Bir yılın hayatımızdan kayıp gittiğine hiç bu kadar sevinmemiştim. Ne uğursuz yılmışsın sen 2020 Yılı. İnsanların beynini uyuşturdun, yaşantılarını engelledin, ömürlerini katlettin, can yaktın, canı canandan ayırdın, kavuşturmadın uzak tuttun.
Hayat geçti gitti, zaman daraldı diye düşünmektense hiç olmazsa yüreğimizde çöreklenen acılara, yaralara, fikir ayrılıklarına, şaşkınlıklarımıza rağmen ruhumuzu hep ışığa, aydınlık yarınlara çevirelim. Bulaşmaktansa uzaktan seyretmek zenginliğimiz olsun. Ya acıyalım, ya gülüp geçelim.
İnsanların hayatımıza serpiştirdiği irili ufaklı engelleri yıkıp aşmamıza eğer adabımız, edebimiz, imkânsızlıklarımız, yumuşak başlılığımız izin vermemişse bari şimdi ayrık otlarını zihnimizde ayıklayalım. Biz görememişiz demek ki onlar etrafımızda bitivermiş. Belki yanılmış fazla değer vermişiz ki onlar şimdi bizim değerimizden mahrum kalmışlar.
Güneş herkes için parlasın. Güneş ışınları kimin yarasına, gönlüne, ömrüne şifa olacaksa, kimin hayallerini parlatacaksa onun bedenini okşasın, ruhunun ta derinliklerine nüfus edip onun hatasını, günahını deşsin ki herkes kendine mukayyet olsun.
Hayat, tan vakti gün ağarması ile doğar, bir yıldız kayması ile biter. Yeni doğan bir bebeği yaşama hazırlarken, hayatı öğretirken “Bu hayat senin, sen bir kukla değilsin, iplerini başkasının eline verme, hatanı kendin düzelt ki yanlışını bilesin. Saygılı ol, dinlemeyi öğren ama aklını ve vicdanını kullan” dememiz lazım. Hayat affetmiyor, helâllik de kolay verilmiyor.
Yaşamak ince sanattır. Yaşarken yaşatmasını bilen insana rastlamak, nimettendir, nimetten.
Ağlamakla başlayan hayat, gülmelerle, oynamalarla, beyne aktarılan kayıtlarla, aşklarla, sevgilerle, sevilmelerle renklenir. Duygular, hüzünler, hüsranlar, ayrılıklar, acılar, küskünlükler, başarılar, mutluluklarla beslenir. Ben bunlara çokça şaşkınlıklar kattım.
İnsanoğlu hep sarılacak bir dal arar. Çocukluk yıllarım sahne aşkı ile geçti. Sahne tek özgürlüğümdü. Hayatın zorlukları ile mücadelede sanatsal faaliyetler tek desteğim oldu. Güzel anılarımı yüreğime nakşettim. Sevdim, sevildim, yuva kurdum, evim ve evlâdımla bütünleşen mutlu hayatıma onu sarsabilecek başka bir yaşam şekli eklemedim, ekleyemezdim ama hayat bu, bir gün düzen bozuldu ve eşimin zamansız vefatından sonra hayatı tekrar ele aldım. Hayat devam ediyor derler ya, ne mevsimler geçer, yaz da gelir, kış da yaşanır, ne baharlar uçup gider, bunu bilmezler.
Tiyatro, sahne aşkı devam etti, oyunculuk ise kendi şartları içinde profesyonel gelişti, yönetmenlik başladı. Uzun yıllar iki tiyatro grubu yönettim. Ayrıca tüm bunlara tekrar iş hayatını da ekledim. Bir gün tek desteğim kızımın teşviki ile ebru sanatı ile tanıştım. Sergiler ve köşe yazılarımla siz değerli dostlarımla tanıştım. Şimdi artık yeni bir yol çizme zamanı geldi.
Kabullenemiyorum, şu Covid-19 felâketini hayat mücadelesi vermiş insanların yaşamasına dayanamıyorum. Bizler bu mükâfatı hak etmedik. İnsan eli ile yaratılan bu kâbusun bir an önce son bulmasını ve yine zihnimizi dağıtacak bir umuda bir ışığa sarılmamızı diliyorum.