuştu. Marmara Merkez İskelesi çıkışına bir Atatürk anıtı yaptırmak için kolları sıvamışlardı. Reis-i Cumhur Mustafa Kemal Atatürk’ün son anlarına kadar yanında olan doktoru Samuel Abreveya Marmaralıydı… Doktor Abreveya ve Heykeltıraş Ratip Aşir Atatürk’ün yüzünden mask yapılmak üzere kalıp almışlardı. Alınan bu kalıptan faydalanılarak, dernek başkanı Mazhar Resmor ve çok yakın bir tarihte kaybettiğimiz Marmara Belediyesi kurucu başkanı ‘Ahmet Enön’ Sultan Ahmet Sanat Mektebi’nde aslına sadık kalınarak büyütülen maskı döktürmüşlerdi. Altı metrelik mermer kaidenin tamamlanması için Marmara halkına ithafen Mazhar Bey bir bildiri yayınlamıştı. Maddi olanakların yetersizliğine rağmen adalıların da desteğiyle anıt kısa sürede tamamlanmış, dernek tarafından tertiplenen sade bir törenle 1973 yılında açılmıştı. Ada’ya gelen her kim olursa bu anıt önünde hatıra fotoğrafı çektirmeyi ihmal etmezdi. Özellikle Avcılar günü, Marmara’nın kurtuluşu ve milli bayramlarda anıt önüne çelenk bırakılırdı. Seneler içinde çevre düzenlemesi esnasında bu güzel anıt yerinden kaldırılarak yerine bugün Belediye binası önünde bulunan halk tarafından da pek beğenilmeyen fiberglastan yapılma bir heykel dikilmiştir!
Turizmin getirdiği insan kalabalığı ve yozlaşma, betonlaşmayla beraber adanın eski görünümünü götürmüş, saygısızca birbiri ardına göğe yükselen apartmanlar inşa etme yarışını getirmişti. Merkez ve köylerdeki bu çirkin yapılaşmaya her geçen gün bir eski Ada Evi daha kurban edilirken, Mazhar Resmor’un sanatçı kişiliğini yansıtan Kamara Mevkii’ndeki evler hâlâ ayakta durmaktadır. İkinci kuşaktan yeğeni Mazhar Tezan, bugün ‘Kıyı’ adını taşıyan eve gözü gibi bakmakta. Mazhar Bey’e aile arşivini bizimle paylaştığı için ve böylesine kıymetli bir yapıyı muhafaza ettiği için teşekkür ederiz.
17 Ağustos 1977 günü geçirdiği kalp krizi sonrasında fiziki yaşamı son bulan Mazhar Resmor’un kaybı San’at çevrelerinde büyük üzüntü yaratmıştı. Karacaahmet Mezarlığı’nda son yolculuğuna uğurlanan sanatçı, eserleriyle ve dostlarının hatıralarında daima yaşayacak…
Bu yazı hazırlanırken, Mazhar Tezan ve H. Can Yücel kişisel arşivlerinden ve ekinlikadasi.com adlı web sayfasından yararlanılmıştır.