Ağustos ortasında gazetelere ve Adalarla ilgili sosyal medyaya bir haber düştü. “Adalar’a giriş paralı olacak.”
Türkiye’nin 70 yıllık demokrasi deneyimi, bütünüyle bir gelgitler, kesintiler ve yeni başlangıçlardan oluşan bir görüntü sunuyor. 70 yıla, 30’dan fazla seçim ve 9 darbe ya da darbe girişimi sığdırabilmiş başka bir ülke yok.
Huzuru bulmak para bulmaktan daha zordur derler. İnsanları ve olayları elekten geçirmek, şöyle bir eleğin içine bakıp kalanlarla yetinmek veya avunmak gerekir. En çileli, en yalnız, en mutsuz anımda bile Tanrıya olan inancım ve muhabbetim sarsılmadı.
Telefonla bağlandığı Beyaz Show’da “Çocuklar ölüyor, sessiz kalmayın” dediği için hakkında soruşturma başlatılan Ayşe Çelik’e destek için aralarında Adalı yazar, sanatçı ve iş insanı olan 26 kişi, “Hepimiz Ayşe Öğretmeniz” diyerek kendilerini savcılığa ihbar ettiler.
Bu konuyu Agos Gazetesi’ndeki Kaplumbağa köşemde deşmiştim dostlar. Bu aralar başka bir şeye odaklanamıyorum madem, bari Adalı okurlarıyla da paylaşayım dedim.
Adalı sanatçılar barışa ses verdi. Adalar Barış Bloku tarafından düzenlene konser Burgaz’daki Cennet Bahçesi-Paradisos’ta gerçekleşti.
Bu yıl 1915 yılının 24 Nisan gününü anıp ağıtlar yakarken, ülkemde yaşayan Ermeniler, dünya Ermenilerinin de yaptığı gibi, aile ağaçlarının dökümünü kaleme aldılar.
7 Eylül 2015 tarihinde “60. yılında 6-7 Eylül olaylarını anma” etkinlikleri Adalar Kent Konseyi-Büyükada Çelik Gülersoy Kültür ve Sanat Merkezi’nde gerçekleştirildi.
Adalar Barış Bloku, 24 Ağustos akşamı, Büyükada’da, Adalar Kent Konseyi Kültür ve Sanat Merkezi’nde 106 kişinin katılımıyla yapılan bir toplantıyla kurulmuştur.
Her daim savaşın gerekçesi olanlar, savaşı çıkaranlar ölene, yok olana; yoksullaşanlara, yerinden yurdundan ettirilen ezici çoğunluğa barışı konuşturuyorlar. Bu paradoksu çözmeye başladığımızda ‘barış’ istemek ve barış içinde yaşamak daha anlamlı olacaktır.