Prens Adaları konulu makaleler - Adalı Dergisi
1935 yılı Ağustos ayının gazetelerinden seçtiğimiz Adalar’la ilgili yazıları aşağıda derledik.
Geçtiğimiz yaz, önce Büyükada, ardından Heybeliada ormanları yanmıştı. Büyükada Hristos Tepesi yakınlarındaki yangın fazla büyümeden hızlı müdahale ile kısa zamanda söndürülmüş, ama Heybeliada Çam limanı tepelerinde başlayan yangın öyle olmamıştı bilindiği gibi. Hızlı ve etkili müdahaleye rağmen yaklaşık 5 hektarlık kızılçam ormanı küle dönmüştü.
Yıllar öncesine giderek basında Adalar’la ilgili yazılanların izini sürmeye bu ay da devam ediyoruz. 1935 Temmuz’undan Bedri Rahmi’nin Büyükada betimlemeleri çoğumuza çok dikkat çekici gelecektir.
Yıllar öncesinin basınında Adalarla ilgili haberlerin izini sürmeye devam ediyoruz. 1935 yılının Haziran ayında Adalarla ilgili pek çok haber ve makalenin yayınlandığı görülüyor. Bunlar arasında ilginç bularak seçtiklerimizi aşağıda okuyacaksınız. Yıllar öncesinde de Adalar’ın yaşadığı hızlı değişimden söz eden yazılar öne çıkıyor. Nizamettin Nazif’in yazısının bugün de konuşulan konulara ne kadar yakın olduğuna siz de katılacak mısınız bakalım?
Nisan sayısında başladığımız Türkiye’deki gazetelerde yıllar önce Adalar üzerine yazılanlar taramasına devam ediyoruz. Oldukça bilgilendirici ve hayli eğlenceli görünüyor. İşte 1935 yılı Mayıs ayının gazete taramalarından seçtiklerimiz.
Pandemi sona erdiğinde Adalar yeni misafirlerini elinde tutabilecek mi, sürekli yaşanılır hale gelebilecek mi?
Yılın son günlerinde KOVID-19'a karşı aşının geliştirilmiş olması, tüm dünyaya umut verdi. Ancak birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de aşılarla ilgili sorular cevap bekliyor. Herkese yetecek aşı yokken, pandemiyi durdurmak mümkün olabilecek mi? Bir çok ülke bu soruna çözüm bulabilmek için aşı takvimini değiştirerek tek doz aşı uygulamasını veya iki hafta yerine daha uzun aralıkla yapılmasını planlamaya başladı. Bizim ülkemizde sorun daha da karmaşık; pandeminin başından beri süreci güven vermeyen şekilde yöneten, gerçek verileri açıklamadığı ortaya çıkan Sağlık Bakanlığı'nın bu tavrı aşıya karşı bir güvensizlik yaratmış durumda. Yapılan araştırmaya göre halkın sadece %44'ü aşı olmak istiyor. Ancak toplumsal bağışıklık için toplumun en az %66'sının aşılanması gerektiği hesaplandığına göre bu orana nasıl ulaşacağız? Aşı konusundaki tüm tereddütlerin en kısa sürede giderilerek tatmin edici bilimsel verilerin, güvenilir kişiler tarafından açıklanması, sürecin şeffaf ve programlı şekilde yönetilmesi pandemiyi yenmek için elzem gibi gözüküyor. Yoksa aylardır beklediğimiz ve olağanüstü şekilde kısa sürede insanlığa sunulan aşı bile bize çare olamayacak...
Aşıların tamamı ne zaman gelecek, hangi aşı(lar)ı olacağız, tüm ülkeye yetecek mi, aşılama planlaması yapıldı mı, uygulanabilecek mi, kaç ay sürecek, ikinci doz yapılacak mı? Pandemi önlemleri hangi şartlarla gevşetilmeye başlanacak, okulların, yeme-içme alanlarının ne zaman açılacağı belirlendi mi, bu açılımın bilimsel dayanakları oluştu mu ya da ne zaman oluşacak? Bu soruların cevabını bilen kimse varmış gibi görünmüyor. Ülkede yaşam hiç bu kadar belirsiz olmamıştı?
13 Ocak Bülteni’nde haberini yaptığımız Koronavirüs aşıları sağlıkçılarla başladı. 1 hafta içinde 900 bine yakın sağlık çalışanının aşılarının yapıldığı açıklandı. “Topluma örnek olmak adına ‘Siyasiler’ de ilk grupta yer aldılar.”. İlk grubun ikinci halkası huzurevlerinde kalanlar ve çalışanları içine alacak şekilde başladı. 3 milyonluk ilk parti aşının ardı ne zaman gelecek, henüz netleşmedi. Darısı tüm topluma.
Vaka sayısı 30 binlerden 5 binlere düştü. Ama uzmanların dediği gibi, ilk pik noktası olan 2020 Nisan ayında da rakamlar bu civarda, önlemler ise en üst noktadaydı. Yaz rehavetinin sonuçlarını gördük. Binlerce insanımızı kaybettik. “Bize bir şey olmaz” anlayışının daha dün, kar tatili yapanlar arasındaki yansıması, önlemleri gevşetmenin ne sonuç vereceğinin de göstergesi. Toplumun %80’i bağışıklık kazanmadan bize rahat yok.