Yaz susuz - Ormanlar riskli Adalar İstanbul’un bir tanesi. Denizi ile ormanları, doğası ile bir bütün olarak çok güzel. Acaba vesvese mi yapıyorum ama sanki her yıl bu güzelliğin bir parçasını terk ediveriyoruz. Hem de ciddi olmayan çok basit nedenlerle. Bu yıl ise durum çok ciddi. Ülkemizde her 10-15 yılda bir meydana gelen kuraklık, bu yaz hatırı sayılır boyutlarda. Dereler kurumuş, barajlar boşalmış durumda. Yaz mevsiminin de hayli sıcak geçeceği tahmin ediliyor. Bu mevsimde yağan sağanak yağmurlar ise toprağa veya barajlara değil, çarpık yapılaş-ma nedeniyle doğru denizlere gidiyor. Heybeliada’da 2012 ve 2013 yılında meydana gelen ve kolay atlatılan orman yangınlarını unutmadık. Önceki yıllarda Burgazada ve yine Heybeliada’da meydana gelen daha büyük boyutlardaki yangınlar ise hatırlayanları çok ürkütüyor. Yangın sebepleri genelde aynı. Piknik için yakılan mangal veya tüpler. Bunun önlemi son derece kolay ama nedense alınamıyor. Mangal yerleri belirlense, o alanların dışında yasaklansa hallolacak ama nedense inatla yapılmıyor. Engel olan yasa mıdır, piknikçilerin baskısı mıdır, yoksa vazifesini ihmal eden görevliler midir bilemiyorum? Bakın tedbir alındığında ne güzel oluyor. Heybeliada Değirmenburnu piknik alanını işletenler hem kontrollü mangala izin veriyorlar, hem de bugüne kadar hiçbir riske sebep olmadılar. Üstelik etraf tertemiz. Ada yerlilerinden giriş ücreti alınmıyor. Demek istendiğinde olabiliyor. Bu durumda bizim diğer bölgeler için de resmi görevlilerden sonuç beklemek hakkımız değil mi? Bir de yangın çıkmadan önce alınması gereken tedbirler var. Önceki yangınlarda bu tedbirlerin yetersiz olduğunu hep gördük. Önce ihbar ve haberleşmedeki, dolayısı ile müdahaleyi geciktiren zaaflar. Yangın anında kaybedilen her saniye birkaç ağaç demek. Sonra personel ve eğitim eksikleri. Yetersiz borular, suyu olmayan araçlar. Hatta olmayan araçlar. Dünyanın 16. büyük ekonomisine sahip ülkemizde, İstanbul’un bir incisinde itfaiye araçları yetersiz. Ya biz 16. ekonomik güç değiliz, ya yangının ne olduğundan habersiziz! Bir de yönetilemeyen meraklı kalabalıklar var. Yardım edeyim derken müdahaleyi geciktirenler. Hâlbuki her adada gençlerden oluşan, eğitimli bir gönüllü ordusu olmalı. Her sene bu eğitimler yenilenmeli. Ben Milli Eğitimi de bu gaflet içindeki yöneticilere dahil etmek istiyorum. Belki de en önemlisi o. Allah Adalar’ımızı korusun. İnşallah iş O’nun insafına kalmaz