Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nin her yıl düzenlediği Kent Düşleri Atölyeleri kapsamında hazırlanan ‘Ada Düşleri’ atölyesi, yürütücüleri ve öğrencileri ile birlikte yaklaşık dört haftalık bir süreyi Adalar’da geçirerek, Ada kavramını ve Ada’da yaşamayı deneyimleme, düşünme ve tartışma imkanı buldu. Atölyenin gerçekleşmesinde özellikle Mimarlar Odası Anadolu I Büyükkent Bölge Temsilciliği ana organizasyon ayağını oluşturarak ve yürütücü katkısı vererek; Dünya Mirası Adalar Girişimi, Adalar Belediyesi, Adalar Kent Konseyi ve Adalar Müzesi Vakfı ise her ihtiyaç duyulduğunda Adalılar ile iletişim kurmamızda, Adalar’daki önemli mekanları tanımamızda, çalışma alanları oluşturulmasında bizlere destek verdi.
Zühre Sözeri ve Nezih Aysel’in başlattığı bir araştırma projesinden yola çıkan çalışma, iki dönem olarak biçimlendi. İlk iki haftalık dönemde; hem bu araştırma projesi hem de Dünya Mirası Adalar Girişimi ve Adalar Kent Konseyi tarafından ağırlıklı olarak Büyükada’da başlatılan Modern Mimarlık Mirası konusundaki inceleme ve belgeleme çalışmalarına öğrencilerin önemli katkıları oldu. Büyükada’daki Modern Mimarlık Mirası konusunda çalışmanın ilk haftasında Alp Sunalp’in desteği ile yapılan gezide öğrencilere aktarılan bilgiler ışığında, bu yapıların tespitleri-belgelenmeleri ve tescil fişlerinin ön hazırlıkları yapıldı. Burada tespit edilen yapıların bir bölümü için, Adalar Belediyesi arşivinde inceleme yapılarak, yapıların çizimlerine ve ayrıntılı bilgilerine ulaşıldı. Yine aynı ilk dönem içinde öğrencilerin mimarlık edinimlerini desteklemek için Adalar Kent Konseyi’nde Hamit Pilehvarian tarafından perspektif çalışmaları yapıldı.
Sadece Büyükada’nın iskelesinde inip sokaklarında dolaşmanın ne Büyükada’yı ne de Adalar’ın tümünü kavramakta yeterli olamayacağı açık. Bu kapsamda ‘Ada ve Karşısı’ ya da ‘Ada ve Arkası’ kavramlarını güçlendirmek, Adalar arası ilişkiyi okuyabilmek için planlanan tekne gezisi Adalar Belediyesi, Adalar Kent Konseyi ve Adalar Müzesinin katkı ve katılımları ile eşsiz bir deneyime dönüştü. Elbette bu gezinin uğramadan edemediği Yassıada çevresi ziyareti ile Yassıada üzerindeki yapısal dönüşümün kent toprağının doyumsuz bir şekilde kullanımını çok üzücü bir şekilde gözler önüne serdiğini hatırlamakta fayda var. Tüm bu çalışma ve deneyimlere paralel olarak, iki hafta boyunca öğrencilerden alanı özümsemeleri ve ‘Kendi Adalarını’ bir poster sunumu ile ikinci haftanın sonunda anlatmaları istendi.
Bu noktada tespit ettiğimiz önemli bir sorun, Adalar’a yönelmiş olan ve sayısı kontrol edilemez boyutlara ulaşan günübirlik turizm akını oldu. Bu akın nedeniyle Adalar’a kentten ulaşımda oluşan zorluklar ve vapurlarda yaşanan ‘itiş-kakış’ın; Büyükada özelinde Çarşı ve çevresindeki ölçüsüz yeme-içme karmaşasının; ‘fayton-elektrikli araç-bisiklet’ çeşitliliği ve bu araçların birbirlerine ya da yayalara karşı herhangi bir kural ve öncelik tanımadan var oluşunun çalışma zorlukları yaratması nedeniyle öğrencilerin performanslarını etkilemesi kaçınılmazdı. Ancak tüm bu sorunlara karşın çalışmanın planlandığı gibi yürütüldüğünü belirtmek gerekir...
Son iki hafta özellikle atölye kapsamında tasarladığımız ‘Ada Sohbetleri’ ve diğer çalışmalar özellikle atölyenin gençlerinin Adalılarla tanışmasını sağlamayı amaçladı. Yine bu buluşmalarda Dünya Mirası Adalar Girişimi, Adalar Kent Konseyi ve Adalar Müzesi Vakfının katkıları ile Musa Albükrek, Viktor Albükrek, Korhan Gümüş hem sohbetleri ve Ada hikayeleri ile hem de aktardıkları bilgiler öğrencilerin fiziksel mekandaki deneyimlerinin sosyal yapıyla kesişmesini sağladı.
Büyükada Anadolu Kulübü’nde Musa Albükrek’in kendi yaptığı eskizler ile hazırladığı keyifli sunum ardından öğrenciler eskiz çalışmaları yaptılar. Sonrasında Musa Albükrek’in hayata geçirdiği ve ziyarete açtığı Oyuncak ve Maket Müzesi gezilerek, güzel bahçesinde kendisi ile sohbete devam edildi. Aynı gün Anadolu Kulübü ve Splendid Otel gibi Büyükada’nın önemli iki yapısını mimari açıdan inceleme fırsatımız oldu.
Çalışma mekanımızın Kent Konseyi Bahçesi olmasının bir bakıma Adanın merkezinde ve Adalılar ile iç içe olmamızı sağladığı kesin. Atölye kapsamında Büyükada’da topoğrafik yapının mimari biçimlenme üzerindeki etkileri, kamusal alanlar ve kullanımları, kıyı ile kurulan fiziksel ve sosyal ilişki, özellikle üzerinde durduğumuz ‘karşı kıyı’ kavramı üzerine tartışmalarımızı yoğunlaştırdık. Bu tartışmaları zaman zaman Yüksek Kahve, Adalar Müzesi gibi Adanın başka mekanlarına da taşımaya çalıştık.
Adada yapılan alan çalışmaları paralelinde, güncel sorunları tartışma kapsamına almak gereği özellikle Adalar Koruma İmar Planları konusunda bir toplantı organizasyonunu gerekli kıldı. Bu konuda Mimarlar Odası adına Erkan Gültekin öğrencilere imar kanunları ve imar planları ön bilgisi ile Adalar’ın coğrafi ve yönetsel durumu, koruma amaçlı imar planı ve adalarda bu konularda yaşanan problemlere dair çok önemli bilgiler aktardı. Günübirlik turizm, ev pansiyonculuğu, kaçak iskeleler, 2B alanlarının bir kısmının yapılaşmaya açılması gibi problemlerin tartışıldığı bu toplantıda ikinci konuşmayı ise Ali Erkurt yaptı. Erkurt konuşmasında Adalar Koruma İmar Planındaki problemlere dikkat çekerek, Adalar’da yer alan yapıların birlikteliğinin adaya sağladığı değerin ve bu yapıları koruma fikrinin planlama yaklaşımının en temel gerekliliği olduğunu aktardı. Öğrencilerin de sorularıyla yoğun katıldığı bu toplantıda Faytonlar ile ilgili çözümün ne olabileceği konusu da ayrıntılı olarak değerlendirildi.
Ada sohbetlerindeki bir başka konuğumuz Viktor Albukrek bize kendi kitabı “Bir Zamanlar Büyükada”dan okumalar yaptı. Bu okumalar üzerinden Ada yaşamı ve Adalı ailelerin sokakları, meydanları, evleri nasıl gördüğünü, kendisinin eğlenceli ve muzip anlatımından dinleme şansımız oldu. Öğrencilerin de keyif aldıkları bitmeyen sorulardan ve vapura yetişme derdini bile unutmuş olmalarından açıkça anlaşılıyordu.
Son haftanın bir günü Büyükada’nın komşu adası Heybeliada ile karşılaştırma yapabilmek için ve Ruhban Okulu ziyareti amacıyla atölyemizi Heybeliada’ya taşıdı. Kıyıda kısa bir inceleme ve sohbet sonrasında, Adalar Kent Konseyi’nin organize ettiği gezi ile Aya Triada Manastırı ve Ruhban Okulu’na ulaştık. Okulu, okulun içinde bulunan kütüphaneyi ve Aya Triada Manastırını ziyaret ettik. Adalar’ın çok önemli bir değeri olan ve tüm sorunlara rağmen bugüne kadar sürekliliğini bir eğitim alanı olarak korumaya devam eden Ruhban Okulunun koridorlarında dolaşmak dahi derin bilgiler aktarıyor. Hele eşsiz kütüphanesinin fotoğraflara yansıtılması mümkün olmayan perspektifini hiçbirimizin unutması mümkün değil.
Geziden sonra Heybeliada’yı keşfetmek üzere yapılan öğrenci çalışması, ertesi gün Kent Konseyinde iki adanın ‘kıyı ilişkisi-ulaşım problemleri-ada hayatı’ üzerinden karşılaştırılması ile devam etti. Dönüş sonrasında yeniden Büyükada’ya varıldığında iki ada arasındaki ölçek farklılığının sorunların ortaya çıkışına ve çözümüne nasıl yansıdığı tüm katılımcılar tarafından daha net anlaşıldı sanırım...
Ada Düşlerinin Adalarda geçirdiği son günün bizler için önemi oldukça büyüktü. Adanın hafızası açısından da çok özel bir yapı olan Rum Yetimhanesi Korhan Gümüş’ün bizlere aktardığı bilgiler eşliğinde yerinde incelendi ve tartışıldı. Burada özellikle Korhan Gümüş’ün yapının ilk kuruluşunu Ada kavramının da hep iç içe olduğu ‘ütopya’ kavramı ile ilişkilendirmesi ve Avrupa’da başlayan doğuya seyahat fikrinin Adaya akseden belki de en ütopik yapısı olarak vurgulaması, oraya vardığımızda karşımıza çıkan ‘ölçeğine daha önce hiç rastlamadığımız’ görkemli ahşap yapıyı daha iyi anlamlandırmamızı sağladı. Avrupa’nın kültürel mirasının korunmasında öncü olan Europa Nostra ve Avrupa Yatırım Bankasının 2018 yılı için Avrupa’nın en fazla tehlike altındaki miras alanları arasında Büyükada Rum Yetimhanesini belirlemiş olmasının, Kent Düşleri atölyesinin adada geçen son gününü bu yapıya ayırması arasındaki ilişki herhalde oldukça görünür: Belki de Ada Düşlerinin en büyüğünün gerçekleşmesi dileği...
Atölye sonuçlarını burada uzun uzun aktarma şansı elbette yok. Öğrencilerin çalışmaları ve fotoğraflar hakkında adadusleri.wordpress.com adresini ziyaret edebilir ve Kent Düşlerinin Ekim ayında yayınlanması beklenen kitabını inceleyebilirsiniz. Başta bir araştırma projesinin atölyeye dönüşümüne imkan sağlayan Mimarlar Odası Büyükkent Şubesi ve Anadolu I Büyükkent Bölge Temsilciliği (Kadıköy), Adalardaki bilgi belge ve mekan paylaşımları sağlayan Adalar Belediyesi, Adalar Kent Konseyi, Dünya Mirası Adalar Girişimi ve Adalar Vakfına teşekkürlerimizi sunmak borcumuz.
Emeği geçen tüm yürütücüler Zuhre Sözeri, Nezih Aysel, Berrin Erkurt, Aylin Altaner, Banu Karadaş, Zafer Bayhan, Deniz Çimen Alkan, Aygün Aşık, Ege Özer, Taybuğa Aybars Mamalı ve öğrencilerimizin Dünya Mirası Listesine aday olma girişimindeki bu farklı coğrafyaya katkılarının devam etmesi dileğiyle...